Konya'nın sessiz kahramanları: Tarihi çeşmeler ve sebillerin öyküsülerini biliyor muydunuz?
Konya'nın sokaklarını süsleyen çeşmeler ve sebiller, yalnızca susuzluğumuzu gidermiyor şehrin asırlık hayır geleneğini ve kültürel mirasını da taşıyor. İşte Konya'nın en özel su yapılarından seçilen kareler ve hikayeleri…
Konya, Türkiye’nin en zengin çeşme ve sebil kültürüne sahip şehirlerinden biri. Bugün şehir genelinde yaklaşık 1000 adet tatlı su çeşmesi bulunuyor ve bunların çoğu hala aktif. Hemen her 500 metrede bir karşımıza çıkan bu sessiz yapılar, halkın su ihtiyacını karşılamaya devam ediyor.
Bu kültürün kökleri 13. yüzyılda Selçuklu dönemine uzanıyor, Osmanlı döneminde ise altın çağını yaşıyor. Taş ustalığıyla yapılan çeşmelerde en çok Sille taşı kullanılmış ve bu eserler hem işlevsel hem de estetik bir miras haline gelmiş. Bugün bu su, Dutlu, Çayırbağı, Mukbil ve Beypınarı gibi kaynaklardan geliyor; KOSKİ bu suları altyapıyla çeşmelere ulaştırıyor.
Yavuz Sultan Selim Çeşmesi (1508‑1519)
Konya’nın hala kullanılan en eski çeşmesi, Osmanlı Padişahı Yavuz Sultan Selim tarafından yaptırıldı. Kitabelerine göre bu yapı, şehrin hem tarihini hem de hayır geleneğini yüzyıllardır yaşatıyor.
Şirin Hanım Çeşmesi (1931)
Serfiçeli hayırsever bir kadının yaptırdığı bu çeşme, yıllardır mahalle sakinlerinin buluşma noktası. Zarif taş işçiliğiyle mahalleye nostaljik bir hava katıyor.
Sille Taşı Mahalle Çeşmeleri
Konya’ya özgü Sille taşından yapılan küçük mahalle çeşmeleri, hem estetik bir unsur hem de günlük hayatın parçası. Bugün hala birçok sokakta aktif olarak kullanılıyor.
Başçarşı Sebili (Restorasyonlu)
Konya Büyükşehir Belediyesi’nin restore ettiği bu sebil, tarihi dokusu ve işlevselliğiyle öne çıkıyor. Hem halk hem ziyaretçiler için nostaljik bir su durağı.