Kim terörist kim devlet (hannibal protokolü)

Siyonist yönetimin Hannibal Protokolü diye bir protokolü varmış. İnsancıl bir protokol diye düşünmüştüm. Ne bileyim savaş halinde esirlere, sivillere, çocuklara yaşlılara insanca davranılması gerektiği gibi bir şeyler içeriyor sanmıştım. 
Bir de ismini Romalıların korkulu rüyası Kartacalı komutan Hannibal(MÖ.247-187) ile bir ilgisi falan var mıdır acep diye merak ettim, lakin alâka kuramadım.

Hakikati öğrenince dehşete düştüm. İsrail'deki Siyonist terör yapılanmasının nasıl terörist bir kafaya sahip olduğunu görünce, bunlardan her türlü zalimlik ve aşağılık terör  yöntemlerinin  beklenebileceğine kani oldum.

Söz konusu bu protokolü İsrail'in üst düzey üç subayı, Kuzey Cephesi eski komutanı Yossi Peled, Peled'in operasyon subayı Albay Gabi Aşkenazi ve istihbarat subayı Albay Yaakov Amidror 1986 yılında bir araya gelerek hazırlamış.
Meğerse bu Siyonist yapılanma, söz konusu protokol çerçevesinde, israil ordusundan birileri karşı tarafa esir düşer kaçırılırsa,  kurtarma imkânı da yoksa, öbür tarafa  göndermek tecih ediliyormuş. Yani bir şekilde öldürerek onları kurtarmayı ve onlardan kurtulmayı içeriyormuş.

Gilad Şalid isimli İsrail askerinin Hamas tarafından kaçırılıp esir alınması İsraile pahalıya patladığı için, 7 Ekimde Hamasın gerçekleştirdiği Aksa Tufanı Operasyonu sırasında, İsrail'in kendi vatandaşlarını öldürmesi  bu protokolün uygulanması olarak görülebilir. İsrail'in Gilad Şalid'e, karşılık bin Filistinli mahkumu serbest bırakmak zorunda kalmış olması, Aksa Tufanı Operasyonu sırasında esir alınan kendi askerlerini ve vatandaşlarını öldürerek takas işlerine girmekten kurtulmuş oluyorlar. 

Esir alınan asker ve diğer vatandaşlarını da böylece kurtarmış oluyorlar.

Her ne kadar 2016 yılında bu protokol açığa çıktığında, tepkilerden çekinerek yürürlükten kaldırdıklarını söyleseler de  olaylar ve yaşananlar, bu protokolün halen yürürlükte olduğunu gösteriyor. Örnek olarak AA nın verdiği şu haber iddiamızı doğrular nitelikte. "İsrail Kanal 12 televizyonunun yayımladığı röportajda, İsrailli esir, Hamas'ın silahlı kanadı İzzeddin el-Kassam Tugayları'nın 7 Ekim'deki operasyonunu anlattı. Hamas'ın 7 Ekim'de esir aldığı ve son esir takasında serbest bıraktığı İsrailli kadın, Hamas tarafından kaçırıldıkları araçta İsrail ordusunun açtığı ateş sonucu annesinin öldüğünü, kendisinin de yaralandığını açıkladı." 

Görüldüğü gibi Siyonist terör  örgütü tarafından yönetilen siyonistlerin şantaj ve baskılarıyla esir alınan ABD ve Batı destekli gecekondu İsrail devleti bütün terör yöntemlerini kullanmaktadır. Gayri meşru amaçlarına ulaşmak için her türlü terörist yöntemi kullanan,  kendi  vatandaşlarını ve askerlerini öldürmekten çekinmeyen bir yapıya devlet denmez. Dense dense terörist yapılanma denir. 

Her türlü savaş hukukunu hiçe sayarak, beyaz bayrak çekip, üzerlerinde silah veya bomba olmadığını göstermek için kıyafetlerini çıkaran, kendi vatandaşlarını korku ve panikle öldüren orduya ordu denmez, korkaklar sürüsü denir.
Asker olmadıkları halde  Gazze'de yüzlerce silahsız masum insanı göz altına alıp, soyup ters kelepçeyle insanlık dışı yöntemlerle işkence ve ölüme götürenler terörist olmaz da ne olur?

Yapılan esir takaslarında Hamas'ın bıraktığı esirler ile terör devletinin cezaevlerinden bırakmak zorunda kaldığı, Filistinli esirlerin yüzlerine bakmak, konuşmalarına kulak vermek kimin terörist, kimin devlet olduğunu gösterir. (Gerçi serbest bırakılan Filistinlilerin konuşmasına bile yasak koydular.) 

ABD ve Batının terörist dediği HAMAS, gerçek bir devlettir. Devlet dedikleri İsrail de bölgede ABD ve Batı tarafından yerleştirilmiş terörist bir yapıdır. 

ABD ve Batının halen kullanmayı düşündükleri beslemeleri Mahmut Abbas, Muhammet Dahlan gibi Filistin asıllı figürler asla ve asla Gazze'deki, Batı Şeriadaki asil ve temiz Filistilileri temsil edemez. Onlar ancak İsrail'in, ABD ve Batının temsilcisi olurlar. Yalını yedikleri yere hizmet ederler.

Yaşasın Hamas yönetimindeki özgür Filistin devleti! İnşallah o günler yakındır.

Selçuklu/ Konya