Prof. Dr. Abdurrahman KUTLU            (Selçuk Üniversitesi Eski Rektörü)

Eğitimde yeni arayışlar

Prof. Dr. Abdurrahman KUTLU (Selçuk Üniversitesi Eski Rektörü)

Eğitimi bir türlü rayına oturtamadık. Sistem arayışlarımız devam ediyor. Milli Eğitim Bakanı (MEB)  Prof.Dr.Yusuf Tekin 5 Eylül’de basına yaptığı açıklamada: “12 yıllık zorunlu eğitimin (4+4+4 sistemi) revizyonu için bir kamuoyu oluştuğunu belirterek, aşırı ideolojik yaklaşanlar hariç tutulduğunda, büyük oranda 12 yıllık zorunlu eğitimin süresinin azaltılmasının doğru olacağına yönelik bir kamuoyu oluştu, bu revizyonu yapmayı planlıyoruz" dedi.

Bakan Tekin daha sonraki açıklamasında mevcut 4+4+4 sisteminde bir revizyon çalışmasının raporunu Cumhurbaşkanlığı Kabine Toplantısı'na sunmaya hazırlandıklarını duyurdu. Yeni sistemin parlemento boyutunun olduğunu, önümüzdeki eğitim yılında uygulanabileceğini söyledi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, liselerde uygulanması planlanan 2+2 modeline ilişkin taslağın bakanlar toplantısında sunulmasının ardından “Üzerinde biraz daha çalışın” talimatı verdi. Model, dezavantajlı bölgeler ve öğretmen norm fazlası endişeleri nedeniyle şimdilik askıya alındı (Karar, 19 Ekim).

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2025-2026 Akademik Yılının Açılış Töreninde yaptığı konuşmada, Ortaöğretim ve Yükseköğretimin amacı ve hedefleri konusunda önemli konulara değinmiş, bu eğitim dönemlerinin sürelerinde değişikliklere gidileceğinin  sinyallerini vermişti.

MEB’ı yaptığı bu çalışmalarda muhalefetin ve eğitim sendikalarının görüşlerinin alındığına dair basına yansıyan bir bilgiye rastlamadık. Onların da görüşleri sorulsaydı iyi olurdu. Eğitim gibi önemli bir konuda sorumlulukların paylaşımı anlamına gelen bu yaklaşım çoğulcu, katılımcı demokrasinin gereğidir.

Eğitimde önemli tecrübeleri ve her seviyede iyi yetişmiş birçok eğitimcisi olan ülkemizin halen bir sistem arayışı içinde olması düşündürücüdür. 

23 yıldır iktidarda olan Ak Parti’nin eğitim konusunu, öğrenciler veliler başta olmak üzere, toplumun çoğunluğunun memnun olduğu bir şekle sokması beklenirdi.

Bütçede en fazla pay eğitime ayrılmış olmasına rağmen, başarılı olamayışımız dikkat çekicidir. Demek ki bazı şeyler yanlış veya eksik yapılıyor. Bu konuda çok şeyler söylenebilirse de, bize göre esas mesele iyice araştırıp, planlamadan yola çıkılmasıdır. 

Eğitim iyi bir planlama ve dikkatli bir gözlemle, istikrar içinde yürütülmesi gereken bir alan. Bu temel esaslarda hareket etmeyince haliyle bizde olduğu gibi, eğitimin felsefesine hiç uymayan sık değişiklikler yapmaya ihtiyaç duyuluyor.

Bir bina inşaatının en çok vakit alan, en önemli safhaları; mimari tasarım ve sağlam bir temel atma safhalarıdır. Bu safhalara yeteri kadar önem verilmezse, çok geçmeden binada çeşitli arızaların çıkması kaçınılmaz olur.

Sekiz yıllık zorunlu eğitimin ne getirdiğini, eksik yönlerinin neler olduğunu yeteri kadar araştırılıp ortaya konmadan,halka/kamuoyuna hiçbir açıklama yapmadan bir anda 12 yıllık (4+4+4) zorunlu eğitime geçtik.  2012 yılında uygulamaya konulan, kimseyi memnun etmeyen bu sistemde şimdi değişiklikler yapma ihtiyacı duyuluyor.

“Eğitim” demek “gelecek” demektir. Eğitime yatırım insana, ülkenin geleceğine yatırım demektir. Ülkelerin gelişmesi, kalkınması eğitimli, iyi yetişmiş insanları ile olur. Bugün sahip olduğumuz, birçok Avrupa ülkesinin nüfusundan fazla olan 30 milyon öğrencimiz ülkemizin geleceğidir.  Bu çocukları çağın gereklerine göre en iyi şekilde yetiştirip ailelelerine, ülkemize ve insanlığa yararlı olacak bireyler olarak yetiştirmek mecburiyetindeyiz. Bunun da yolu eğitimden geçer.

Her aile; çocuklarının geçim sıkıntısı çekmeden, severek yapacakları, mutlu olacakları bir iş-güç-meslek sahibi olmalarını ister. Bunu planlamak ve sağlamak devletin ve iktidarların görevidir.

Üniversite sayımız arttı, ancak üniversite mezunu işsiz sayısımız da arttı. Birçok üniversite mezunu mecbur kaldıkları için kendi alanları dışında işlerde çalışıyor. Üniversiteler mutsuz gençleri çoğaltan bir yapıya dönüştü. Ortaöğretim mezunu (lise) öğrenciler üniversite kapılarına yığılmış durumda. Her öğrenci üniversite mezunu olma hevesinde. Meslek Kuruluşları kalifiye eleman bulamadıklarından yakınıyorlar. Onların aradıkları meslek liselerinde iyi yetişmiş öğrenciler/elemanlar.  Kısaca ülkemizdeki eğitimin manzarası bu. 

İyi bir planlamayla Türkiye bir kısır döngü haline gelen bu gidişattan çıkar. Çıkması da lazım.

Yağ var, un var, şeker var; elbette Türkiye’nin lezzetli helva yapacak bilgi birikimi ve yetişmiş insan kaynağı var. 

Yeter ki kaynaklarımızı israf etmeden, iyi değerlendirilelim, işleri ehil olanlara verelim.

Yazarın Diğer Yazıları