• Haberler
  • Ekonomi
  • Dolar, Euro, Altın ne olacak? Selçuk Geçer'den yatırımcıları sarsacak açıklamalar!

Dolar, Euro, Altın ne olacak? Selçuk Geçer'den yatırımcıları sarsacak açıklamalar!

Ekonomist Selçuk Geçer, her zamanki gibi yaptığı kapsamlı değerlendirmesinde, dünya ve Türkiye ekonomisinin nabzını tuttu. Altın fiyatlarından döviz kurlarına, enflasyondan dış ticaret açığına kadar pek çok önemli konuya değinen Geçer, özellikle altın yatırımcılarını yakından ilgilendiren öngörülerde bulundu.

Son günlerde en çok merak edilen konulardan biri olan altın fiyatlarına değinen Geçer, "Altın daha da düşecek mi?" sorusuna net bir yanıt verdi. Altının ons fiyatının 3.287 dolar, gram fiyatının ise 4.050 TL seviyelerinde olduğunu hatırlatan Geçer, bu rakamların "hayatta olmaz" denilen seviyeler olduğunu vurguladı.

Bazı yatırımcıların 3.500 dolar seviyelerinden altın almış olabileceğine dikkat çeken Geçer, bu seviyelerden alım yapanların kısa vadede bir miktar zarar etmiş olabileceğini belirtti. Ancak hiçbir finansal ürünün durmadan yükselmeyeceğini, düzeltmelerin normal olduğunu ifade etti.

Altında trendin değiştiğine dair herhangi bir veri olmadığını söyleyen Geçer, Trump'ın söylemlerindeki değişkenliğin yarattığı belirsizliğin aksine altın fiyatlarını daha da yukarı taşıyacağını öngördü. Altın ons fiyatının 4.000 hatta 4.500 dolar seviyelerine kadar yükselebileceğini iddia etti. Geçer, 1.500 dolar seviyelerinden beri bu yükselişi öngördüğünü hatırlattı.

KÜRESEL BELİRSİZLİK ALTINI GÜVENLİ LİMAN YAPIYOR

Dünyada en çok konuşulan konunun belirsizlik olduğunu vurgulayan Geçer, OECD'den Dünya Bankası'na kadar pek çok kurumun bu belirsizliğin artarak devam edeceğini öngördüğünü aktardı. Rusya-Ukrayna krizi, İsrail-Gazze krizi ve Amerika-Avrupa arasındaki gerilimlerin de bu belirsizliği körüklediğini belirtti.

OECD'nin Nisan ayında küresel ekonomik belirsizliğin son 5 yılın zirvesine çıktığı yönündeki verisini paylaşan Geçer, bu kadar yüksek bir belirsizlik ortamında altın fiyatlarının düşmesinin beklenmemesi gerektiğini ifade etti. Ünlü yatırımcı Mark Mobius'un "Bu belirsizlik ortamında nakit kraldır" sözünü hatırlatan Geçer, Mobius'un fonlarının %95'inin nakitte olduğunu ve bu nakdin içinde altının da yer aldığını söyledi. Dünya Bankası'nın da altının bu yıl yeni rekorlar kırmaya devam edeceği yönündeki beklentisini aktardı.

Trump'ın Fed ile ilgili yaptığı "Faizleri benden daha az biliyorlar" şeklindeki açıklamasına da değinen Geçer, bu söylemin ayıplanacak bir durum olduğunu belirtti. Powell ve ekibinin, Trump'ın ilk dönemindeki belirsizliklerden pandemiye, tedarik zinciri kırılmalarından bugüne kadar olan süreçleri başarıyla yönettiğini savundu. Trump'ın bu açıklamalarının bile altın fiyatlarının yükselmesi için bir sebep olduğunu ileri sürdü.

