Antrenör Ekşi: 'Antrenörlük bir yaşam biçimidir'
21 Haziran Antrenörler Günü dolayısıyla konuşan antrenör Neslihan Ekşi, mesleğin yalnızca teknik bilgiyle değil, insan ruhuna dokunan derin bir sorumlulukla yürütüldüğünü vurguladı. Ekşi, 'Antrenörlük bir meslek değil, karakter ve sorumluluk yüklü bir yaşam biçimidir,' ifadelerini kullandı.
Neslihan Ekşi, antrenörlüğün yalnızca bir görev listesinden ibaret olmadığını, aksine bir insanı inşa etme sorumluluğunu taşıyan çok yönlü bir meslek olduğunu belirtti. “Antrenör, sadece teknik hareketler öğreten bir figür değil; bilim insanı, psikolog, eğitmen ve bir yaşam rehberidir,” diyen Ekşi, sporun sadece fiziksel değil, aynı zamanda zihinsel, duygusal ve sosyal gelişimle iç içe geçtiğine dikkat çekti.
"SPORCUNUN BAŞARISININ PERDE ARKASINDA ANTRENÖR VARDIR"
Müsabakalarda alkışların çoğunlukla sporcuya yöneldiğini belirten Ekşi, asıl emeğin büyük bölümünün görünmeyen sahnede verildiğini söyledi:
"Bir sporcunun ilk adımını atan, ilk pes edişinde yanında olan, onun en kötü anlarını taşıyan hep antrenördür."
Bu nedenle antrenörlüğün, sadece başarıyla değil, sabırla, inançla ve özveriyle örülen bir emek süreci olduğunu vurguladı.
"BİLİMİ SAHAYA TAŞIYAN BİR KÖPRÜ"
Antrenörlüğün bilimsel yönüne de dikkat çeken Ekşi, fizyoloji, psikoloji, pedagojik yeterlilik ve antrenman bilimi gibi disiplinlerde donanımlı olmanın önemine değindi.
"Antrenör, sporcunun yaşına, gelişim düzeyine, fiziksel özelliklerine göre yükleme planları yapmalı, sakatlık risklerini gözetmeli, kişiselleştirilmiş programlar oluşturabilmelidir," diyerek bu sürecin ardında ciddi bir bilgi altyapısı olduğuna işaret etti.
"HER ZAFERİN ARDINDA SESSİZ BİR EMEK VARDIR"
Antrenörün çoğu zaman perde arkasında kaldığını ifade eden Ekşi, "Gözyaşları içinde motivasyon cümlesi kuran, sporcunun korkularına rehberlik eden kişidir antrenör," sözleriyle bu rolün manevi yükünü de anlattı.
“Bir sporcunun gözlerindeki parıltı, bir antrenörün en büyük ödülüdür,” diyen Ekşi, mesleğin alkışlardan değil, dokunulan hayatlardan güç aldığını dile getirdi.
"YALNIZCA BİLGİ DEĞİL, GÜVEN DE VERMELİDİR"
Antrenörün sadece teorik bilgiyi değil, güven, ilham ve adalet duygusunu da taşıması gerektiğini belirten Ekşi, şöyle devam etti:
"İyi bir antrenör olmak, yalnızca eğitimli olmak değil; aynı zamanda iyi bir insan olmayı da gerektirir. Sporcu, antrenöründe bilgi kadar tutarlılık da arar."
"ANTRENÖRLÜK GELİŞİMİ MERKEZE ALIR"
Günümüz spor dünyasında başarının ölçütü madalya ya da skor değil, gelişimdir diyen Ekşi, “Antrenörlük, bitmeyen bir antrenmandır aslında. Gün biter ama analiz sürer. Sporcu gider, ama antrenör zihninde onun motivasyonunu, sakatlığını taşır,” ifadelerini kullandı.
Antrenörlük mesleğinin odağında gelişim, sürdürülebilirlik ve insan odaklılık olduğunu vurgulayan Ekşi, “Başarı geçici, gelişim kalıcıdır. Antrenör bu gelişimin en önemli yol arkadaşıdır” dedi.
"KALPLE YAPILAN BİR MESLEK"
Ekşi, teknik bilginin yeterli olmadığı durumlarda duygusal zekânın, empati gücünün ve içsel sezgilerin devreye girdiğini belirtti:
"Bazen bir sporcunun yeniden ayağa kalkması, doğru zamanda söylenmiş bir sözle olur. Antrenör bazen bir annenin şefkati, bazen bir öğretmenin kararlılığıyla yol gösterir."
"ANTRENÖRLER YALNIZCA SPORCU DEĞİL, HAYAT İNŞA EDER"
Son olarak Antrenörler Günü vesilesiyle tüm meslektaşlarını kutlayan Neslihan Ekşi, antrenörlüğün yalnızca sahadaki değil, hayattaki varlığıyla da önemli bir görev üstlendiğini söyledi:
“Bugün, yalnızca başarıları değil; sabrı, fedakarlığı, görünmeyen emeği de kutlama günü. Çünkü bir sporcunun alkışlandığı her an, o alkışın içinde antrenörün de yüreği vardır.”

