Akademisyenlere Kadro Yok

Son bakanlar kurulu toplantısında Cumhurbaşkanı Erdoğan, doçentlik unvanını alan öğretim üyelerinin belli koşullar çerçevesinde kadroya geçirileceğini duyurmuştu.

Akademisyenlere Kadro Yok
TAKİP ET Google News ile Takip Et

Devlet üniversitesinde araştırma görevlisi, doktor ve öğretim üyesi kadrosunda çalışan öğretim üyelerinin, keyfi uygulamalar nedeniyle çalıştıkları üniversiteden hak ettikleri doçent kadrosunu alamadıkları iddia edildi. 
Gündemde yer alan söz konusu iddiada devlet üniversitelerinde, doçent unvanını almış araştırma ve öğretim görevlisi olarak çalışan yaklaşık 25.000 akademisyen hak ettikleri doçent kadrosuna alınmadıklarını ve bu konunun biran evvel çözüme kavuşturulmasını istiyor
Doçentlik unvanından faydalanmayan öğretim üyeleri yaptıkları yazılı açıklamada, “Akademisyenler hak ettikleri doçent kadrosuna yükselemediği gibi profesörlük kadrolarına da kavuşamamışlardır. Bu durumda da yaklaşık 5.000 akademisyenin olduğu tahmin edilmektedir. Doçent kadrosuna atanmış akademisyenlerin, tüm görev ve sorumlulukları üstlenmelerine rağmen, doçent unvanını alıp keyfi uygulamalarla hak ettikleri kadroya yükseltilmeyerek, özlük hakları başta olmak üzere pek çok kayıp yaşamaktadır.” İfadelerine yer verdiler 

“İKİNCİ SINIF MUAMELE GÖRMESİ ONUR KIRICI BİR DAVRANIŞTIR”
Yaşanan eşitsizliklerden dolayı belli başlı sorunlar yaşandıklarını ileri süren öğretim üyeleri, “Doçent kadrosuna yükseltilmiş meslektaşlarıyla tamamen aynı görev ve sorumlulukları yerine getirmelerine, aynı koşullarda hak ederek doçent unvanını almalarına rağmen maalesef kendilerine keyfi olarak kadro yükseltmeleri verilmediği için maddi haklarında ek gösterge ile birlikte bu kalemlerde de kayıplar yaşamaktadırlar. Bu durum maaşlarında ek gösterge ile birlikte 3000 TL civarı bir maddi kayba neden olmaktadır. Bu miktar ülkemizin güçlü ekonomisi ve söz konusu meslektaşlarımızın bilime, ülke kalkınmasına, gerçekleştirdikleri projelere kıyasla maliyeye sıfır yükken, bir akademisyen için kendisiyle aynı kriterlerdeki doçent unvanı almış; aynı iş yüküne sahip meslektaşına göre ikinci sınıf muamele görmesi nedeniyle onur kırıcı bir davranıştır” görüşlerine yer verdiler. 

“YURT DIŞI TEMASLARIMIZ AZALMAKTA”
Hak ettikleri dereceye yükselemeyen akademisyenler, hak kaybı yaşadıklarını belirtilerek “Doçent unvanını alsalar da doçent unvanlı araştırma görevlileri kadrolarından dolayı hak ettikleri 3. dereceye inememektedir.  Böylece yeşil pasaport alma konusundaki özlük hakkı kaybıdır. Bu durum farklı ülkeleri, farklı kültürleri görüp, farklı çalışma gruplarıyla etkileşimde bulunması gereken akademisyenlerin yurt dışı temaslarını azaltmaktadır. Ayrıca bir ülkenin akademik gelişmişlik düzeyini gösteren en önemli parametreler arasında; yurt dışına göre öğretim üyesi kapsamında değerlendirilen doçent ve profesör sayısıdır. Bu sayıların olduğundan daha az gözükmekte ve bu da küresel çapta ülkemizin akademik gelişmişlik imajını olumsuz yönde etkilemektedir. Bu da bilimsel açıdan yenilikçi, üretime yönelik fikirlerin azalmasına neden olarak ülkemizin akademisine büyük zarar vermektedir.”

“ÇALIŞMA ORTAMINDAN YOKSUNUZ”
Çalışma ortamı ve kısıtlı alan mağduriyeti yaşadıklarına değinen öğretim üyeleri,” Görev ve sorumlulukları gereği lisansüstü öğrenci almalarına, alanlarındaki saygın dergilerde editörlük gibi faaliyetleri yürütebilmelerine rağmen akademisyenler; ders verebilecekleri, online toplantı ya da derslere katılabilecekleri, öğrencilerine danışmanlık faaliyetlerini gerçekleştirebilecekleri ortamdan yoksundurlar. Kendilerine bu faaliyetler için kurumların çoğu tarafından oda dahi verilmemektedir. 

Özellikle bu durumdan en çok doçent unvanlı araştırma görevlileri ve öğretim görevlileri etkilenmektedir” şeklinde konuştular.

“GEREKENİN YAPILMASINI SAĞLAYACAĞINA OLAN İNANCIMIZ TAM”
Ülkemizde akademisyen sayısı açısından önem arz ettiğini belirten doçentlik unvanından faydalanamayan öğretim üyelerinin talepleri ise şu şekilde oldu; “UAK tarafından doçent unvanını almaya hak kazanmış olan araştırma görevlisi, öğretim görevlisi ve doktor öğretim üyesi kadrosundaki tüm akademisyenlere standart, merkezi ve eşit bir uygulamayla, keyfi uygulamalara yer bırakılmadan, ilan şartı olmaksızın, YÖK tarafından doğrudan hak ettikleri kadronun tahsis edilmesi konusunda gereğinin yapılmasını arz etmekteyiz. Cumhuriyetimizin 100’üncü yılının akademik camiamızda da büyük adımların atıldığı, akademisyenlerin hak ettiği kadro ve özlük haklarına kavuştuğu, hayallerine kavuştuğu bir yıl olmasını temenni etmekteyiz. Sayın Cumhurbaşkanımızın kadrolu doçent ve kadrosuz doçent eşitsizliğini gidererek bizlerin mağduriyetini ortadan kaldıracağına, hakkımız olan doçent kadrosunun bizlere verilmesi hususunda gerekenin yapılmasını sağlayacağına olan inancımız tam. Saygılarımızla.”


MUHABİR:EDA NUR AKSOY

Bakmadan Geçme