Prof. Dr. Abdurrahman KUTLU            (Selçuk Üniversitesi Eski Rektörü)

Büyük Resim

Prof. Dr. Abdurrahman KUTLU (Selçuk Üniversitesi Eski Rektörü)

MHP Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli’nin 22 Ekim 2024’de meclis grup toplantısında “Şayet terörist başının tecridi kaldırılırsa gelsin TBMM’de DEM Parti grup toplantısında konuşsun, terörün tamamen bittiğini ve örgütün lağvedildiğini haykırsın” çağrısıyla bir süreci başlatmıştı. 

Bu süreci Cumhur İttifakı “Terörsüz Türkiye”, DEM Parti “Demokratikleşme” süreci olarak adlandırdı.

Bu sürpriz açıklaması ile, başında bulunduğu MHP’nin ve kendisinin siyasi hayatı boyunca bölücü terör örgütü karşıtlığı içinde olan Sayın Devlet Bahçeli, sadece kendi parti taraftarlarını değil, istisnasız her kesimi şaşırtmıştı.

Büyük Resim: Terörsüz Türkiye Süreci ve Şark Meselesi

Devam eden bu süreç içinde Öcalan’ın çağrısı ile PKK kendini feshettiğini açıkladı. Kuzey Irak topraklarında Kürtler için tarihi anlamı olan Casena mağarasının önünde çoğunluğu kadın olan, 30 PKK militanının sıra ile gelerek büyük çanağa silahlarını bırakarak, sembolik silah yakma merasimi yapıldı.

Meclis Başkanı Sayın Numan Kurtulmuş mecliste grubu bulunan partileri ziyaret ederek sürecin nasıl yürüyeceği konusunda görüş alışverişinde bulundu. Mecliste kurulacak “Terörsüz Türkiye Komisyonuna” üye belirlemeleri konusunda resmi yazı gönderdi.

CHP Grup Başkan Vekillerinden Sayın Murat Emir, bir televizyon kanalında Mecliste kurulacak süreç komisyonunun nasıl çalışacağı konusunda sorulan sorulara “Muhataplarımızı iyi niyetli gördük, komisyonda Anayasa değişiklikleri, yeni Anayasa kesinlikle konuşulmayacak, Cumhuriyetimizin kurucu değerlerini kimseye tartıştırmayız, herkes müsterih olsun, zorlama olursa komisyondan ayrılırız” dedi.

Bu şekilde başlayan ve devam etmekte olan Terörsüz Türkiye sürecine değişik kesimlerden itirazlar geldi. Böyle düşünenler, “Terörsüz Türkiye’yi herkes ister ama, bu iş 50 yıldır devletle düzensiz savaş içinde olan PKK ile olmaz. Bu zamana kadar verdiğimiz şehitlerimiz ve gazilerimiz ne olacak? Hiç bir devlet terör örgütünü muhatap alıp onunla barış masasına oturmaz, sadece onunla mücadele eder, terör örgütü silahları ile gelir teslim olur, devletin merhametine sığınır” diyorlar.

Sürece itiraz edenler büyük gerekçe olarak; siyaset kurumunun her türlü sorumluluğu üzerine alıp 2013 yılında başlayıp 2015 yılında sona eren Barış ve Çözüm sürecinde, kendileri için sınırda mahkemeler bile kurulan PKK, devletin iyi niyetini aşırı şekilde suiistimal ettiğini, şehirlerde tüneller kazarak, dağlarda yürüttüğü savaşı şehirlere taşımaya çalıştığını, PKK’nın bu densizliği o şehirlerde aylarca süren sokağa çıkma yasağı ile ve 750 şehit verilerek önlenmiş olmasını gösteriyorlar.

Bu süreçte bütün dikkatler PKK üzerine yoğunlaşır, esas büyük resmin bütününe bakılmazsa, birçok önemli esas gözden kaçırılır. Çünkü PKK, kullanım süresi sona erdikten sonra ASALA, IŞİT benzeri birçok terör örgütlerinde olduğu gibi tarihin çöplüğünde yerini alacak bir araçtır sadece.

BÜYÜK RESİM İÇİNE SEVR YERLEŞTİRİLMİŞ ŞARK MESELESİDİR

Şark Meselesi; Türklerin 1071’de Malazgirt Savaşı ile Anadolu’ya adım atmalarıyla başlayan, sonra Balkanlar’a geçip Avrupa içlerine ilerlemeleri sonucunda, Batılıların Türkleri geldikleri yere (Türkistan’a) geri gönderme düşüncesi ve bu konudaki çabalarının bütününü ifade eder.

