Gökyüzündeki Tesadüfler
Av. Merve Kahraman
Türkiye son günlerde yalnızca yeryüzünde değil, gökyüzünde de yaşanan gelişmelerle meşgul. Art arda yaşanan İHA olayları ve Ankara’dan kalktıktan sonra düşen, içinde Libya Genelkurmay Başkanı’nın bulunduğu uçak kazası, kamuoyunda doğal olarak aynı soruyu doğurdu: Tesadüf mü?
Tek tek bakıldığında her olay teknik arıza, insan hatası ya da rutin güvenlik tedbirleriyle açıklanabilir. Ancak olayları bağlamından koparmadan değerlendirdiğimizde tablo karmaşıklaşıyor. Aynı zaman diliminde, aynı hava sahasında yaşanan bu gelişmeler, “olağan” kavramını sorgulatıyor.
Düşen uçağın sıradan bir sivil uçuş olmaması, değerlendirmeyi daha da önemli kılıyor. Yüksek askeri ve siyasi öneme sahip bir ismin Türkiye’den yaptığı uçuş, doğası gereği özel güvenlik protokollerine tabidir. Bu nedenle mesele yalnızca bir kazadan ibaret değildir; içinde bulunduğumuz risk ortamının da dikkate alınması gerekir.
Modern dünyada tehditler yalnızca görünen şekliyle karşımıza çıkmıyor. Elektronik harp, sinyal karıştırma ve navigasyon sistemlerinin yanıltılması, günümüz çatışmalarının sessiz ama etkili unsurları arasında. Şu an için dış müdahaleye dair somut bir bulgu bulunmasa da, bu ihtimalin tamamen yok sayılması da gerçekçi değildir.
Kazanın ardından gündeme gelen ve bazı çevrelerde dile getirilen “İsrail tehdidi” iddiaları ise resmi kaynaklarca doğrulanmış değildir. Teyitsiz iddialar gerçeği aydınlatmaz; aksine bilgi kirliliği yaratır.
Asıl beklenti, kazanın tüm yönleriyle şeffaf biçimde soruşturulmasıdır. Kara kutu verileri, radar kayıtları ve teknik incelemeler, kamuoyunun güvenini sağlayacak şekilde paylaşılmalıdır. Güvenlik, ancak şeffaflıkla anlam kazanır.
Bugün kesin hükümler vermek için erken olabilir. Ancak yaşananları basit bir tesadüf olarak geçiştirmek de kolaycılıktır. Gökyüzünde yaşanan bu gelişmeler, sorulması gereken sorular olduğunu açıkça gösteriyor.