Quo Vadis: Ortadoğu'daki Savaş Nereye Gidiyor?

Prof. Dr. Deniz Ülke Arıboğan, Dünya Gazetesi'ndeki köşesinde İsrail-İran çatışmasını psikolojik ve tarihsel yönleriyle değerlendirdi

Prof. Dr. Deniz Ülke Arıboğan, Dünya Gazetesi'ndeki köşesinde İsrail-İran çatışmasını psikolojik ve tarihsel yönleriyle değerlendirdi

Ortadoğu’da giderek tırmanan İsrail-İran savaşı, yalnızca siyasi veya askeri değil, aynı zamanda psikolojik bir zeminde de şekilleniyor. Dünya Gazetesi köşe yazarı Prof. Dr. Deniz Ülke Arıboğan, “Quo Vadis; savaş nereye?” başlıklı yazısında, insanlığın savaşla olan kadim ilişkisinden yola çıkarak, bölgedeki çatışmanın köklerini ve olası sonuçlarını çarpıcı bir şekilde analiz etti.

“Savaşlar aniden patlamaz”

Yazısında savaşların yalnızca lider söylemleri, füze tehditleri ya da ideolojik gerekçelerle değil, kimlik merkezli psikolojik dürtülerle de başladığını vurgulayan Arıboğan, politik psikoloji uzmanı Vamık Volkan’ın “Kimlik Adına Öldürmek” adlı eserine atıf yaptı. Savaşların önceden “başlamış” olduğunu belirten Arıboğan, Ortadoğu’daki gelişmeleri bu uzun vadeli perspektiften okumak gerektiğini söyledi.

İsrail-İran İlişkilerinin Tarihsel Seyri

Yazar, İsrail'in kuruluşundan itibaren bölgeye bir “yayılmacı bitki türü” gibi yerleştirildiğini ifade ederek, İran ile ilişkilerin 1979’daki İslam Devrimi öncesinde daha dengeli olduğuna dikkat çekti. Ancak devrim sonrası İran’ın Filistin davasına sahip çıkması ve Hizbullah’ın ortaya çıkışıyla birlikte, bugünkü çatışmaların temellerinin atıldığına işaret etti.

“Savaş yeni bir aşamaya geçti”

7 Ekim’de başlayan olaylarla birlikte Gazze’de yaşanan katliamların, savaşın yeni bir evreye girdiğini gösterdiğini belirten Arıboğan, artık vekalet savaşlarının ötesine geçildiğini ve doğrudan devlet ordularının devreye girdiğini vurguladı. İran’ın Demir Kubbe’yi aşarak askeri kapasitesini göstermesi ve İsrail’in İran’daki stratejik hedeflere yönelik suikast operasyonları, çatışmanın ciddiyetini gözler önüne seriyor.

“Nükleer korku psikolojik bir travma”

İran’ın nükleer kapasitesine dair tartışmaların uluslararası kamuoyunda travmatik bir etki yarattığını ifade eden Arıboğan, İsrail’in bu tehdidi bertaraf etmek için daha agresif tutumlar sergileyebileceğini belirtti. Yazıda, Netanyahu’nun yalnız kaldığı, ancak ABD’nin özellikle Trump döneminde İsrail’i yalnız bırakmayacağı görüşü de dile getirildi.

Yeni bir Ortadoğu düzeni mi geliyor?

Son olarak, Arıboğan, savaşın iki ülke rejimini de konsolide etmek yerine çözülmeye itebileceğini, çünkü Ortadoğu'da yeni bir düzenin kurulmakta olduğunu belirtti. Yazıya göre, kendini yenileyemeyen aktörlerin bu yeni düzende yer bulamayacağı kesin.

Hakimiyet Gazetesi - Hakimiyet Haber - Bizi Sosyal Medyada Takip Edin!