• Haberler
  • Konya
  • Konya Aydınlar Ocağı, Hafız Ahmet Çalışır'ı hatıralarıyla anlattı

Konya Aydınlar Ocağı, Hafız Ahmet Çalışır'ı hatıralarıyla anlattı

Konya Aydınlar Ocağı'nın bu haftaki Selçuklu Salı Sohbetleri'nde, Hafız Ahmet Çalışır doğumunun 55'inci, hizmetlerinin 40.yılı münasebetiyle hayatını, hatıralar eşliğinde anlattı.

Konya Aydınlar Ocağı, Hafız Ahmet Çalışır'ı hatıralarıyla anlattı
TAKİP ET Google News ile Takip Et

“Münevver insanların bir araya geldiği bir ocakta bulunmaktan fevkalade memnunum. Bunu bütün samimiyetimle söylüyorum. Çok teşekkür ederim. Ben hayatımda pek doğum günü kutlamış insan değilim. Daha bu seneye gelinceye kadar. Bu seneki doğum günüme kızım bir sürpriz hazırlamış. İlk defa böyle bir doğum günü kutlaması olmuş oldu” diyerek sözlerine başlayan sanatkâr hafız Ahmet Çalışır, annesiyleilgili şu ifadelere yer verdi:

ANNE BENDE YANAKTA BİR ISIRIKTAN İBARET

“Ahmet Çalışır, Konya merkezde 1966 senesinin Aralık ayının 17’yi 18’e bağlayan gecesinde doğmuş. Bir Pazar günüymüş. Şeb-i Arûs olduğunu daha sonra aklımız erdikten sonra öğrendik. Annem ben bildim bileli hasta bir hayat sürdü. Annemin böbrekleri iflas etmişti. Babam elinden gelen her şeyi yapmış. Bendeniz yedi yaşında idim annem Hakk’a yürüdü. Bana anneyi tarif et deseniz; anne benim için yanakta bir ısırıktan ibaret! Yatakta yatıyor..takati yok..son demleri.. Gözleriyle işaret etti. Eğildim, yanağımdan öptü ama doyamadı. Bir daha koklayacağını düşünemedi herhalde, ısırdı yanağımdan. Anne bende o. Ondan bu tarafa bir şey yok! Biz iki kardeştik. Abim Mehmet, bendeniz Ahmet. Babamız çok geçmedi ve bir daha evlendi. İlkokul biter bitmez babam, dedemle birlikte beni götürdüler Uluırmak Kur’an Kursu’na yatılı olarak verdiler. Hafızlığımı Uluırmak Kur’an Kursu’nda yaptım.”

BEN ÇOCUKLUĞUMU HİÇ YAŞAYAMADIM

Bir nimet olan ses ve mûsıkînin hafızlıkla birleştiği zaman anlamlı olduğunu kursta “sempatik bir talebe” olmaktan dolayı farkettiğini ifade eden hafız Ahmet Çalışır, 1970’li yılların Konya’sında hem yoksulluk hem yoksunluk olduğunu belirterek “13 yaşımda hafızlığımı bitirdim. Ama ne hafızlık dönemi.. Allah’ın ne güzel dayaklar yedim. Başarılı olmama rağmen yediğim falakaların haddi hesabı yok! İşte formasyon noksanlığı, hocalarımızın biraz merhamet yoksunu olması… Hafızlığımın son dönemi çok enteresan geçti. Mûsıkîyle tanışmam ise Ahmet Büyüksakarya hocamla başladı. Ahmet hocamız 20-25talebeyi alır. Onlara gereken ihtimamı gösterir. En sona beni bırakır. İlk mûsıkî talimimi Ahmet hocamdan aldım. Pencereden bakarım, çıkan çocuk top oynar falan. Bende çocuğum ya.Şimdi bana sorsanız çocukluk ne diye. Size tarif edemem.Ben hiç çocuk olmadım. Hafızlık müessesesinden gelen bizim jenerasyondaki arkadaşlarımızın çocukluk hakkı olmadı hiç. Yâni biz şımarıklık nedir bilmeyiz.” dedi.

Sohbet, Hâfız Çalışır’ın Tevbe Sûresi 111. ve 113. ayet-i kerimeleri tilâvetiyle son buldu. ŞEYMA BIYIKLI

Hakimiyet Gazetesi - Hakimiyet Haber - Bizi Sosyal Medyada Takip Edin!