Yarışta Değilim
Dursun Seyis
Kimseyle hiçbir konuda yarışta değilim.
Kimseden akıllı,
Kimseden güzel,
Kimseden iyi olma gibi bir iddiam yok.
Kimse için en değilim.
Deha değilim.
Bu devasa iddiasızlığın bana verdiği özgürlüğün hastasıyım.
+++
Yukarıdaki dörtlükler bana ait değil. Sabahattin Ali’nin bu sözlerinde kendimi de içinde bulduğum için sütunuma aktardık.
Seni sen olduğun için seven insan iyi gün , kötü gün dinlemez.
Ne zaman yanında olması gerekiyorsa, o zaman yanında olur.
Ben,
Hayatım boyunca inandığım değerler uğruna mücadele ederek yaşadım. Kimsenin emir eri olmadım. Başkalarının benim hayatımı tanzim etmesine izin vermedim. Yalan, entrika peşinde koşmadım. Yalanlar hayal ile değil hedeflerim ile hayata tutunmaya çalıştım. Makam, mevki, para ile insanları sınıflandırmadım.
O bunu demiş, bu bunu demiş umursamadım. Sahip olduğum imkanlardan gocunmadan, böbürlenmeden, yola çıktığım kimseyi satmadım. Onun içindir ki, beni yargılarken, eleştirirken bunlara dikkat ediniz.
Beni eleştirenlerin önce aynaya kendileri bakması gerekir. Kimsenin de şüphesi olmasın,. Kalan ömrümü de böylece yaşayacağım.
Kırılarak biriktiriyoruz. Yorularak en olmadık yerlerde sabır ediyorum, susarak kendimizi bitiriyoruz.
Sonra ne mi oluyor ?
Bazen öyle büyük sessizliklere sessiz kalıyoruz ki, sonrası ise sabrımız taşıyor, en küçük şeylerde volkan gibi patlıyoruz. Adımız geçimsize çıkıyor. Tavırlarımız karşıda kilerince çekilmez oluyor. Herkes tiyatronun, hayatın son sahnesine bakıyor.
Neden bu hale geldiniz pek çok kişi anlamıyor, sorgulamıyor.
Ben bu yaşıma gelinceye kadar iyi de yaşadım, sıkıntılı da. Ancak yaşadığım kara günler vardı onları da hiç unutmadım. Kalbimin not defterinde kim ne yaptı, kim ne yapmadı yazılı. Ancak bazı nedenlerden dolayı, bazı şeyleri unutur gibi yapıp yuttum. Canım yanarken, nasıl ayakta durduğumu da unutamam.
Yalnızlıktan dolayı kendime sarıldığım gecelerde içimi kavuran sessizliğim, yalnızlığım, acılarım nasıl unutulur?
Tek başına baş ettiğim bu hayatta, kimsenin beni yargılamaya hakkı yoktur. Ön yargılarınızı isterseniz Mahşere saklayın.
Komik, menfaati bitenlerin bana nasıl sırt çevirdiklerini de, canım dediklerim, ihtiyacım olduğu zamanlarda beni terk etmelerini, derdime kulak asmamalarını ve beni unutanları da unutmadım. Allaha havale ediyorum.
Değmeyen şeyler var hayatta;
Üzülmeye değmeyen ayrılıklar,
Düşünmeye değmeyen anılar ve
Konuşmaya değmeyen insanlar gibi.
Kör birine lamba ne kadar gereksizse, Anlamayana da söz o kadar gereksizdir.
Ben kimseyi küçük görmedim, Kimsede kendini bizden büyük görmesin yeter.
Hayatta hiçbir karşılaşma tesadüf değildir. Karşılayıp hayatına aldığın her insan,
Ya bir imtihandır.
Yada bir cezadır.
Kendime hep şunu söyledim.
Birileri seni sevmek zorunda değil. Birilerini yaptığın her şeyi onaylamak zorunda da değil. Ama senin havasını, suyunu, evini, ekmeğini yiyorsa en azından karşı çıkmamalıdır. Geçinmek istiyorsa. Yoksa olmaz. Kafamı yastığa koyduğum zaman Allah’a verilecek bir cevabım varsa, vicdanım rahatsa, kimseye bir şey anlatmak yada kanıtlamak zorunda değilim.
Nereye demişler dervişe ?
Bilmem ki demiş. Gidiyorum işte öyle. Çiçekleri ezmeden, gönülleri yıkıp incitmeden. Allah’ın rızasını kazanarak…
Evvelden ezele gidiyorum işte.
Herkesin bir yolu var, kiminin cennete çıkar yolu, Keminin de cehenneme…
Nietzsche diyor ki;
Bir adamda ne kadar akıl eksikliği varsa,
Kibir o kadar fazladır.
Bir adamda ne kadar eksik bilgi varsa,
Böbürlenme o kadar fazladır.
+++
Yazımı Yunus Emre’nin bir dörtlüğü ile bitireyim.
Hiç hata yapmayan insan,
Hiçbir şey yapmayan insandır.
Ve hayatta en büyük hata,
Kendini hatasız sanmaktır.