Dün, bugün, yarın üçgeninde bir gençlik
Osman Avcı
Rahmetli ebemle (anneannem) doksanlarda beraber televizyon izlediğimiz günleri hatırlıyorum. Bir dizide, senaryo icabı bir oyuncuya komplo kuruyorlar; yerde cüzdan buluyor ve ardından “çaldı” diye tartaklıyorlar. Ebem, bunu izlerken dizlerini döverek kendi kendine söyleniyordu:
“O yapmadı, o buldu yerde önüne denk geldi!”
Sonra bana dönüp, gayet ciddi bir ifadeyle:
“Guzum, şendeenlere söyle o adamın suçu yok, ben şahidin.” dedi.
Yine o yıllardan bir lise hatıram var. İspanyol Paça pantolon modası… Yanına da hafif bir yırtmaç oldu mu, genç aklımızla pek bir yakışıklı hissediyoruz kendimizi. Eve geldiğimde ebem, daha kapıdan girer girmez pantolon paçamı fark etti ve şefkatle uyardı:
“Guzum endee, pantulun ayak ucu sökülmüş. Anana dide dikiversin.”
Ebem ciddi ciddi söylerken ben kahkahalara boğulmuştum. Çünkü moda diye paçaya bilerek yırtmaç açtırmıştık. Ama onun gözünde bu sadece sökülmüş bir paçaydı; “dik!” demesi, eski toprak bir neslin bakışını anlatmaya yetiyordu.
O günlerden aklımda kalan bir başka şey ise Emine Şenlikoğlu’nun kitabı: ‘Gençliğin İmanını Sorularla Çaldılar’ denk gelirseniz mutlaka okuyun. Özellikle ebeveynlerin okumasını ısrarla tavsiye ederim.
⸻
Şimdi gelelim asıl meseleye
Bugünün gençlerini eleştirmek kolay ama onları bu hale getiren süreci sorgulamadan yargılamak adil değil.
O dönemin gençlik rüzgârı Hababam Sınıfı idi. İzlemeyenimiz yoktur.
Ama o filmlerde bile, bugün gençlerin yapmaya çekineceği işler vardı. Mesela Damat Ferit’in gayrimeşru çocuğunu yurda getirmesi, ya da emekliliği gelmiş, hâlâ çalışmak zorunda kalan öğretmenlerine yapılan saygısızlıklar… Hepimiz hatırlıyoruz.
Recep, Şaban, Ramazan gibi değerler asalak tipler olarak gösterildi. Köyün imamı üçkâğıtçı olarak resmedildi. Ve işte o filmlerle yetişen neslin çocukları bugünün gençleri oldu.
Hababam’dan mezun olanlar, paçası sökülmüş diye “dikilmesini” isteyen; modaya değil, toplumun örfüne uyan bir nesli çoktan unuttu.
Film icabı bile olsa, haksız yere suçlanan birinin hakkını savunacak;
“Cüzdanı o çalmadı!” diyebilecek bir kemale ulaşamadık ki… Bugünün gençlerine laf etmeye yüzümüz olsun.
Hababam sınıfta kalmıştı ya…
İnanın, bugün bizler çocuklarımız adına sınıfta kaldık.
Rabbim bizi rahmetiyle ıslah etsin.
⸻
Son söz…
Çocukluğumun velisi mi, delisi mi bilinmez ama Hasan Dayı (nam-ı diğer Deli Hasan) dün vefat etti. Ona da rahmet olsun.
“Kişinin önünde ve arkasında Allah’ın emriyle onu kayıt ve koruma altına alan takipçiler vardır. Bir toplum kendisindekini değiştirmedikçe Allah onlarda bulunanı değiştirmez. Allah herhangi bir toplumun başına bir kötülük gelmesini diledi mi, artık onun geri çevrilmesi mümkün değildir. Onların Allah’tan başka yardımcıları da bulunmaz.”
(Rad Suresi, 11)“Son iki yılda nüfusun %10’undan fazlası öldürüldü veya yaralandı. On binlerce çocuk bu acının içinde. Gazze Şehri’ne yapılan son saldırılar yüz binlerce insanı evsiz bıraktı. Hastaneler açlık çekenlerle ve bombardıman mağdurlarıyla dolup taşıyor.”
Hamilton, Filistin halkına yardım için önemli çalışmalar yapan kuruluşlara bağışta bulunduğunu duyurdu ve çağrısını yineledi:
“Eğer elinizde bir şey varsa, bana katılırsanız minnettar olurum. İhtiyacı olanlara yardım etmek için yorulmadan çalışan üç kuruluşa bağış yaptım.”