Prof. Dr. Abdurrahman KUTLU            (Selçuk Üniversitesi Eski Rektörü)

Talihsiz stratejik bir ülke: Ukrayna

Prof. Dr. Abdurrahman KUTLU (Selçuk Üniversitesi Eski Rektörü)

Yaklaşık üç yüz yıl Osmanlı hakimiyetinde kalan, 2.Dünya Savaşından sonra Sovyet Paktı içinde yer alan Ukrayna, Sovyetler Birliği’nin 1991’de dağılmasından sonra bağımsızlığına kavuştu.

Rusya; Avrupa ülkelerine enerji transfer yolunda olan, verimli topraklara ve kıymetli elementlere sahip olan Ukrayna’dan hiçbir zaman vazgeçmedi. Ukrayna’nın Rusya’nın bir parçası olduğu, Ukrayna topraklarının Rusya toprağı olduğu iddialarından vazgeçmedi.

Ukrayna bağımsız bir devlet olduktan sonra yöneticileri içerinde her zaman Batı ve Rusya taraftarı olanlar olmuştur. Bu ayrılıktan Rusya Devlet başkanı Vladimir Putin her zaman yararlanmış, içerdeki ayrışmayı körüklemiştir.

Ukrayna; Çin-Rusya yakınlaşmasının önünü kesmek, Rusya’nın Suriye’den çekilmesini sağlamak, Rusya’nın gücünü ölçmek, Rusya’yı zayıflatmak gibi küresel güçlerin karmaşık projeleri için kullanıldı. 

Başkan Biden yönetimindeki Amerika’nın ve AB’nin “seni NATO’ya alırız” tavrı içine girmeleri Rusya’yı tahrik etmiş, Rusya’nın Ukrayna’ya saldırmasına sebep olmuş, neticede bugün Ukrayna, Rusya ile karşı karşıya bırakılmıştır.

AB ülkeleri Ukrayna’nın düşmesinden sonra sıranın kendilerine geleceğini biliyorlar. Bugün hepsi NATO şemsiyesi altında toplanmış olsalar da, Amerika Başkanı Trump, NATO’nun sona geldiğinin sinyallerini çoktan verdi.

Bugün Başkan Donald Trump’ın Amerikası, bütün müteffiklerince güvenilmez bir ülke konumundadır.

Ortadoğu ülkelerinin petrol ve doğal gaz kaynaklarına direk veya dolaylı yollardan çökmüş olan Amerika, şimdi Ukrayna’nın nadir element madenlerine çökme derdinde.

ABD Başkanı Trump, Ukrayna Devlet Başkanı Zelenski ile Beyaz Sarayda basının önünde yaptığı, adeta şov niteliğindeki görüşmesinde, Ukrayna’nın “nadir elementlerle” ilgili madenlerinin işletmesini istemiş, buna razı olmazsanız Rusya ile başbaşa kalırsınız tehdidinde bulunmuştur. Zelenski, devlet protokülüne yakışmayacak bir üslup içerisinde davranan Trump’ın aşağılayıcı sözlerine cesaretli karşılıklar vermiş, Trump’ın tehditlerine hiç taviz vermeden nadir elementler antlaşmasını imzalamadan Beyaz Saray’dan ayrılmıştır. 

Oxford Üniversitesi’nden Avrupa tarihçisi Profesör Timothy Garton The Guardian gazetesine Ukrayna ziyerini yazdığı yazıda; Barışı Ukrayna’lılardan fazla isteyen yok. Amerikan’ın Ukrayna’yı Putin’e büsbütün satma endişesini taşıdığını belirtiyor.

Amerika ve AB’nin kendisine sunduğu fırsatı değerlendiren, NATO’nun sınırlarına dayandığını bahane eden Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin “Ukrayna’nın askerden ve Nazizm’den arındırılması” adını verdiği saldırı ile 24 Şubat 2022 tarihinde Rusya- Ukrayna Savaşını başlattı. 

