Paramı Altına Yatırayım, Daha Çok Kazanırım!
Osman Avcı
Dün akşam sanayide üretim yapan bir arkadaşımla ekonomi üzerine konuşurken birden;
“Oturduğum evi satıp parayı altına yatırsam, daha çok kazanırım!” dedi.
Doğrusu hak vermedim değil ama şaşırdım da.
Son günlerde ülkede sokakta çok duyacağınız bir söz var:
“Parası olana para kazanmak kolay!”
Kripto, borsa, altın ve döviz işiyle uğraşarak zahmetsiz bir kazanç elde etme arayışına yönelen büyük bir kitle var. Bu kitlenin oranını verilerle ispatlama imkânı yok belki ama yerel bağlantıları güçlü, çevresi geniş olan insanların aktardıklarına bakınca azımsanamayacak kadar çok olduklarını görmek mümkün.
Neden Bu Duruma Evrildik?
Bu soruya herkes kendi dünya görüşünce bir cevap verebilir.
Benim kanaatimce; üretmenin külfeti arttıkça, zahmet çekme endişesi de arttı.
Zahmete girmek istemeyen küçük sermayeli insanlar, sabitledikleri parayla hem kayıp yaşamamak hem de paranın ya da altının gücüne inandıkları için kendilerini garanti altına almak amacıyla bu yola yöneldi.
Toplumumuzun kültürel ve ahlaki çöküşüyle birlikte, güven duyulan şeyler de değişti.
Halbuki üretmenin bereketini idrak eden, ticareti erdem ve onurla yapan bir insanın elde edeceği kazanç; sabitlenmiş yatırımların vereceği güven ortamından çok daha sağlıklıdır.
Ne yazık ki “bereket” denilen mefhumu idrak edememiş birine anlatmak her geçen gün daha da zorlaşıyor.
Nahl Suresi 71. ayette şöyle buyurulur:
“Allah kiminize kiminizden daha bol rızık verdi. Bol rızık verilenler, rızıklarını ellerinin altındakilere verip de bu hususta kendilerini onlara eşit kılmazlar. Durum böyle iken Allah’ın nimetini inkâr mı ediyorlar?”
Bu dünyanın tüccar için de işçi için de bir imtihan yeri olduğunu iman eden herkes bilir.
Bilmek ve anlamak arasındaki fark ise insanı kemale erdiren en büyük ayrıcalıktır.
Yatırım mı, Bereket mi?
Birikimini üretimde istihdam için sarf edenle, “Nasıl olsa yükselecek!” diye parayı köşeye koyan arasında kazanç ve kayıp farkları olacaktır.
Lakin bereket kavramındaki derinlik, ikisi için aynı olmayacaktır.
Biriktirdiklerini yeniden biriktirirken kazandığı işçisinin hayatını devam ettirmesi için atölye ya da üretim tesisine yatıran arasında ciddi bir fark vardır. Çünkü rızka vesile olmak, maddi kazancın ötesinde bir bereket getirir.
Parayı “yatırım” diyerek uykuya yatırmak ile onu çalıştırmak, akışkan bir işe bağlamak arasında dağlar kadar fark vardır. Bu farkın en büyük emaresi de berekettir.
Bereket sadece zenginlik değildir…
Bereket;
• Sağlıktır,
• Afiyettir,
• Ruhsal dinginliktir,
• Zihinsel olgunluktur,
• Erdemli bir kişilik inşa etmek için ruhun ihtiyacı olan temel gıdadır.
Bugün neden buhran ve çöküş yaşadığımızın sebeplerinden biri de bereketi kaybedişimizdir.
Son Söz
Elbette herkesin dünya görüşü kendisine. Ancak bu sözlerimizi “yerin altına yatırım tavsiyesi” gibi görmek isteyen dostlar varsa, son cümlemiz şöyle olsun:
“Ölüm var!”
Tekâsür Suresi’nde geçtiği gibi:
“Çoklukla övünmek sizi ölünceye kadar oyaladı. Ama ileride göreceksiniz…”