Aklı Ve Mantığı Dışlayarak İlim Olmaz!
Kerim Toslak
Aklı ve mantığı dışlayan bir anlayış üzerine inşa edilen düşünce sistemleri ile ilim/ bilim olmaz. Özellikle metodoloji dediğimiz eskilerin usûl ilmi dedikleri alanda çok dikkat edilmesi gereken bir husustur bu konu. Usûl sağlam bina edilmezse, sonuçlar doğru çıkmaz. Yani yanlış yöntemlerle doğru sonuçlara ulaşmanın imkanı yoktur. Ondan dolayıdır ki eskiler "vusûlsüzlüğümüz usûlsüzlüğümüendir" derler. (Belirlediğimiz hedefe varamayışımız yöntemimizin olmayışındandır ya da yöntemimizin yanlışlığındandır anlamında kullanılan bir ifadedir.)
Mantık ilmi matematik ilmi gibidir. Sana göresi bana göresi olmaz. Dolayısıyla usûl ilminin temeli de mantıktır. Yanlış bir önerme üzerine bina edilen akıl yürütmelerle doğru sonuca ulaşılmaz.
Örneğin:
Her kuş uçar.
Devekuşu da bir kuştur.
O halde devekuşu da uçar.
Akıl yürütmesinde birinci önerme yanlış olduğu için bizi doğru sonuca ulaştırmadı. Tam tersine uçamayan devekuşunu da uçurdu.
Bütün bunları niye anlatıyorum?
Şundan dolayı anlatıyorum: Dini konular dahil hayatın her alanında insanlık için gerekli olan her tür ilim / bilim sahasının temeli yöntem (usûl/ metot) bilgisidir.
Yerden göğe küp dizseler,
Birbirine bend etseler,
Aradan birin çekseler,
Seyreyle sen gümbürtüyü.
Yunus Emre
Akla ve mantığa dayalı rasyonel bir metot olmazsa Yunus Emre'nin dizelerinde anlattığı, alttan çekilen küpün sonucu bütün küplerin kırılması gibi, bütün emekler zayi olur.
Yöntem doğru olmazsa bilim/ilim olmaz. Yöntem doğru olmazsa ekonomik kalkınma olmaz. Hukuk olmaz. Adalet olmaz. Ne oturmuş başarılı bir eğitim sistemi ne demokrasi ne ahlâk anlayışı ne de herkesin kurallara uygun yaşadığı, sağlıklı bir sosyal hayat olmaz. İlmin/ bilimin yerini hurafeler, masallar doldurur. İnsanlar ilmi konuları konuşmak tartışmak yerine, masal dinlemeyi tercih ederler. Uydurma menkıbe ve hikaye anlatıcılar, itibar görmeye başlar. Kur'ani dayanağı olmayan, Peygamberimiz'in ( sav) bile uydurdukları masallara haşa malzeme yapıldığı, akla zarar, kıssa ve hikayeler insanlara daha cazip gelmeye başlar. İnsanlar onun bunun rüyalarıyla kolayca kandırılıp sürüler halinde yönlendirilebilirler. Allah'ın kendilerine verdiği beyni, ilmi konularda yormak, kavli (Kur'an- ı Kerimde yazılı ayetler ve kevni ayetleri (Allah'ın yarattığı kainatta var olan canlı cansız varlıklar) anlamak üzere kullanmak yerine, kiraya verirler. Kavli ve kevni ayetleri araştırıp öğrenelim desen "Allah bilir" (haşa Allah bilmez demişiz gibi) sözünün arkasına sığınarak kafa konforlarını bozmazlar.
Özellikle dini çevrelerde aklı mantığı dışlayan bilgisayar çağında, önceki ya da günümüzdeki bazı alimlerin kitaplarını sorgulamadan, üzerinde kafa yorup düşünmeden, sadece ezberleyen, ezberlediklerini gelecek nesillere aktarmayı marifet sayan bir anlayıştan kurtulmak gerek.
Geçtiğimiz yıllarda bazı kimselerin ilahiyat fakültelerinde felsefe ve mantık derslerinin okutulmasına karşı çıkmaları, bu dersleri programlardan çıkarma gayretleri, doğru bir yaklaşım değildir. Aklın mantığın olmadığı yerde ilim de bilim de olmaz. Olsa olsa ezbercilik ve taklitçilik olur. Sağlam bir temeli (mantığı) olmayan, bir takım akla ziyan hurafelerle bugünün gençliğini dini konularda ikna etmenin imkânı da yoktur.
Selçuklu/ Konya