Çin ve Amerika arasındaki gerilimlere de değinen Geçer, Çin'in Amerika'ya "Bizim üretimimiz ve ucuz mallarımız sayesinde enflasyonunuz düşük. Eğer bize ek vergiler uygularsanız pazarınızdan çıkarız ve enflasyonla uğraşmak zorunda kalırsınız" mesajı verdiğini aktardı. Bu durumun Amerika için ciddi bir enflasyonist baskı ve belirsizlik kaynağı olduğunu ifade etti.
Çin'in BRICS ülkelerine yaptığı "Gelin birlik olalım, Amerika'nın tarifelerinde uzlaşma masasına oturmayalım" çağrısının da önemli bir gelişme olduğunu vurgulayan Geçer, Hindistan gibi ülkelerin bu çağrıya uyum sağlaması durumunda Amerika'da enflasyonun kontrolden çıkabileceği ve bunun da altın fiyatlarını yukarı taşıyabileceği öngörüsünde bulundu.

TÜRKİYE EKONOMİSİ: YANLIŞ POLİTİKALAR VE ARTAN RİSKLER 

Türkiye ekonomisine de sert eleştiriler yönelten Selçuk Geçer, para politikalarının bir ekonomik program gibi lanse edilmeye çalışılmasının yanlış olduğunu söyledi. Para politikalarının ekonomi politikalarının sadece küçük bir kolu olduğunu belirten Geçer, Türkiye'de bir ekonomi programı olmadığını ve yanlış uygulanan para politikalarıyla sorunların çözülemeyeceğini ifade etti.

Merkez Bankası Başkanı Fatih Karağan'ın "Talep dezenflasyonu etkilerse gereken önlemleri alırız" şeklindeki açıklamasına da tepki gösteren Geçer, Türkiye'de bir talep olmadığını, insanların alım gücünün kalmadığını savundu. Cirolardaki artışın zamlar ve yüksek enflasyon kaynaklı olduğunu, aslında insanların daha az ürün aldığını belirtti. Üretici ve ticaret erbabının da bu durumdan memnun olmadığını, fiyat belirlemekte zorlandıklarını ve zarar ettiklerini dile getirdi.

"Talep enflasyonu" söyleminin yanlış politikaların uygulanmasına neden olduğunu iddia eden Geçer, kuru baskılayarak ekonominin iyiymiş gibi gösterilmeye çalışıldığını öne sürdü. Bu durumun ihracatçıyı, turizmciyi, üreticiyi, sanayiciyi ve çiftçiyi olumsuz etkileyeceğini, sonunda vergi gelirlerinin düşeceğini ve Merkez Bankası rezervlerinin boşalacağını söyledi. Kurun bir noktada patlayacağını ve Türkiye'nin daha zor durumlara düşeceğini öngördü.
TÜİK'in doğru düzgün rakamlar açıklamasını talep eden Geçer, yanlış istatistikler ve politikalar nedeniyle Mart ayı itibarıyla dış ticaret açığının aylık 7 milyar dolar daha arttığını, ilk 3 ayda toplam artışın 22 milyar doların üzerinde olduğunu belirtti. Kısa vadeli borcun 173 milyar dolara, reel kesimin döviz açığının ise 155 milyar dolara yükseldiğini aktardı. 

Döviz mevduatlarının 195.6 milyar dolar olduğunu, Türk-İş'in açıkladığı açlık sınırının asgari ücretin 2.000 lira üzerine çıktığını, yoksulluk sınırının ise asgari ücreti neredeyse 4'e katladığını dile getirdi. Emekli maaşlarının durumunun ise daha vahim olduğunu vurguladı.
Yanlış para politikaları ve olmayan ekonomi programı nedeniyle hem üreticinin hem vatandaşın hem de devletin bütçesinin zarar gördüğünü söyleyen Geçer, acil önlemler alınmaması halinde Türkiye ekonomisinin çok daha ciddi sıkıntılarla karşı karşıya kalacağını ve bedelini vatandaşların ödeyeceğini sözlerine ekledi.

Hakimiyet Gazetesi - Bizi Sosyal Medyada Takip Edin!
Özel Haber

Bakmadan Geçme