Uzmanlardan LGS öncesi öneriler

Uzmanlar, Liselere Geçiş Sistemi (LGS) kapsamındaki merkezi sınav öncesinde bedensel ve zihinsel olarak rahatlamaya olanak tanıyan aktivitelerin öğrencinin kaygısını azaltıp sınava ilişkin motivasyon düzeyini olumlu etkileyebileceğini belirtti.

Uzmanlardan LGS öncesi öneriler
TAKİP ET Google News ile Takip Et

Yaklaşık 1 milyon 250 bin 8. sınıf öğrencisi 4 Haziran'da girecekleri LGS sınavı dolayısıyla heyecanlı. Kahramanmaraş merkezli depremler nedeniyle öğrenciler, ikinci dönem konularından muaf tutulacak.

Sınav için geri sayım sürerken, uzmanlar bu süreçte heyecanın ve kaygının kontrollü şekilde yönetilmesi için yapılması gerekenlere ilişkin, şu bilgileri verdi.

Yıldız Teknik Üniversitesi (YTÜ) Eğitim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mehmet Engin Deniz, LGS'nin liseye geçişte bir basamak olduğunu söyledi.

Öğrencilerin sınav süresi içinde öğrenmelerinin ölçüldüğünü, bu nedenle belirlenen sürede kendi potansiyellerini en üst düzeyde ortaya koymalarıyla, bu ölçümden çok daha fazla bilgi ve donanım sahibi olduklarını kendilerine hatırlatmaları gerektiğini belirten Deniz, sınava gireceklere şu tavsiyelerde bulundu:

"Öğrencilerin uyku düzenlerine özellikle dikkat etmeleri gerekir. Akşam uyku saatlerini düzenlemek, yeteri kadar uykuda kalmak ve sabahları erken kalkmaya dayalı bir düzen oluşturulmalıdır. Bu sayede öğrenci hem zihin olarak berraklaşacak hem de sınavın sabah saatlerinde olması nedeniyle bu düzene alışmış olması önem arz etmektedir.

Uyku düzenine ek olarak beslenme konusunda da düzenli ve sağlıklı beslenmeye dikkat etmeleri gerekmektedir. Ayrıca sınava birkaç gün kala ders çalışmayı bırakmaları, bu zaman diliminde öğrenciler hem bedensel hem de zihinsel olarak rahatlamalarına olanak tanıyan aktiviteler ile vakit geçirmeleri için teşvik edilmelidir. Bu aktiviteler öğrencinin kaygısını azaltmakla beraber sınava ilişkin motivasyon düzeyini de olumlu yönde etkileyebilir."

"Öğrenciler alışık oldukları soru çözme stillerini aynı şekilde uygulamalı"

Prof. Dr. Deniz, sınav süresinin iyi değerlendirilmesi gerektiğini vurgulayarak, "Sınav süresinde öğrencilerin, sınav anına kadar alışık oldukları soru çözme stillerini aynı şekilde uygulamaları gerekir. Örneğin, her zaman Türkçe dersinden soruları çözmeye başlayan bir öğrenci sınavda da bu alışkanlığını devam ettirmeli. Ayrıca kodlamalarda da alışık olduğu düzeni uygulamalıdır. Soruları çözerken, çözüme ulaşamadıkları sorularla karşılaştıklarında zaman kaybetmek yerine o soruyu atlayıp devam etmeleri, atladığı sorulara en son tekrar dönüş yapmaları, sınav süresini verimli yönetmek adına faydalı olacaktır." diye konuştu.

Ebeveynlerin mükemmeliyetçi tutumunun ve öğrencilerin olumsuz düşüncelerinin sınava ilişkin kaygının artmasına neden olduğuna işaret eden Deniz, "Öncelikle kaygının yüksek ve düşük düzeyde olması başarıyı ketlediği ancak optimal düzeyde bir kaygının başarıyı arttırdığı unutulmamalıdır. Dolayısıyla kaygı sağlıklı bir şekilde yönetildiğinde sınava ilişkin motivasyonumuzu arttırabilir." değerlendirmesinde bulundu.

Deniz, ebeveynlerin tutumlarında mükemmeliyetçilikten uzak, çocuklarının potansiyeline odaklanan, cesaretlendirici cümlelerin kullanıldığı ve sınava ilişkin öğrencinin kendini güvende hissetmesine yönelik bir diyalog içinde olmalarının önemine değinerek, "Bu sınav senin hayatının en önemli dönüm noktası.", "Kesinlikle başarmalısın.", "Eğer kazanmazsan şöyle olur." gibi yargılayıcı, koşullu, sevgi ve güvenden uzak cümlelerden uzak durulmasını tavsiye etti.

İlk dakikalarda artan stresi kontrol etmenin yolları

İbn Haldun Üniversitesi (İHÜ) Eğitim Bilimleri Fakültesi Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Sefa Bulut da bu sınavın ilk ve son fırsat olarak görülmemesi gerektiğini belirterek, çocukların kaygıya kapılmaması için ebeveynlerin sınav hakkında olumlu beklentilerini söylemelerinin önemine vurgu yaptı.

