Tahrifatçılara Dikkat Etmeli
Kerim Toslak
Tahrif: bozmak, değiştirmek, çizmek sivri bir şeyle kazımak, anlamında Arapçadan dilimize geçmiş bir kelimedir. Tahrifat da tahrif kelimesinin çoğuludur. Yine aynı kökten türemiş muharref kelimesi de dilimizde (bozulmuş anlamında) kullanılmaktadır. "Muharref kutsal kitaplar " ifadesinde olduğu gibi.
Yani belli bir amaç ve maksatla yazılmış bir ifadeyi, cümleyi, paragrafı, amacı ve maksadı dışında anlaşılacak şekilde noktalama işaretlerinin yerini değiştirerek ya da bağlamından (siyak/sibak) kopararak okumak, çarpıtarak açıklamak karşımıza çıkan tahirafat örnekleridir.
Her alanda tahrifat olabilir. Art niyetli de iyi niyetli de olabilir. Ya da cehaletten olabilir.
Hamakatten de olabilir. Tahrifat tahrifattır neticede. Tarih boyunca özellikle kutsal metinler üzerindeki tahrifat çabaları hep olagelmiştir.
Kur'an-ı Kerim'in orijinal metni üzerinde bir tahrifat söz konusu olamaz. O, Allah'ın (c.c) korumasındadır. "Muhakkak ki, zikri (Kur'an'ı) biz indirdik ve elbette onu mutlaka koruyan da yine biziz." (Hicir Suresi-9. Ayet) Orijinal metni üzerinde tahrifat yapamayanlar anlamı üzerinde yapabilirler. Ya bağlamından (siyak/sibak) kopararak, ya da işlerini geldiği gibi çarpıtarak, kelimelerin yerini değiştirerek, kelimeleri ideolojik bakış açılarına, arzu ve heveslerine (keyflerine) göre açıklayarak tahrifat yapabilirler.
Bir fıkra vardır anlatılır. Adama (bektaşiye) sormuşlar :
*"Niye namaz kılmıyorsun?"
*"Allah Kitapta 'namaza yaklaşmayın' buyuruyor" demiş.
*"Ayetin devamını niye okumuyorsun?" Denilince:
*"Ben hafız değilim" demiş.
Fıkra da olsa bu tipik bir keyfi tahrifat örneğidir.
İsimlerinin önünde Prof. Dr. yazan iki hoca bir tv programında kurbanla ilgili bir tartışma yapıyorlar. Biri ayetleri kafasına göre anlamlandırıp keyfine göre sonuçlar çıkarıp ideolojik bakışına haklılık kazandırma çabasında. Bu konuda ne lugavi ne epistemolojik bir dayanağa ne de akla mantığa ilmi bir delile ihtiyaç duyuyor. Karşısındaki Hoca delil dayanak dedikçe "ben böyle diyorum, ben böyle yorumluyorum, ..... deyip duruyor. Bu da bilinçli bir tahrifatçı. (Söz konusu bu zat bu kafayla bir de meal yazmış da DİB yasaklamak istemiş, lâkin mahkemeden dönünce ihtiyaç duyulan kanun geçenlerde - istismar edilebilir endişesiyle şahsen tasvip etmesem de- meclisten geçti.)
Bazen de bilinçli bilinçsizce ayetleri hadisleri bağlamından (siyak/ sibak) kopararak, önünü arkasını kırpararak, maksad ve manası ile ilgisi olmayacak konulara delil olacak şekilde çarpık yorumlar da karşımıza çıkar. Bir yerde rastladığım Bakara Suresi 195. Ayeti ile ilgili birilerinin yorumu dikkatimi çekti. (Bu yazının kaleme alınmasına da sebeptir. ) Ayeti Kerimenin önünü ve arkasını kırpıp, başta verdiğim bektaşi fıkrasında olduğu gibi "bile bile kendi ellerinizle kendinizi tehlikeye atmayın" ifadesini alıp 'canını esirgemenin, sağlığı korumanın, hatta düşman güçlüyse ona karşı durmak yerine canını tehlikeye atmamak gerektiğinin delili olarak sunulur. Her ne kadar tarih kitaplarında övülse de din için, vatan ve için "can feda" edenler, günümüzde cihad gibi kutsal bir vecibeden yırtmanın da delili olarak önümüze konuyor(!)
Öyle ya düşmanın akla hayale gelmedik silahları var. Füzeleri var. Nükleer silahları var. Uyduları var. Füze müze işlemez demir kubbeleri var. Ne diye bu Kassam Tugayları bunlara saldırmış. " ....Bile bile kendi elleriyle kendilerini tehlikeye atmışlar...." (!)
Zillet ve meskenet içinde, siyonist katillerin sultası altında, kurbanlık koyun gibi sıranın kendilerine gelmesini beklemeliydiler(!)
Dillerine doladıkları, başını sonunu kırpıp tahrif ettikleri söz konusu Bakara suresi 195. Ayetin tamını okusalar/ yazsalar dile getirdikleri konunu tam tersi bir maksadı olduğu anlaşılır. “Allah yolunda harcama yapın; kendi ellerinizle kendinizi tehlikeye atmayın. İyilik edin, kuşkusuz Allah iyilik edenleri sever.”
Bu Ayetin öncesi ve sonrasındaki ayetlerle (190-196 ) okunduğu zaman konunun iddia ettikleri anlamla ilgisi olamadığı tam tersine Allah yolunda mal ve can ile cihad etmek gerektiği, aksi halde bile bile kendilerini tehlikeye atmış olacakları sonucu anlaşılır. Ancak işlerine gediği kadarını alarak kendi siyasi/ ideolojik anlayışları doğrultusunda kullanmayı tercih ederler.
Mersin /Anamur