• Haberler
  • Dünya
  • '77' Filmi Gazze'de yaşanan dramı 'sessiz bir çığlık' olarak gözler önüne seriyor

'77' Filmi Gazze'de yaşanan dramı 'sessiz bir çığlık' olarak gözler önüne seriyor

Başrolünde Filistinli oyuncu Sweilem Sweilem'in yer aldığı kısa film, diyalogsuz kurgusuyla Gazzelilerin susturulan sesini, dünyanın görmezden geldiği acıyı ve çocukların taşla büyüyen hayatını anlatıyor.

Gazze’de yaşanan zulüm ve trajediyi beyaz perdeye taşıyan kısa film “77”, “sessiz bir çığlık” olarak izleyicinin karşısına çıktı. 

Yapımcılığını Ayhan Arslan ve Gürsel Soydemir’in, yönetmenliğini Eyüp Kılıç’ın üstlendiği, senaryosu Mehmet Ali Yıldırım’a ait olan filmin başrolünde Filistinli oyuncu Sweilem Sweilem (Selim Selim) yer aldı.

Filmin ortaya çıkış sürecini anlatan Sweilem, “Filistin ve özellikle de Gazze için maddi destek dışında ne yapabiliriz?” sorusunun kendilerini harekete geçirdiğini dile getirerek şunları söyledi:

“Filistinli biri olarak, yönetmen dostum Eyüp Kılıç, yazar Murat Sürmen ve yapımcı Gürsel Soydemir ile sık sık bir araya gelip, ‘Orada yaşayan mazlumların sesini dünyaya nasıl duyurabiliriz?’ diye düşünüyorduk. Konuşmalarımızda fark ettik ki 1948’den bu yana tam 77 yıl geçmiş ama Gazze hala aynı acıları yaşıyor. Biz de bu uzun süren acıyı filmimizle anlatmak istedik.”

Filmin hikayesini “sinemanın dili ve kalbimizin sesiyle buğzetmek” olarak tanımlayan oyuncu, şunları aktardı:

“Bu hikayeyi bedenim ve yüreğimle anlattım. Yola çıkarken de kendimize şu hadisi rehber edindik: ‘Bir kötülük gördüğünüzde, önce elinizle, eğer buna gücünüz yetmiyorsa dilinizle düzeltin, ona da gücünüz yetmiyorsa kalbinizle buğzedin’. Biz bu filmle, sinemanın dili ve kalbimizin sesiyle buğzetmeye çalıştık.”

Filmin odak noktasının “sessizlik” olduğunu vurgulayan Sweilem, şu ifadeleri kullandı:

“Bir yanda her şeyi bilen, izleyen, veri ve belgeleriyle konuşan bir dünya ama öte yanda, gözü olup görmeyen, kulağı olup duymayan, vicdanını susturmuş koca bir sessizlik. Bizim filmimiz tam olarak bu ‘sessizlik’ üzerine kurulu. Çünkü Gazzelilerin sesi kısılmaya çalışılıyor, bastırılıyor, hatta yok sayılıyor.”

Filmin diyalogsuz olmasının nedenini de şöyle açıkladı:

“Biz inandık ki bazen bir çocuğun gözündeki korku, bir annenin sessiz feryadı ya da bir adamın yıkıntılar arasında yürüyüşü binlerce kelimeden daha fazla şey anlatabilir. Bu yüzden filmimizde hiç diyalog yok. Çünkü Gazze’de artık söylenecek söz kalmadı. Olanı göstermek, gerçeği yüzlere çarpmak, belki insanları kendi vicdanlarıyla yüzleştirmek daha etkiliydi.”

Sweilem, Gazzeli çocukların yaşadığı travmaları şu sözlerle dile getirdi:

“Gazze’de çocuk olmak, oyuncakla değil taşla büyümek demek. Gazze, masumiyetin, her gün göğe savrulan dualarla birlikte sınandığı bir hayattır. Ben bir Filistinli olarak, orada doğdum ve biliyorum ki bir çocuk için en büyük ihtiyaç sadece yemek değil, güvende olduğunu hissetmektir. Ama bizim çocuklarımızın uyanırken ilk yaptığı şey, dışarıda bomba sesi var mı diye kulak kesilmek oluyor.”

Filmin sonunda yer alan “Artık gülümse, 77 yıl sonra” ifadesine değinen oyuncu, bunun sadece bir cümle olmadığını şu sözlerle vurguladı:

“Bu, aslında Allah’tan bir dilek ve niyaz, bir gün onların da çocuk gibi yaşayabilmesi için edilen bir duadır. Çünkü biz biliyoruz ki Resulullah, ‘Merhamet etmeyene merhamet edilmez’ buyuruyor. Biz de bu filmi, vicdanı olan herkesin kalbine merhamet tohumları serpmek için çektik. Bu sadece bir sinema değil, aynı zamanda bir çağrıdır.”

Sanatın bir toplumun vicdanı olduğunu söyleyen oyuncu, çalışmalarının onlar için bir direniş anlamı taşıdığını dile getirdi:

“Gazze’de yaşanan acı hep gözümüzün önünde. Ama yaşamak ve anlatmak zorundayız. Sanat, sessizlere ses olmak, unutulmamak için bir araç. Bu yüzden sahnede ve kameranın önünde olmaya devam ediyorum. Güçlü bir şekilde durmak zorundayım çünkü ben düşersem ailem düşer.”

Türkiye’de uzun süredir yaşayan Sweilem, hem sinema dünyasına hem de dostlarına şu çağrıda bulundu:

“Türkiye’de yaşarken, Gazze benim için hem çok yakın hem çok uzak bir gerçeklik. Yakın çünkü oradaki acıyı her an kalbimde hissediyorum, uzak çünkü fiziksel olarak orada değilim. Dünyanın Gazze’ye ilgisi, özellikle sinema ve sanat alanında maalesef yeterli değil. ‘Holokost’ gibi trajediler üzerine sayısız film yapılırken, Gazze ve Filistin’in yaşadığı dram hala gölgede kalıyor. Sanat, bir toplumun vicdan aynasıdır ve bizler bu aynayı Filistin için daha çok parlatmalıyız. Filistin’in sesi, görüntüsü ve hikayesi de sanatla hayat bulmalı ve asla unutulmamalıdır.”

Çekimleri yeni tamamlanan “Vefa Sultan” dizisinde “Molla Muhammed Kesteli” karakterine hayat verdiğini belirten oyuncu, sözlerini şöyle noktaladı:

“Anlatmak istediğim, kalbimde biriktirdiğim çok fazla hikaye var. Filistin halkına umut olmak, onların sesi olmak için bu yola çıktım ve inanıyorum ki burada çok daha büyük işler başaracağız, sesimizi daha gür, daha etkili bir şekilde dünyaya duyuracağız.”

“77” kısa filmi, Sweilem’in Instagram hesabında “Gazze’nin kalbinden yükselen sessiz bir çığlık. Evinden edilen, aç bırakılan, kuşatma altında yaşamaya zorlanan ve sesi dünyanın enkazı altında kalan bir halkın hikayesi. Bu film sadece bir anlatı değil, canlı bir tanıklıktır. İzleyin, hissedin ve onların sesi olun.” notuyla yayımlandı.

Hakimiyet Gazetesi - Hakimiyet Haber - Bizi Sosyal Medyada Takip Edin!