Son Hafız-ı Kütûb'un hikayesi: Bekir Şahin Konya Aydınlar Ocağı'nda anlattı
Konya Aydınlar Ocağı'nın Selçuklu Salı Sohbetleri'nin bu haftaki konuğu, 40 yıllık meslek hayatını kitaplara adamış bir isimdi. Konya Bölge Yazma Eserler Kütüphanesi Müdürü Bekir Şahin, hayatından kesitleri ve yazma eserlerle dolu yolculuğunu dinleyicilerle paylaştı.
Konya Aydınlar Ocağı tarafından düzenlenen Selçuklu Salı Sohbetleri'nin bu haftaki konuğu, Konya Bölge Yazma Eserler Kütüphanesi Müdürü Bekir Şahin oldu. Doğumunun 65. ve meslek hayatının 40. yılı vesilesiyle gerçekleştirilen programda, Şahin hayatından kesitleri ve mesleki hatıralarını katılımcılarla paylaştı.
Programın açılış konuşmasını yapan Aydınlar Ocağı Başkanı Dr. Mustafa Güçlü, insanın doğasında bulunan iki yönlü yapıya dikkat çekerek, bireyin içinde barındırdığı iyilik ve kötülük yönlerinin sürekli çatışma hâlinde olduğunu ifade etti. Mihrap kavramına da değinen Güçlü, buranın insanın içsel mücadelesinin mekânı olduğunu vurguladı.
Konuşmasında bilginin tarih boyunca insanlık için en kıymetli unsur olduğuna da işaret eden Güçlü, ilahi vahyin ilk günlerinden itibaren yazılı kültürün önemine değindi. Konya Bölge Yazma Eserler Kütüphanesi’nde bulunan eserlerin bu mirasın bugüne ulaşan sağlam parçaları olduğuna dikkat çeken Güçlü, Bekir Şahin’i "mesleğin son Hafız-ı Kütûb’u" olarak nitelendirdi.
Konya'nın kültürel derinliğine dair görüşlerini de dile getiren Güçlü, Ateşbaz Veli ve Pisili Türbesi gibi özel mekânların turizm ve sosyal etkinlikler açısından değerlendirilmesi gerektiğini belirtti. Ayrıca, Konevi Hazretleri'nin ismiyle bir kütüphanecilik anlayışının başlatılabileceğini dile getirerek, şehirde ilim ve irfan faaliyetlerinin bu çerçevede şekillenebileceğini kaydetti.
Programın devamında söz alan Bekir Şahin, Aydınlar Ocağı’na teşekkür ederek yaşam öyküsünü paylaştı. Kadınhanı ilçesine bağlı Hacıoflazlar köyünde 1960 yılında dünyaya geldiğini söyleyen Şahin, İmam Hatip Lisesi ve Selçuk Üniversitesi İlahiyat Fakültesi mezunu olduğunu aktardı. Talebelik yıllarında yazma eserlerle tanışmasının tesadüfi bir şekilde gerçekleştiğini anlatan Şahin, elektrik olmayan bir evde kaldığı dönemde karşılaştığı bir köylünün kitap dolu bir çuvalı mezarlığa gömmeye götürdüğünü, kendisinin ise buna engel olup kitapları sahiplendiğini ifade etti. Şahin, o kitapların duasının üzerlerinde olduğunu düşündüğünü belirtti.
İzmir’deki kısa imamlık dönemine dair bir hatırasını da paylaşan Şahin, kahvehane kültürünün hâkim olduğu bir ortamda genç yaşına rağmen kendisine duyulan saygının, mesleğe bakış açısını etkilediğini söyledi. Fakülteden mezun olduktan sonra yaşadığı iş arayışı sürecinde Kadınhanı’nda kırık leblebi satarak geçimini sağladığını anlatan Şahin, ilk resmi görev yerinin Ağrı’nın Tutak ilçesi olduğunu belirtti. Burada karşılaştığı bir yargı sürecine dair anısını da paylaşan Şahin, Türk ve Kürt vatandaşlar arasında ayrım gözetmeyen yaklaşımının yanlış anlaşıldığını, ancak dönemin Cumhuriyet Savcısı'nın kendisini savunduğunu ifade etti.
Meslek hayatı boyunca pek çok farklı görevde bulunduğunu belirten Şahin, Afyon Sultandağı’nda öğretmenlik yaptığı dönemde öğrencilerinden aldığı bir eleştirinin kendisine önemli bir ders verdiğini anlattı. Burdur’da öğretmenlik yaparken müdürlük teklifleri aldığını ve tercihini kütüphane müdürlüğünden yana kullandığını kaydetti. 28 Şubat sürecinde yaşadığı görevden alma süreçlerini ve açtığı davaları aktaran Şahin, nihayetinde 2002 yılında Konya Bölge Yazma Eserler Kütüphanesi Müdürlüğü görevine atandığını ifade etti.
Kitaplarla iç içe bir hayat sürmekten memnuniyet duyduğunu söyleyen Şahin, çalınan bazı yazma eserlerin bulunup geri getirilmesi için yoğun çaba sarf ettiklerini ve bu eserleri ülkeye kazandırmayı başardıklarını dile getirdi.
Program sonunda, şair İsmail Detseli tarafından Bekir Şahin’e ithafen yazılmış bir akrostiş şiir seslendirildi. Ardından Dr. Mustafa Güçlü ve Detseli, günün anısına bazı hediyeler takdim etti.
Bakmadan Geçme




