• Haberler
  • Güncel
  • 'Gandhi'nin Rüyası Yine Kanla Bulandı: Hindistan-Pakistan Savaşa mı Gidiyor?'

'Gandhi'nin Rüyası Yine Kanla Bulandı: Hindistan-Pakistan Savaşa mı Gidiyor?'

Güney Asya'nın karmaşık ve gerilim dolu tarihinde yeni bir sayfa açılıyor. Bölgenin iki nükleer gücü Hindistan ve Pakistan arasındaki uzun süredir devam eden anlaşmazlıklar, 2025 yılının Nisan ayında Keşmir'de yaşanan kanlı bir terör saldırısıyla yeniden alevlendi. Hindistan'ın suçlamaları ve Pakistan'ın misilleme tehdidiyle tırmanan gerilim, karşılıklı askeri hareketlilik ve sert söylemlerle bölgeyi bir kez daha savaşın eşiğine getirdi.

Bu ani yükseliş, aslında kökleri yüzyıllar öncesine dayanan derin bir tarihi hesaplaşmanın son perdesi olarak karşımıza çıkıyor. 17. yüzyılda İngilizlerin ticaret amacıyla ayak bastığı Hindistan, zamanla sömürgeci güçlerin rekabet arenasına dönüştü. Britanya'nın 1756'daki Yedi Yıl Savaşları'ndan zaferle ayrılması, kıtada eşsiz bir hakimiyet kurmasının önünü açtı ve 1858'de Britanya Hindistanı'nın kuruluşuyla sömürge yönetimi resmileşti.

Yüzyıla gelindiğinde, Hindistan Britanya İmparatorluğu'nun en değerli mücevheriydi. Zengin tarım ürünleri ve devasa nüfusu, İngiliz ekonomisi ve ordusu için hayati bir kaynak teşkil ediyordu. Ancak bu durum, bağımsızlık arayışındaki Hint halkının giderek artan hoşnutsuzluğunu engelleyemedi. Mahatma Gandhi ve Muhammed Ali Cinnah gibi karizmatik liderlerin öncülüğünde yükselen bağımsızlık mücadelesi, Hindu ve Müslüman topluluklarını bir araya getiriyordu.

Ancak, 1937'deki eyalet seçimlerinde Müslümanların yeterli temsil sağlayamaması, Cinnah'ı ayrı bir Müslüman devleti fikrine yöneltti. "İki millet, iki devlet" teziyle çalışmalarını sürdürürken, II. Dünya Savaşı'nın patlak vermesi bölgedeki dengeleri daha da karmaşıklaştırdı. İngiltere'nin savaş çabalarına destek karşılığında bağımsızlık sözü vermesine rağmen, Gandhi liderliğindeki "Hindistan'ı Terk Et" hareketi kitlesel bir direnişe dönüştü. Cinnah ise, kurulacak bağımsız Hindistan'da Müslümanların haklarının göz ardı edilebileceği endişesiyle İngilizlerle diyalogdan yanaydı.

Savaşın ardından ekonomik olarak çöken Britanya, sömürgelerinden kurtulma arayışına girdi ve Hindistan'ın bağımsızlık süreci resmen başladı. Yapılan çalışmalar, Hindu ve Müslümanların bir arada yaşamasının zorluğunu ortaya koyunca, iki devletli çözüm önerisi kabul edildi. Ancak 1947'de çizilen sınırlar, tarihin en büyük kitlesel göç hareketlerinden birine ve akıl almaz bir şiddet sarmalına yol açtı. Milyonlarca insan yer değiştirirken, bir milyondan fazla insan hayatını kaybetti.

Bu kanlı ayrılığın ardından, 14 Ağustos 1947'de Pakistan, bir gün sonra ise Hindistan bağımsızlıklarını ilan etti. Ancak bağımsızlıkla birlikte çözülemeyen en büyük sorunlardan biri Keşmir meselesi oldu. Stratejik konumu ve Müslüman çoğunluğuyla dikkat çeken bu bölge, hem Hindistan hem de Pakistan için hayati bir öneme sahipti. Bölgenin Hindu yöneticisinin kararsızlığı ve ardından Hindistan'a katılma kararı, Pakistan'ın tepkisine yol açtı ve 1. Hindistan-Pakistan Savaşı'nın fitilini ateşledi.

Birleşmiş Milletler'in müdahalesiyle sağlanan ateşkes, sorunu çözmek yerine dondurdu. Keşmir, o tarihten bu yana iki ülke arasındaki sayısız çatışmanın ve gerginliğin merkezi haline geldi. Gandhi'nin barış çağrılarına rağmen, bölge üzerindeki hakimiyet mücadelesi günümüze kadar sürdü.

İşte 2025 yılının Nisan ayında yaşanan elim olay ve sonrasında tırmanan gerilim, bu derin ve kanlı tarihin bir yansıması olarak karşımızda duruyor. İki nükleer gücün bir kez daha savaşın eşiğine gelmesi, Güney Asya'nın kırılgan yapısını ve çözülemeyen sorunların potansiyel tehlikesini bir kez daha gözler önüne seriyor. Bölgedeki barış ve istikrar umutları, şimdilik yerini derin bir endişeye bırakmış durumda.

Hakimiyet Gazetesi - Bizi Sosyal Medyada Takip Edin!
Özel Haber

Bakmadan Geçme