Öğrencilerin uzun süredir sınava hazırlandıklarını ve gerekli yeterliliklerinin olduğunu ancak sınav öncesinde eksik kaldıkları ve hata yaptıkları konuları panik olmadan gözden geçirmeleri gerektiğini dile getiren Bulut, bu süre zarfında dinlenmenin de ihmal edilmemesi uyarısında bulundu.

Prof. Dr. Bulut, sınav öncesinde uyku ve beslenme düzeni oluşturulmasının önemine dikkati çekerek, "Gün içerisinde mutlaka biraz fiziksel aktivite yapmaları gerekir. Güneşte yarım saat yürümek, alışverişe gidip gelmek olabilir. Çünkü fiziksel aktiviteler üstümüzdeki gerginliği gidermemize yardım eder." dedi.

Sınav zamanı yaklaştıkça kaygı ve stres düzeyinin de artabileceğini anlatan Bulut, "Öncelikle sınav hakkında olumlu düşünmemiz lazım. Bu kesinlikle bir ölüm kalım savaşı, var olma yok olma mücadelesi değil. Bu sadece hayatımızda geçmek zorunda olduğumuz basamaklardan birisi. Yapmamız gereken 'Ben şimdiye kadar yapabileceklerimin en iyisini yaptım. Zamanımı, enerjimi, dikkatimi bu sınava verdim.' diye düşünmek. Yaptığınız güzel şeylere odaklanmanız, yaptığınız yatırımı düşünmeniz gerekir." ifadelerini kullandı.

Bulut, sınavın ilk birkaç dakikasında stres ve kaygının yoğunlaşabileceğini, kalp atışlarının artabileceğini aktararak, "Kendilerine zaman tanısınlar, bu tepkileri, kaygıları yavaş yavaş geçecektir. Derin derin nefes alarak rahatlamaya çalışsınlar. 30 saniye-1 dakika kadar gözlerini kapayıp dinlensinler. Birkaç yudum su içsinler. Birkaç dakika içerisinde kendilerini daha iyi toparlayıp sınava yoğunlaşabilirler." önerilerinde bulundu.

"Dikkatinizi başka noktalara odaklama tekniğini kullanın"

Üsküdar Üniversitesi NPİSTANBUL Hastanesinden Uzman Klinik Psikolog Özgenur Taşkın ise sınav kaygısını "öncesinde öğrenilen bilginin sınav sırasında etkili biçimde kullanılmasına engel olan ve başarının düşmesine yol açan yoğun kaygı" olarak tanımlayarak, bireyin sınava yüklediği anlamın, sınavın zihindeki yerinin, sınav sonrası kişinin ailesinin ve arkadaşlarının gözündeki yerinin ve sınava verilen önemin bu kaygının oluşumu üzerinde etkili olduğunu kaydetti.

Taşkın, sınav öncesinde artan stresi yenmek için yapılabilecekleri, "Gerçekçi olmayan düşünme alışkanlıklarını değerlendirin ve gerekirse değiştirin. Kaygıyı bastırmaya değil, onu yeterli ve gerektiği seviyede tutmaya odaklanın. Dikkatinizi başka noktalara odaklama tekniğini kullanın." şeklinde sıraladı.

Sınav kaygısının gerçek performansı ortaya kaymayı engellediğinin altını çizen Taşkın, "Mutlaka beden ve rahatlama egzersizleri yapın. Aklınıza gelen negatif düşüncelere takılıp kalmayın. Sadece sınav gününü ve sınavın sonucunu zihninizden geçirmeyin. Sevdiğiniz kişiler ile vakit geçirin. Son gün ders çalışmayı denemeyin." şeklinde konuştu.

"Hem kendiniz hem de çocuğunuz için rahatlatıcı olun" tavsiyesi

Üsküdar Üniversitesi Tercih ve Kariyer Danışmanı, Uzman Psikolojik Danışman Ece Tözeniş, her yıl sınava hazırlanan adaylarla ailelerin de bu zorlu süreçten geçtiğini, sınav tek başına kaygı yaratan bir durumken, bununla beraber hazırlıklar, verilen emekler ve beklentilerin durumu daha kaygılı bir sürece çevirebildiğini anlattı.

Sınavın hayatın merkezi olmadığını vurgulayan Tözeniş, ailelere "Sınavdaki başarı çocuğumuzun tüm hayatını, özelliklerini ölçen bir durum değil. Önemli olan çocuklarımızın fiziksel ve ruhsal yönden sağlıklı, mutlu olmaları. Bu nedenle kaygılı olmaktan çok hem kendiniz hem de çocuğunuz için rahatlatıcı olun." tavsiyesinde bulundu.

Ebeveynlerin kendi istekleri konusunda baskıcı olmamaları gerektiğini belirten Tözeniş, ailelerin sınavın her şeyin sonu olmadığını çocuklarına hissettirmeleri ve sınav stresinden uzaklaşabilmeleri için farklı etkinliklere yönlendirmeleri gerektiğini ifade etti.

Bakmadan Geçme