Batılı Devletler, “Osmanlı” ifadesini kullanmamışlar, her zaman TÜRK/LER ifadesini kullanmışlardır. Balkanlarda çeşitli etnik yapılardaki Müslüman topluluklar da Batılıların gözünde Türk'tür. Bosna-Hersek katliamlarında (1995) Müslüman Boşnak’ları “sizin yeriniz orasıdır” diyerek Türkiye’ye sürgün etmeye kalkmalarının sebebi budur.

Büyük Resim: Terörsüz Türkiye Süreci ve Şark Meselesi

Avrupa’nın ortasında, neredeyse Avrupa ülkelerinin kontrolünde Müslüman Boşnak halkına, Sırplar tarafından yapılan katliamları Avrupa ülke idarecilerinde oluşan Türk düşmanlığı ile izah etmek yanlış olmaz. Müslüman Boşnaklara yönelik Sırp katliamlarını önlemede NATO ayak sürümüş, Fransa Cumhurbaşkanı Mitterrand da “Avrupa’nın ortasında Müslüman bir devletin olmasına tahammülüm yok” demişti.

Şark Meselesi ilk defa 1815 Viyana Konferansında Rus delegesi tarafından telaffuz edilmiş ve çeşitli projeleri ile zaman içinde Osmanlı Devleti’ni Avrupa’da geriletmişlerdir. Yüzyıllar içinde çeşitli safhalarda ilerlettikleri ve hiç vazgeçmedikleri Şark Meselesini Türkleri Balkanlar’dan çıkardıktan sonra, Saltanat ve Damat Ferit Paşa Hükümeti ile imzaladıkları SEVR ANTLAŞMASI (10 Ağustos 1920) ile bitirdiklerini zannetmişlerdir.

Osmanlı topraklarında kurulan yüzlerce misyoner ve azınlık okullarının Batı’nın Şark Meselesi ile ilişkili olamadıklarını söylemek mümkün değildir. Yine etnik ırkçılık zemininde çıkarılan Doğu İsyanları da Şark Meselesine yöneliktir. Herkesin yakından bildiği, bir çok yönleri açığa kavuşmuş olan, Amerika İstihbarat Örgütünün oluşturduğu FETÖ projesi bile Şark Meselesi ile ilgilidir.

Arap Baharı diye adlandırılan felaketin devamı olarak, şimdi İsrail ve Amerika'nın baş rolde göründüğü emperyal güçler Ortadoğu’yu yeniden şekillendirmeye çalışıyorlar. 

Sınırları kendi güçleri ve kararları ile çizilmemiş Ortadoğu ülkelerinin petrol ve doğal gaz kaynaklarına çöken Emperyal güçler, “Osmanlı’nın elinden aldığımız bu topraklarda sınırlarınızı biz belirledik, bundan sonra böyle olacak” diyorlar.

Terörsüz Türkiye sürecini, PKK’nın silah bırakma kararının, Türkiye Kamuoyunun, siyasi partilerin, Sivil Toplum Örgütlerinin, medyanın, üniversitelerin vb.  sürece yaklaşımlarının, İsrail’in, Amerika’nın, Batılı devletlerin, İskandinav Ülkelerinin ve Rusya’nın yakından takip ettiğine şüphe yok. 

PKK’yı kuran, 50 yıldır çeşitli şekillerde destekleyenler, arkasında duranlar onlardır. 

Evlatlarını kaybeden Türk-Kürt anaların yıllardan beri göz yaşlarını akıtan onlardır.  

PKK’nın ne yapacağına, ne kararlar alacağına elbette onlar karar verecek. 

Onlar bitti demeden PKK bitmez.

Hedef belli: Bölgede etkili, güçlü bir Türkiye’nin önünü kesmek için Sevr’i gerçekleştirerek ülkenin parçalanması.  Irak'ta, Suriye’de Türkü’n söz sahibi olmadığı bir yapının kurulması. 

Ülkemizi yakından ilgilendiren, ateş topu gibi üzerimize gelen Büyük Ortadoğu (BOP) ve Büyük İsrail gibi emperyal projelerle Ortadoğu’nun yeniden şekillendirilmeye çalışıldığı zamanda, elbette devletimizin yetkilileri ve yetkili kurumlarınca her şeyin yakından takip edildiğine, ülkemize yönelik aldatmaca emeryal niyetlerin gayet iyi bilindiğine eminiz. 

Sadece ülke olarak değil, bölge olarak da çok yönlü hassas ve tehlikeli bir süreç içerisindeyiz. Türkiye büyük ve güçlü ülkedir, bir şey olmaz hamaseti içinde olanlara; 1910-1918 yılları arasında (sekiz yıl) Basra Körfezi’nden Tuna’ya kadar uzanan bir imparatorluk kaybettiğimizi, üzerinde yaşadığımız toprakları Gazi Mustafa Kemal Atatürk sayesinde uçurumun kenarından zor kurtardığımızı  hatırlatmak isterim.

Yazarın Diğer Yazıları