Prof. Dr. Abdurrahman KUTLU            (Selçuk Üniversitesi Eski Rektörü)

NUTUK

Prof. Dr. Abdurrahman KUTLU (Selçuk Üniversitesi Eski Rektörü)

Tam bağımsız bir devletin kuruluş destanı Nutuk; Atatürk’ün, 15-20 Ekim 1927 tarihleri arasında yapılan Cumhuriyet Halk Partisi’nin (CHP) İkinci Kurultayı’nda altı günde, 36.5 saatte okuduğu, çok yönü özellikleri olan  tarihi hitabetidir.

Atatürk; Kurultay delegelerine ve Kurultayı izlemeye gelen yerli ve yabancılara: “1919 yılı Mayıs’ının 19’uncu günü Samsun’a çıktım. Ülkenin genel durumu ve görünüşü şöyledir:” diye söylevine başlar.  

Nutuk bir hatırat değildir. Yorumlara dayanan,tarihi olayları analiz eden bir eser de değildir. Bağımsızlık mücadelemizi ve Cumhuriyetin ilk yıllarını anlatan bir tarih kitabıdır aynı zamanda. 

Bu tarih kitabı olarak Nutuk; bağımsızlık mücadelesi yıllarının tarihini yapan ve aynı zamanda tarihi yapan tarafından yazılmış olması, Nutuk’un önemini daha da artırmaktadır. Bu bakımdan Nutuk, Milli Mücadele dönemini araştıran,araştırmacılar ve tarih okuyucuları için, her konuyu birinci elden öğrenmeleri bakımından en güvenilir kaynak eserdir. Nutuk sadece bir tarih kitabı da değildir aslında. Atatürk’ün Nutuk’u okuduğu tarihin, Milli Mücadele Yıllarında beraber olduğu silah arkadaşları ve Ankara-TBMM’i hükümetlerinde görevler almış herkesin hayatta olduğu bir dönemde okumasının ayrı bir önemi ve manası vardır.

Dört bir taraftan işgal edilen, sadece askeri alanda değil, sosyal, ekonomik, ticari alanlar başta olmak üzere, bir şehirden başka bir şehre seyahatin bile, işgalcilerin iznine bağlandığı olumsuzluklar içinde, ümitsizliklerin hakim olduğu bir dönemde, ülkenin nasıl kurtarılıp, bağımsız bir devletin nasıl kurulduğunu  anlatır Büyük Atatürk Nutuk’da.

İşgallerden sonra, Sevr Antlaşması ile Halife Sultan ile hükümetinin İstanbul’da kalmalarının, Anadolu’daki milli direnişin ortadan kaldırma şartına bağlanan ve Halife Sultan Vahdettin ve Sadrazam Damat Ferit Paşa’nın kendi ikballerini kurtarmak için Anadolu direnişini çeşitli yollarla, nasıl ezmeye giriştikleri, Kuvayi Milliye güçlerini nasıl yok etmeye çalıştıkları anlatılır Nutuk’da.  

Şeyhülislam Dürrizade’lerin, Mustafa Sabri’lerin verdiği ve Halife Sultanın tasdik ettiği, boyunlarında asılı ölüm fermanları ile Amasya’da, Erzurum’da, Sivas’da Kongreler düzenleyenlerin, ülkenin ve milletin tehlike altında olduğunu, vatanın bölünemeyeceğini, büyük tehlikeyi hiçbir manda ve himaye kabul etmeden, milletin azim ve kararı kurtaracaktır diyenlerin ve 23 Nisan 1920 günü EGEMENLİK KAYITSIZ ŞARTSIZ MİLLETİNDİR temel asasında,  Ankara’da TBMM’i kuranların gerçek hikayesi anlatılır  NUTUK’da.

“Saygıdeğer Efendiler, size günlerce işgal eden uzun ve teferruatlı nutkum, nihayet geçmişe karışmış bir devrin hikayesidir. Bunda milletim için ve gelecekteki evlatlatrımız için dikkat ve uyanıklık sağlayabilecek bazı noktaları belirtebilmiş isem kendimi bahtiyar sayacağım.

Efendiler, bu nutkumla, milli varlığı sona ermiş sayılan büyük bir milletin, istiklalini nasıl kazandığını, ilim ve tekniğin en son esaslarına dayanan milli ve çağdaş bir devletin nasıl kurulduğunu anlatmaya çalıştım. Bugün ulaştığımız sonuç, asırlardan beri çekilen milli felaketlerin yarattığı uyanıklığın eseri ve bu aziz vatanın her köşesini sulayan kanların bedelidir.

Bu sonucu, TÜRK GENÇLİĞİNE emanet ediyorum diyen Büyük Atatürk, Türk Gençliğine şöyle seslemiştir:

Ey Türk Gençliği!

Birinci vazifen, Türk istiklâlini, Türk Cumhuriyetini, ilelebet, muhafaza ve müdafaa etmektir.Mevcudiyetinin ve istikbalinin yegâne temeli budur. Bu temel, senin, en kıymetli hazinendir. İstikbalde dahi, seni bu hazineden mahrum etmek isteyecek, dahilî ve haricî bedhahların olacaktır. 

Bir gün, İstiklâl ve Cumhuriyeti müdafaa mecburiyetine düşersen, vazifeye atılmak için, içinde bulunacağın vaziyetin imkân ve şerâitini düşünmeyeceksin! Bu imkân ve şerâit, çok nâmüsait bir mahiyette tezahür edebilir. İstiklâl ve Cumhuriyetine kastedecek düşmanlar, bütün dünyada emsali görülmemiş bir galibiyetin mümessili olabilirler.  Cebren ve hile ile aziz vatanın, bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir. Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler. Hattâ bu iktidar sahipleri şahsî menfaatlerini, müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit edebilirler. Millet, fakr ü zaruret içinde harap ve bîtap düşmüş olabilir.

Ey Türk istikbalinin evlâdı! İşte, bu ahval ve şerâit içinde dahi, vazifen; Türk İstiklâl ve Cumhuriyetini kurtarmaktır! 

Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur! Gazi Mustafa Kemal (20 Ekim 1927)

Yazarın Diğer Yazıları