• Haberler
  • Konya
  • Doç. Dr. Fatma Şeyma Boydak: 'Konya, sanatın bereketli şehri'

Doç. Dr. Fatma Şeyma Boydak: 'Konya, sanatın bereketli şehri'

Selçuk Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dekan Yardımcısı ve Türk-İslam Sanatları Tarihi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Fatma Şeyma Boydak, 'Bir Bildiği Var' programında Türk-İslam sanatlarının köklerini, ilim ve sanat ilişkisini, sanatkarın sorumluluğunu ve dijitalleşmenin geleneksel sanatlara etkisini anlattı.

Hakimiyet Gazetesi’nin dijital platformu “Bir Bildiği Var”da bu hafta Türk-İslam sanatlarının incelikleri konuşuldu. 

Programın konuğu Selçuk Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dekan Yardımcısı ve Türk-İslam Sanatları Tarihi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Fatma Şeyma Boydak oldu. 

"SANAT MUHATABINDA HAYRANLIK UYANDIRMALI"

İlim, estetik ve kulluk ekseninde gerçekleşen konuşmada,

 “Sanatkar yaratan değil, keşfedendir” 

diyerek sanatın özüne vurgu yapan Boydak, sanat ve sanatkarın tanımını ise şöyle yaptı:

“Sanat; bireyin ve toplumların duygu, düşünce, inanç ve örflerini çeşitli araçlarla renge, sese, biçime, söze dönüştürdüğü ve muhatabında hayranlık uyandıran üründür. Sanatkar ise duygu dünyasını beslemiş, yeteneğini ilerletmiş ve sabrını belli bir seviyeye getirmiş kişidir.”

Doç. Dr. Fatma Şeyma Boydak: Konya, sanatın bereketli şehri

"İLİM OLMADAN SANAT DERUNİ ANLAMINA ULAŞAMAZ"

Gelenekli sanatlarda ilmin önemine değinen Boydak, Kur’an-ı Kerim ve hadislerde estetiğe dair güçlü referanslar bulunduğunu şu sözlerle belirtti:

“Bu bağdan kopuk üretilen sanat aslında deruni anlamını ortaya çıkaramamış, amacına ulaşamamış bir sanattır. Sanatkâr ilhamını Kur’an-ı Kerim’den, ilmül cemal’den almalı.”

“DİJİTALLEŞME HIZ KAZANDIRIYOR AMA EL TERBİYESİ ŞART”

Modern çağın sunduğu teknolojik imkanlar hakkında önemli açıklamalarda bulunan Boydak, 

“Tabletlerle, programlarla çok kıymetli tezhip ve çini desenleri hazırlanıyor. Ancak hiçbir zaman eğitim dijitalden başlamamalı. Bizim ‘el terbiyesi’ dediğimiz manuel çalışma şart. Gelenekli yöntemle başlayıp devamında dijital olanaklardan faydalanmak daha doğru.”

dedi.

Sanat eserlerindeki motif ve dualara da açıklık getiren Boydak, Selçuklu ve Beylikler dönemi ciltlerinde en çok “Hasbiyallah” ve “Sıbgatullah” gibi duaların yer aldığını söyleyerek,

“Sanatkarlarımız tevazuyu ön plana almak istiyor. Bu yüzden imza yerine dua yazarlar. ‘Allah bana yeter’ der. ‘Güvenim Allah’adır’ der. Bu, sanatın üretimindeki duygu dünyasının bir nevi cilde tezahürüdür.”

ifadelerini kullandı.

Motiflerin de simgesel anlamlar taşıdığına dikkat çeken Boydak,

“Hiçbir sanatkar laleyi boşuna çizmez. Lale, hilal, lafzatullah Allah’ı simgeler. Peygamber Efendimiz gülle özdeşleştirilmiştir ve onu temsilen kullanılır” 

dedi.

Doç. Dr. Fatma Şeyma Boydak: Konya, sanatın bereketli şehri

“MÜSLÜMAN SANATKAR SABIRLI VE İSTİKRARLI OLMALI”

Müslüman sanatçının sorumluluğunu “istikrar” kavramıyla özetleyen Boydak şöyle konuştu:

“Sanat bir emanet olarak alınır ve bir emanet şeklinde bir başka nesile teslim edilir. Bu yüzden sabır ve istikrar esastır. Sabır, yetenekten bile önemlidir. Sabrı ve iştiyakı olan çok daha hızlı yol alır.”

“KONYA, GELENEKSEL SANATLARIN BEREKETLİ ŞEHRİ”

Konya’nın gelenekli İslam sanatlarındaki rolünü anlatan Boydak, rahmetli hocaları Prof. Dr. Ahmet Saim Arıtan ve Prof. Dr. Fevzi Günüç’ü anarak şunları söyledi:

“Konya, Destegül Güzel Sanatlar Mektebi’yle bu ışığı yakmış bir şehir. Gelenekli eğitimin en doğru şekilde verildiği kurumlardan bir tanesi. Tarihi mekanları gezdiğinizde bile o sanat doyumuna ulaşıyorsunuz.”

Program, Boydak’ın “Allah güzeldir, güzelliği sever” hadisini hatırlatarak sanatın aslında kulluğun bir yansıması olduğuna yaptığı vurgu ile son buldu.

“Sanatı araç olarak kullanan sanatkarın önünde ufuk açıktır. Çünkü Cenab-ı Hakk’ın yarattığı güzelliğin sonu yok.” 

Hakimiyet Gazetesi - Hakimiyet Haber - Bizi Sosyal Medyada Takip Edin!