Mehmet Kanmaz

Şimdi Eyvahlar Olsun mu Diyeceğiz?

Mehmet Kanmaz

Konunun özü seçmenin tepkisi: Yüksek enflasyon, hayat pahalılığı,  yüksek faiz ,  işsizlik ve birilerinin haksız yere aşırı derecede zenginleşmesi değilse nedir ? 

Yani; Bu noktaya nasıl gelindi anlatmaya çalışalım; Ak Parti hatalar serisine devam ederek ANAP’laşma sürecine girmiş oldu.

Özal’ı bitiren yakın çevresiydi, Erdoğan’da ulusal ve yerel bölgelerdeki yakın çevresinin etkisi ile sıkıntılı süreç başladı.

En temel mesele ise; yüzü Batı’ya müzahir takım elbiseli Ak Partili kadınların etkisi çok fazla

Erdoğan’ı etkileme gücü olan bu çevreler, kadın haklarını koruma adına aile kurumuna büyük zarar verdi.

Geleneksel Türk aile yapısı içindeki baba rolünü kanun gücü ile yok ettiler, kadınların yönetiminde yeni bir aile modeli inşa ettiler.

Eşyanın tabiatına aykırı bu durum, aile içi şiddeti daha da körükledi.

Sosyal medyanın çekiciliği ve bir türlü rayına oturtulamayan batılı eğitim sistemi gençleri kendi değerlerine yabancılaştırdı.

Sonuçta kocasını takmayan kadın, babasını dinlemeyen çocuk, birliği bozulmuş bir aile yapısı ortaya çıktı. 

Sözün özü muhafazakar tabanını Erdoğan kendi eliyle dönüştürdü. Öyle ki Ak Partili ailelerin çocukları karşı mahalleye geçiş yaptı.

Mazlumun, mağdurun hamisi olan Erdoğan, yıllar içinde etrafını saran hep evetçiler nedeni ile toplumun alt tabakası ile sıkıntılar meydana geldi.

Tabanın sesini yukarıya iletecek kadrolar, kendi varlık sebeplerini sorun iletmeme üzerine bağlayınca, zirve ile tabanın iletişimi kesildi.

Tabanla tavan arasında iletişimi sağlayacak bir başka kanal da bağımsız tarafsız medya olmalıydı. 

Ancak Erdoğan medyayı sistemden beslenen işadamları vasıtasıyla ve emir eri gazeteciler eliyle tamamen etkisiz hale getirdi. O kanal da tıkandı.

Yakıcı toplumsal sorunlar biriktikçe birikti.

Erken evlilik yaptıkları için mağdur edilen en az 8 bin ailenin sesi de duyulmadı.

Erkek eşine tecavüz etmekten hapse atılıyor, kadın çocuklarıyla kurdun kuşun insafına bırakılıyordu. Ama sorsanız, kadını koruyorlardı.

Öte yandan aynı yaşlardaki gençler nikahsız cinsel özgürlüğe sahipti ve kimse onlara karışmıyordu.

Ortaya çıkan tablo şuydu, muhafazakar kesimin çocukları nikahlı olarak aile kurunca cezalandırılıyordu ama nikahsız birliktelikler özgürlük olarak görülüyordu.

Son yıllarda başta savunma sanayisi olmak üzere bir çok alanda milli hamleler yapılıyordu. Ancak eğitimde, tarımda, gıdada ve sağlıkta bütün politikalar küreselci sisteme entegre edilmişti.

Devasa hastaneler inşa ediliyor ama insanlar hastanelere düşmesin diye önleyici koruyucu sağlık sistemi ihmal ediliyordu.

Hastanın müşteri olarak görüldüğü küreselci sağlık politikaları, sistemin içinden gelen bürokratlar nedeniyle sorgulanmaz hale geldi.

Bu anlayış, 2020’de patlak veren pandemi ile zirveye çıktı. 

Türkiye küreselci sağlık sisteminin laboratuvar ülkesi oldu. Ekonomi çarkının durdurulmasının maliyeti büyük oldu. Bugün yaşanan ekonomik krizin temelinde işte o sağlık politikası vardı.

Kriz her zaman olduğu gibi yine en dezavantajlı kesimleri vurdu, bilhassa dar gelirli emekliler hayatını idame ettirmez hale geldi.

Ekonomiyi atanmamış İMF şefi gibi yöneten Mehmet Şimşek, emekliye yapılacak iyileştirmeye itiraz etti.

Şimşek ve ekibi, enflasyonu dizginlemek için devlette tasarrufu ve memleketin kaymağını yiyen kesimlerden vergi almayı akıl etmiyordu.

Ve Gazze…

Erdoğan etkileyici hitabetiyle mazlum coğrafyanın tek lideri olmuştu.

Ancak İsrail’in Gazze’de yaptığı katliama retorik olarak karşı koymak yetmiyordu. Zalimi durdurmak için somut adımlar gerekiyordu. Hiç değilse İsrail’e ticari ambargo konulabilirdi ama zamanında yapılmadı.

Seçim sonucundaki hezimet sonrası yeni yeni adımlar atılıyor ama geç kalındı..! 

Öte yanda son 2 seçim döneminde gelen şevkat tokadı, şevkat yumruğuna dönmüştür. Allah cc Yar ve Yardımcımız olsun, özümüze döndürsün sonunu hayr eylesin. 

"İktidara gelirseniz kibirli olmayın, kendini beğenmişlik etmeyin. Size ait olmayan şeyleri almayın, güçsüzlere yardım edin ve ahlak kurallarına uyun. Unutmayın ki sonsuz iktidar yoktur."(Aliya İzzetbegoviç-

Demem O ki; Reis; iç muhasebesini doğru yapar ve hatalar serisini düzeltirse mazlumun umudu olmaya devam edecektir

Yani demem O ki; Müslüman umutsuz olmaz, içindeki hainleri, Hacı yatmazları, derdi olmayanları, ıstakozcuları, Roleks düşkünlerini temizleyip, milletin efendilerini dinlerse ne alâ

Elhasıl; Haydi Bismillah demeye hazırsa millet zaten hazır, bir yere savrulduğu yok; Bu Milet; milletin adamını 2002 ruhu ile yeniden yanında  görmek istiyor..

Yazarın Diğer Yazıları