AVUSTURALYA'DAKİ PLAJ SALDIRISI VE DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ
Kerim Toslak
Geçtiğimiz günlerde Avustralya'da bir plajda Yahudilerin Hanuka bayramında Yahudilere yönelik (ajanslara göre) bir saldırı düzenlendi.
Yahudilerin Hanuka Bayramı kutlamalarını hedef alan Hindistan kökenli Avustralya vatandaşı Baba-oğul saldırganlardan Sajid Akram saldırı sırasında öldürüldü, Naveed Akram ise yaralandı.
Yaralı sarldırgan Naveed Akram'ı üzerine atlayarak silahını elinden alıp etkisiz hale getiren ve çok sayıda kişinin hayatını kurtaran kişinin, manavlık yapan Suriye- İdlip asıllı Ahmed Fethi el- Ahmet olduğu, kendisinin de yaralandığı belirtildi.
Olay duyulur duyulmaz Siyonist Soykırımcı Netanyahu; "Kötülüğü gördük ve Yahudi kahramanlığının zirvesini gördük." diyerek saldırganın elinden silahını alan Suriyeli Ahmed'i "Yahudi kahraman" diye ilan etti. Netanyahu, "Buraya gelirken, bir Yahudi adamın katillerden birine saldırıp silahını elinden aldığı ve kim bilir kaç kişinin hayatını kurtardığını gösteren bir video izledim" ifadesini kullandı. Neyse ki bahsedilen kahramanın kimliği kısa sürede açıklanıp Suriye kökenli bir müslüman olduğu duyurulunca "Cesur bir adamın eylemini gördük. Müslüman bir cesur adam olduğu ortaya çıktı. Ona saygı duyuyorum. Bu teröristlerden birinin masum Yahudileri öldürmesini engelledi" ifadelerini kullandı. Söz konusu kahraman kişinin Suriyeli bir müslüman kişinin olması, muhtemelen kafasında kurguladığı senaryoyu boşa çıkardı.
Plaj saldırısında öldürülenlerin dini ve etnik kimlikleri ile ilgili ayrıntı verilmemiş. Ölenlerden bir kişinin İsrail vatandaşı, bir kişinin de Fransız vatandaşı olduğu bilgisi var. Olay yerinde Suriye asıllı Müslüman bir kişinin de olması plajda sadece Yahudiler olmadığını ortaya koyuyor.
Bu saldırı olayı kafamda soru işaretleri oluşturuyor. Komplo teoriler üretmeyi sevmem. Ancak emperyalist- siyonist istihbarat örgütlerinin faaliyetlerini düşündüğüm zaman, bu saldırının Hindistan asıllı baba- oğul iki Müslüman kişinin gerçekleştirdiği saldırıdan öteye bir şeylerin döndüğünü hissettiriyor. Öyle düşünmemin sebeplerini sıralarsam:
Birincisi; Avustralya Gazze saldırıları dolayısıyla İsrail'e karşı tavır alan ve Filistin devletini tanıyan batı yanlısı ülkelerden birisidir. O saldırının hemen sonrasında İsrail Soykırımcı Başbakakanı Netenyahu'nun Avustralya hükümetini suçlaması ve bu saldırıyı fırsata çevirme girişimidir.
İkincisi; Siyonist İsrail'in Gazze soykırımı nedeniyle dünyada İsrail'e ve Yahudilere yönelik oluşan tepkilerden kurtulmak ve tekrar Müslüman teröristler Yahudilere saldırıyorlar imajını oluşturmak için siyonist istihbaratın kurguladığı ve kullanıma müsait kişileri kullanarak gerçekleştirdiği ihtimalidir.
Üçüncüsü; söz konusu istihbarat örgütleri kullanacak elemanları her zaman bulabilirler. Nitekim şu anki ABD başkanı D. Trump DEAŞ terör örgütünü Demokratlar zamanında Amerikan istihbaratının kurduğunu ve kullandığını açıklamıştı. O örgütle mücadele bahanesiyle de Suriye'ye çöktü. SDG terör örgütünü kurarak kendisinin müttefiki olduğunu ilan etti. Şu anda da Suriye'de Türkiye'nin başını ağrıtmaya devam ediyor. Gelinen noktada söz konusu DEAŞ çoktandır Suriye sahasında eylem yapmaz iken Türkiye'nin SDG'yi sıkıştırıp 10 Martta varılan mutabakata uymaları ve Suriye ordusuna bireysel olarak katılmalarını istedikçe DEAŞ eylemlere başladı. ABD yetkilileri de tekrar DEAŞ 'ı bahane ederek Suriye'de kalmaya ve SDG'yi kullanmaya devam etmek istiyorlar. İlginç değil mi? Önce bahaneyi üretiyor. Sonra o bahaneyi kullanarak ülkelere çöküyor. Kullanabilecek müslüman kimlikli adam bulmakta da sıkıntı çekmiyorlar. İplerini ellerinde tuttukları bir birine karşıt iki ordu SDG ve DEAŞ'ı kurabilecek kadar çok adam bulanlar, plaj saldırısında kullanacak iki adam mı bulamayacaklar.
Ne diyordu Rahmetli Mahir Kaynak. "Bir terör eylemini kimin yaptığını anlamak için kime yaradığına bakmak lazım."
Ben kime yaradığına bakınca böyle düşüncelere daldım. Yanılıyor da olabilirim.
Şunu akıldan hiç bir zaman çıkarmamalıyız. Bunların şeytanlıkları bitmez. Onun için uyanık olmak lazım.