Savaşın çok sürmeyeceği, Rus ordusunun kısa sürede Ukrayna’yı teslim alacağı tahmin ediliyordu. Ama öyle olmadı.  Ukrayna ordusuyla, sivil güçleri ile Rus ordusunu birçok cephede şaşırttı, bozguna uğrattı. Halen, çok can kayıpları vermesine rağmen Rus ordusuna büyük darbeler vurmaya devam ediyor. 

1 Haziran 2025’de Ukrayna 117 Kamikaze drone’ları ile, kendi sınırından 4 bin km uzakta Rusların nükleer füze taşıyabilen 40 bombardıman uçağını  dakikalar içinde imha etti. Bu beklenmedik hadise, Rusya’nın Pearl Harbor’ı olarak, dünya savaş tarihini değiştiren operasyon olarak değerlendirildi.

Putin ise, 2014 yılında Ukrayna’ya ait olan Kırım’ı ilhak ederek başlamıştı. Bu ilhakda Putin, Rus Devlet Başkanı Boris Yeltsin’in bir sarhoş anında, Kırım’ı Ukrayna’ya verdiğini, Kırım’ın Rusya’ya ait olduğunu iddia etti. 

Kırım’ın Rusya tarafından işgali Ukrayna tarafından askeri bir tepki görmediği gibi, Batı ve Uluslararası Kuruluşlar tarafından gösterilen tepkiler de yeterli düzeyde olmadı.

Böyle kadınıyla, erkeğiyle canlarını ortaya koyarak vatanlarını savunma her millete nasip olmaz. Emperyal saldıralar ve projelere muhatap olan Suriye halkının bunu başaramadığı görüldü. 16 milyonluk Suriye nüfusunun 10 milyonu, çoğunluğu Türkiye’ye olmak üzere Lübnan’a sığındı, bir kısmı başka ülkelere göç etti, bir kısmı da denizlerde boğuldu. Bu dönemde zengin Körfez ülkelerinin darda olan Suriye’li soydaşlarının hiçbirisini kabul etmemesi ibret verici bir hadise oldu. Halbuki ensar-muhacir muhabbeti o topraklarda başlamıştı.

Rusya devam eden savaşta Ukrayna’yı zor durumda bırakmak için, Ukrayna’nın Odesa başta olmak üzere, Karadeniz Limanlarından dünya pazarlarına tahıl sevkiyatına (ihraç) engel oldu.

Dünyada gıda krizine yol açan bu hadise; Türkiye, Ukrayna, Rusya ve BM’in katılımı ile 22 Temmuz 2022’de İstanbul’da  Tahıl Koridoru Antlaşması ile çözüldü. Bu Antlaşma ile Ukrayna tahılının dünya pazarlarına Karadeniz üzerinden satışının başlaması yeniden sağlandı.

Bu Antlaşma ile, Ukrayna’nın Karadeniz limanlarında 100 civarında  mahsur kalmış tahıl yüklü gemi kurtarılmış, bu şekilde 32 milyon ton hububat ( buğday, arpa, mısır vb.) uluslararası pazarlara ulaşması sağlanmış, geriden gelecek 25 milyon ton hububatın da önü açılmıştı. Bu şekilde küresel gıda bunalımı önlenmişti.

Tahıl Koridoru Antlaşması ile savaş halinde de olsa, küçük bir ülke olan Ukrayna’nın ürettiği tahılı dünya pazarlarına sevk edememesi halinde küresel gıda krizine sebep olabilecek kadar, dünya gıda ihtiyacını karşılamada ne kadar önemli bir ülke olduğu anlaşılmış oldu.

Şimdi Rusya-Ukrayna savaşının sona erdirilmesi için Türkiye’nin aktif rol oynadığı, çok yönlü diplomatik çalışmalar yürütülmektedir. Rusya’nın eline geçirdiği fırsatı kaçırmayacağı uzmanların tahmini. 

Savaşın sona erdirilmesi ve Ukrayna’nın geleceği ABD Başkanı Trump’ın tutumuna bağlı.

Yazarın Diğer Yazıları