Konyaspor'da Çağdaş Atan neden isteneni veremedi? İşte modern futbol hayalini etkileyen unsurlar... Peki Konyaspor istikrarı yakalayabilecek mi?

Çağdaş Atan’ın Konyaspor’un başına geçmesi, Konya’da uzun süredir dile getirilen “oyun oynayan takım” beklentisini yeniden canlandırdı. Geriden oyun kuran, topa sahip olmayı önceleyen ve set hücumlarıyla rakibi çözen bir anlayıştan söz edildi. Ancak geçen süre, bu düşüncenin sahada karşılık bulmadığını açık biçimde ortaya koydu. Ortaya çıkan tablo, bir teknik direktörün doğrularıyla bir kulübün gerçekleri arasındaki uyuşmazlığı gözler önüne serdi.

Konyaspor’un yıllardır oluşmuş bir oyun alışkanlığı bulunuyor. Bu takım, ligde ayakta kaldığı ve başarıyı yakaladığı dönemlerde daha çok savunma direnci yüksek, geçiş hücumlarını iyi oynayan, fizik gücü ön planda bir kimlikle sahaya çıktı. Çağdaş Atan’ın istediği oyun ise tam tersine, topu ayağında tutabilen, baskı altında sakin kalabilen ve pas kalitesi yüksek bir kadro gerektiriyor. Mevcut oyuncu grubunun önemli bir bölümü bu profile uygun olmadığı için, sahadaki plan daha ilk baskıda bozuldu. Geriden çıkarken yapılan basit hatalar, rakibe verilen kolay pozisyonlar ve orta sahada oyunu tutamama problemi, maçların kaderini erken belirledi.

Bu uyumsuzluk, zaman ilerledikçe daha da belirgin hale geldi. Oyuncular ne oynamak istediklerini biliyor gibi görünse de, bunu sahaya yansıtacak teknik kapasite ve alışkanlığa sahip değildi. Topu tutmak isteyen takım, topu en verimsiz kullanan takımlardan biri haline geldi. Hücumda üretkenlik düşerken savunma kırılgan bir yapıya büründü. Bu durum, teknik heyetin tercihlerini de zorladı ve oyunla sonuç arasındaki mesafe giderek açıldı.

OYUNCU PROFİLİ ATAN'IN HÜCÜM FUTBOLU FELSEFESİNE UYMUYOR!

Çağdaş Atan’ın sistemi için gerekli olan oyuncu profiliyle Konyaspor’un transfer gerçekliği arasındaki fark da bu süreçte net biçimde ortaya çıktı. Savunmada oyunu kurabilecek stoperler, orta sahada tempoyu belirleyecek futbolcular ve hücumda set oyununa katkı verecek isimler olmadan bu anlayışın sürdürülebilir olmadığı görüldü. 

Tüm bunlara ek olarak, Atan’ın göreve başladığı dönemde karşılaşılan zorlu fikstür ve sakatlıklar da süreci daha kırılgan hale getirdi. Üst üste gelen kritik maçlar, alınamayan puanlar ve özellikle iç sahada yaşanan kayıplar, hem tribünlerde hem de takım içinde ciddi bir baskı oluşturdu. Sonuçlar gelmeyince özgüven düştü, oyun cesareti kayboldu ve takım sahaya daha temkinli, daha tedirgin çıkmaya başladı. Bu psikolojik kırılma, teknik uyumsuzluğu daha da görünür kıldı.

Ancak Konyaspor’daki tabloyu yalnızca bu döneme bağlamak, asıl sorunu ıskalamak olur. Kulüp, uzun süredir istikrarsız bir futbol aklıyla yönetiliyor. Taraftarlar arasında yaşanan problemler tribünlere de yansırken başarısız transfer dönemleri, kısa sürede vazgeçilen teknik direktörler ve sürekli değişen oyun anlayışları, bugün yaşananların temelini oluşturuyor. Her yeni hoca, önceki dönemin plansızlığını toparlamaya çalışırken zaman kaybediyor. Bu döngü kırılmadığı sürece sahadaki sorunların kalıcı biçimde çözülmesi de zor görünüyor.