Ziya Paşa'nın unutulmaz beyitleri
Dursun Seyis
Tarihimizde unutulmaz padişahlar, paşalar var.Kimilerininismi bugünde dillerde pesenk olmaktadır.Bunlardan birisi de Ziya Paşa’dır.
Bugün size Ziya Paşa’dan seçmeler sunuyorum.
Ziya Paşa maceralı bir hayat yaşamıştır. Sarayda görev yapmış; sadrazamlarla, padişahlarla sohbet etmiş; hükümetler değiştikçe gözden düşmüş, Yeni Osmanlılar Cemiyetine katılarak yurt dışına kaçmak zorunda kalmış, yurt dışında gazete çıkarıp hükümetin aleyhinde yazılar yazmış, hükümet değişince İstanbul’a gelip yüksek mevkilerde görevler üstlenmiştir. Sadrazam Ali Paşayı hicvettiği Zafernâme isimli mesnevisi de o dönemde meşhur bir eserdi. Terkib-i Bentte beceriksiz devlet adamlarını, âlimleri eleştiren harika beyitler vardır.
Yıldız arayıp gökte nice turfa müneccim
Gaflet ile görmez kuyuyu reh-güzerinde
(Birçok acemi müneccim gökte yıldız ararken gaflete dalarak yollarındaki kuyuyu görmezler.)
Bî-baht olanın bağına bir katresi düşmez
Bârân yerine dürr ü güher yağsa semâdan
(Gökyüzünden yağmur yerine inci ve mücevher yağsa talihsiz olanın bahçesine bir damlası bile düşmez.)
Karamsar insanların dillerine pelesenk ettikleri şu beyitler de Ziya Paşaya aittir:
Bir katre içen çeşme-i pür-hûn-i fenâdan
Başın alamaz bir dahi bârân-ı belâdan
(Faniliğin kan dolu çeşmesinden bir yudum içen, bir daha başını belâ yağmurlarından kurtaramaz.)
Ziya Paşa aynı karamsarlıkla, aynı düşünceyi, farklı kelimelerle tekrar ifade ediyor:
Asude olam dersen eğer gelme bu cihâne
Meydâne düşen kurtulamaz seng-i kazâdan
(Eğer mutlu ve sakin lmak istersen bu dünyaya hiç gelme; çünkü şu hayat meydanına bir defa düşen kaza taşlarından -ızdırap verici dertlerden- kurtulamaz.)
Ziya Paşa, dünyanın fani oluşunu 5. bentte iki mükemmel beyitle ifade ediyor:
Dehrin ne safâ var acaba sîm ü zerinde
İnsan bırakır hepsini hîn-i seferinde
(Dünyanın altınında ve gümüşünde ne mutluluk olabilir ki? İnsanlar ahiret yolculuğuna çıkarken bunların hepsini geride bırakır.)
Bu beytin devamı olan beyit daha da meşhurdur ve bir atasözü gibi edebiyat severler tarafından ezbere okunur:
Seyretti havâ üzre denir taht-ı Süleyman
Ol saltanatın yeller eser şimdi yerinde
İslâm mitolojisine göre Hazret-i Süleyman’a peygamberlik gibi yüce bir sıfattan başka çok büyük bir servet de bahşedilmişti. Öyle ki gelmiş geçmiş insanların en zengini oydu. Bunlardan başka Allah’ın bir lûtfu olarak kurda, kuşa, ateşe ve suya hükmedecek güçleri vardı. Bu kudret ve ihtişamın timsali olarak gökyüzünde uçabilen bir tahta sahipti. Ziya Paşa bu beyitte: “Süleyman’ın tahtı hava üzerinde uçuyordu derler, dünyanın geçiciliğine bak ki o muazzam saltanatın bile yerinde şimdi yeller esiyor.” demektedir. Bu konuda halkımızın bir deyişi vardır: Dünya Sultan Süleyman’a bile kalmamış… Bu sözde ve Ziya Paşanın beytindeki Süleyman, Kanunî Sultan Süleyman değil, Peygamber Süleyman’dır.
Ayinesi iştir kişinin lâfa bakılmaz
Şahsın görünür rütbe-i aklı eserinde
(Kişinin aynası işidir, lâfa bakılmaz; bir kişinin aklının seviyesi yaptığı işte görünür.)
Ne kadar doğru bir fikir değil mi? Güzel fikirler güzel biçimlerle ifade edilmelidir. İşte örneği… Ziya Paşa lâfla peynir gemisi yürütenleri, iş değil lâf üretenleri, boş teneke gibi çok ötenleri eleştirmeye devam ediyor:
Onlar ki verir lâf ile dünyaya nizâmât
Bin türlü teseyyüp bulunur hânelerinde
(Onlar ki dünyaya lâf ile nizam verirler. Onların evlerine gidip bakın, hânelerinde bin türlü ihmal ve düzensizlik görürsünüz.)
Bu beyitte çizilen insan tiplerinin ne kadar çok olduğunu hepimiz biliyoruz. Lâfa gelince mangalda kül komayan,mahalle muhtarından Cumhurbaşkanına kadar herkesi eleştiren nice insan vardır ki çoluk çocuğuna söz geçiremez, evinde bir huzur ve düzen sağlayamaz.
Ziya Paşa karamsar bir kişiliğe sahiptir fakat vatanına sadıktır ve inançlı bir insandır. Beşinci bendi yine atasözlerinden yararlanarak, özdeyiş hâline dönüştürdüğü güzel bir beyitle bitirir:
İnsana sadakat yaraşır görse de ikrah
Yardımcısıdır doğruların Hazret-i Allah
(İnsan hayatta tiksinti verici hilelerle, kötülüklerle karşılaşsa bile Allah’a ve vatanına sadakatten vazgeçmemelidir, Allah doğruların yardımcısıdır.
Yine aynı şiirin 8. bendinde aynı fikirleri şu beyitle dile getirir:
Allah’a tevekkül edenin yaveri Haktır
Nâşad gönül bir gün olur şâd olacaktır.
(Allah’a inanıp kaderine sabırla razı olanların yardımcısı Allah’tır, mutsuz gönüller bir gün elbet mutlu olacaktır.)
“””
Ziya Paşa nur içinde yatsın. Keşke günümüzde de Ziya Paşalar olsaydı. Olsaydı da çarpıklıkları, kokuşmuşlukları böyle güzel şiirlerle haykırsaydı…
Bugün bile çok geçerli sözler. Çerçeveletip asmak gerekir. Siz ne dersiniz?