Kerim Küçüksarı

Gazze'nin Çığlıkları: İnsanlık, Vicdan Ve Merhamet Sınavında!

Kerim Küçüksarı

Her sabah güneş Gazze'nin üzerine doğarken, buradaki hayatlar yıkılmış evlerin, toz ve dumanın gölgesinde kalıyor. Çocukların kahkahaları değil, ağlama sesleri yükseliyor bu topraklardan. Acımasız ve orantısız bir savaşın ortasında, masum insanlar, dünyanın gözleri önünde sevdiklerini birer birer kaybediyor, umutlarını yitiriyor. Peki, biz ne yapıyoruz? İçimizdeki vicdanın sesini duymazdan mı geliyoruz?

Gazze, yalnızca bir coğrafya olmaktan çıktı, insanlığın, merhametin ve vicdanın sınandığı bir alan haline geldi. Buradaki çocukların yüzlerindeki hüzün, dünyanın ve İsrail’in en acımasız yüzünü gösteriyor. Filistinli çocukların hayalleri, İsrail'in zulmü ve barbarlığı altında eziliyor! Gazze’nin çocuklarının da tıpkı Almanya'nın, İngiltere'nin, Fransa'nın ve Amerika'nın çocukları gibi oyunlar oynayarak büyümeye, sevgi dolu bir aile ortamında yaşamaya hakkı var.

Ömer bin Hattab'ın, "Dağlara buğdaylar serpin, Müslüman ülkede kuşlar aç kaldı demesinler," sözleri Gazze için daha bir anlam kazanıyor. Ancak bu sefer aç olan kuşlar değil, çocuklar! Savaşın ortasında, Müslüman âleminden çıkacak sesi bekliyor!

Emory'den Oxford'a, Londra'dan Paris'e dünya üniversiteleri Gazze için ayakta. Peki ya biz? Boğaziçi, Dokuz Eylül, ODTÜ ve Konya üniversitelerinden yankılanan tek bir ses yok! Bu durum, üniversitelerin ve öğrencilerin dünya ile olan bağını sorgulatıyor. Dünyadaki dramı, insanların acılarını umursayan, onlar için sesini yükselten öğrenci ve akademisyenlerin olduğu üniversiteler gelişirken, dünyadan bihaber yaşayan öğrencilerin ve akademisyenlerin olduğu üniversiteler ise geri kalıyor gerçeğini bir kez daha ortaya koyuyor.
Bir Filistinli imamın çaresizliğinde yankılanan "37 bin şehit, 70 bin yaralı, 2 milyon evsiz Filistinli, ümmeti uyandıramadıysa benim sözlerimin ne anlamı var?" sözleri hala ümmeti uyandırmaya yetmedi, yetemedi! 

Ne acıdır ki, Gazze'nin şehitleri sadece haber bültenlerinde geçen bir istatistik oldu. Onların acıları, bizim ortak vicdanımızda yankılanmadı, yankılanamadı.

İsrail’in zulmü altında soykırıma uğrayan Gazze'nin çocuklarına, analarına, babalarına sessiz kaldık. Vicdanınızı, merhametinizi harekete geçiremedik. Gazze'nin sesi olmak, onların acılarını duyurmak, zulme dur demek, onurlu bir duruş gerektirir, bunu biliyoruz da biz neredeyiz? Biz de bu sesi duymazdan, görmezden mi geleceğiz, yoksa dünya sıralamasına giren üniversiteler, gelişmiş toplumlar gibi bu acı karşısında ses mi olacağız?

Yazarın Diğer Yazıları