Mehmet Kanmaz

28 Şubatı Hatırlamak-1

Mehmet Kanmaz

Dostlar; Üzerimizden tankların geçtiği ve kimsenin de cesaret edip ne oluyor demediği ve elimizi tutup kaldırmadığı O meşum postmodern darbe üzerinden 28 sene geçti. 

Peki 28 şubat travması bitti mi.? maalesef bitmedi.! nerde  ne mutabakatlar yapıldı ise darbe yargılaması sonucu BÇG cuntasının başları yaşlılık gerekçesiyle yattığı müebbet hapis cezasından tahliye edildi…!

En acınası durum ise, darbe içinde yer alan; Medya, STK, Ekonomi ve bürokrasi içindeki yapılara dokunulmadı.

Durum tespiti için üzerinden 28 yıl geçse de şu soruyu şöylede tekrar sorabiliriz..? 28 Şubat zulmü bitti mi zannediyorsunuz..? 

Güya iktidar bizden yanaymış, hani nerde.. yargı adalet dağıtıyormuş nerde adalet.. suçlu isem yargıla, demek ki halâ muktedir değilsin..!

Dostlar; Yazmak, kalemini kılıç eylemektir. Başındakini Ömer bilen dostun harcıdır, gerektiğinde kalem kaldırmak, ruz-i mahşerde boyun bükülmesin diye her eleştiriyi başkaldırı, kabullenmemeyi reddediş sayanlar, aşırı uçlarda sırat-ı müstakim arayan basiret körleridir.

28 Şubat; TSK’larındaki ve diğer kurum ve yapılardaki BÇG’nın, semirdiği bünyede mutlak hak iddiasında bulunma cinnetinin tarihidir.

Bir batıl-mistik yapılanmanın bireysel egosunu kitlesel egoya dönüştürmüş modern Barsisa’nın telkinleriyle yeşerttikleri meş’um kutsiyetlerini, zulümle taçlandırdıkları gündür.

Hamdolsun, yüzleştiğimiz bu spritüal cinnet, toplumsal bilinçte gecikmeksizin karşılığını buldu ve milletimiz tarafından kabul görmeyip püskürtüldü ama maalesef devlet kadrolarında ve o yargıda bu  kalkışmanın adil yargılaması yapılamadığı için toplumsal ve psikolojik etkilerinin 1000 yıl mı veya ne kadar süreceğine dair henüz bir şey söylemek için erken.

28 Şubat sonrası; Kamudaki tedbirler, devletin ilgili mekanizmaları vahameti vaktinde kabullenip ihtilalci yapı ve işbirlikçileri vaktinde yargılanabilseydi, devletin imkanlarını devlet aleyhine kullanmaya dönük 15 Temmuz FETÖ darbe teşebbüsü gibi ikinci bir kalkışmanın  önüne geçilebilinirdi..!

Bu anlamda öncelikli olanı, en temel hukuk doktrinlerinden biri olan adaletin geciktirilme den sonuçlandırılması ve 28 Şubat darbe mağdurlarının haklarının bir an evvel verilmesidir.

Birçok kimsenin, 28 Şubat sonrası sürecin aksaklıklarını ve iktidarda olan hükümetlerin uygulama hatalarını, hukuk garabetlerini ve halen cezaevlerinde çile çekmekte olan kader mahkumlarını ifade ederken “Acaba gizli devlet ajanı sempatizanı olarak mı anlaşılırım?” endişesiyle sürekli bir safını belli etme mecburiyetini kendinde hissetmesine yol açan bu güvensizlik zemini mevcut.

Siyasi görüş ayrılıkları bir yana meslek ve meşrepleri muhtelif her vatan evladının ve özellikle de ASDER mensubu kardeşlerimin 1997’den 2016 Fetö darbe teşebbüsüne kadar sergiledikleri destansı duruş, herhangi bir parti, grup, düşünce ekolü vs.’ye mâl edilemeyecek genişlikte ve derinlikteydi.

Bilinmelidir ki, kifayetsiz muhterisler; sadakatin liyakate tercih edildiği ortamlarda, hırslarını sadakat olarak sunmaktan çekinmezler..!

Bizden olduğunu iddia eden siyasi ve idari kadrolar, 28 Şubat postmodern darbecileri ile mücadele adına giriştikleri haklı direniş için, kendilerini zan ve vehmin beslediği bir tehevvüre sevk eden köksüz hamasileri değil;  adalet ve iz’anın hâkim olduğu ilkeli bir zeminde mücadeleyi tavsiye eden müdekkik ve ehl-i insaf dava adamlarına kulak vermek mecburiyetindedir.
Postmodern darbenin;28.yılına girdiğimiz bu hafta’da: Şu hatırlatmayı yapmayı görev addediyorum;

Külliyedeki bürokratik kadrolar, Sayın Mv.leri Sayın bakan ve yardımcıları Unutmayın; makul insanların yol arkadaşlığını reddeder ve bizleri dinlemezseniz, sadakatini siyasi gücünüze endeksleyen özellikle yargı ve TSK’lerinde halen varlığını devam ettiren Kemalist-jakoben muhterislerin yoldaşlığına razı olmak zorunda kalırsınız…

Benden söylemesi…!

Yazarın Diğer Yazıları