• Haberler
  • Güncel
  • Yunanistan silahlanıyor, Rusya tehdit ediyor… Türkiye'nin cevabı çok net!

Yunanistan silahlanıyor, Rusya tehdit ediyor… Türkiye'nin cevabı çok net!

Ege'de Yunanistan'ın artan askeri hamleleri ve Karadeniz'de Rusya'nın yarattığı baskı Ankara'yı yeni bir yol haritasına itti. Türkiye, Osmanlı'dan bugüne uzanan savunma geleneğini modern projelerle güçlendirerek caydırıcılığını artırıyor.

Avrupa’da Donald Trump’ın Beyaz Saray’a dönüşü ve Washington-Moskova hattında olası bir yumuşamanın işaretleri, kıtada yeniden silahlanma sürecini hızlandırdı. Batı, uzun yıllar ABD’nin güvenlik şemsiyesine yaslanırken bugün kendi savunma sanayisini büyütmeye çalışıyor. Bu devasa yarışta Türkiye ise çok daha önce sahneye çıkmış bir ülke.

Ankara’nın motivasyonu yalnızca Rusya değil. Sınır ötesi karışıklıklar, terör tehdidi, göç baskısı, enerji hatlarının güvenliği ve iç huzursuzluk, Türkiye’nin güvenlik denkleminde belirleyici unsurlar oldu. Özellikle Suriye iç savaşı, bölgesel türbülansı Türkiye açısından katbekat artırdı.

TÜRKİYE'NİN SİLAHLANMA HIZI OSMANLI DÖNEMİNE KADAR UZANIYOR!

Türkiye’nin hızlı silahlanma serüveni Osmanlı’nın son dönemine kadar uzanıyor. İttihat ve Terakki döneminde modern ordu ve Alman askeri misyonlarıyla başlayan süreç, Cumhuriyet’in ilk yıllarında top, tüfek, mühimmat ve uçak fabrikalarının kurulmasıyla devam etti. Ancak savaş yorgunluğu ve bütçe kısıtları modernleşmenin önünü sınırladı.

II. Dünya Savaşı’nda ordu mevcudu bir milyonu aşsa da ağırlıklı olarak sınır savunmasına odaklanıldı. Türkiye NATO’ya katılınca, ABD’nin askeri yardımlarıyla modernleşme hızlandı. Ancak bu süreç büyük bir dışa bağımlılığı da beraberinde getirdi.

KURUMSAL TEMEL BU YILLARDA OLUŞTU!

1960’lı yıllarda ABD’nin baskıları, özellikle 1964 Johnson Mektubu, Türkiye’nin dışa bağımlılığının risklerini gözler önüne serdi. 1974’teki Kıbrıs Barış Harekâtı ise dönüm noktası oldu. Operasyonun ardından uygulanan ABD ambargosu, yedek parça ve mühimmat krizine yol açtı. Bu durum Türkiye’yi kendi silahını üretmeye yöneltti.

1970’lerin ikinci yarısından itibaren ASELSAN, TUSAŞ, HAVELSAN ve Roketsan gibi kurumların kurulması, savunma sanayinin kurumsal temelini oluşturdu.

BİRÇOK NOKTADA İHRAÇ YAPAR HALE GELDİ

1980’ler ve 1990’larda savunma sanayinde altyapı güçlendirildi, F-16 montajı, Stinger füzeleri ve ASELSAN’ın radar-telsiz projeleri öne çıktı. 2000’lerle birlikte Savunma Sanayi Başkanlığı’nın etkinliği arttı, AR-GE ve yerli üretim ivme kazandı. Bugün Türkiye, İHA-SİHA ekosisteminden eğitim jetlerine, deniz platformlarından hava savunma ve füze sistemlerine kadar birçok alanda üretim ve ihracat yapabilen bir noktaya ulaştı.

Türkiye’nin silahlanma sürecinde Yunanistan önemli bir faktör olmaya devam etti. Atina’nın Ege adalarını silahlandırması ve Doğu Akdeniz’de enerji paylaşımı konusundaki politikaları Ankara’nın caydırıcılığını artırmasını zorunlu kıldı. 

Öte yandan Ukrayna Savaşı Karadeniz’de yeni dengeler yarattı. Montreux Sözleşmesi çerçevesinde boğazlardan savaş gemilerinin geçişini sınırlayan Türkiye, deniz ve hava gücünü daha da geliştirmeye yöneldi.

Suriye’deki iç savaş ve terör örgütlerinin faaliyetleri, İran’daki kırılgan dengeler ve İsrail’in bölgedeki artan etkinliği de Ankara’nın güvenlik stratejisinde belirleyici rol oynadı. 

TÜRKİYE'NİN SAVUNMA SERÜVENİ TEK BİR DÖNEME VEYA SİYASİ AKTÖRE İNDİRGENEMEZ

Bugün gelinen noktada Türkiye’nin savunma sanayii yalnızca askeri değil, siyasi tartışmaların da merkezinde. İktidar, savunma projelerini seçim kampanyalarında güçlü bir araç olarak kullanırken; muhalefet, bu alanın propaganda malzemesine dönüştürülmesini eleştiriyor.
Ancak uzmanlara göre, Türkiye’nin savunma serüveni tek bir döneme veya siyasi aktöre indirgenemez. 1970’lerden bugüne atılan adımların birikimi, günümüzdeki caydırıcı güç kapasitesini mümkün kıldı.

Hakimiyet Gazetesi - Hakimiyet Haber - Bizi Sosyal Medyada Takip Edin!