Ayla KAYMAZ

Başımız Sağ mı, Sağ. Oh Ne İyi!

Ayla KAYMAZ

Sabah haberlerini açıyorum: Pestisit varmış domateste. Biraz da biberde. Neyse ki kahvaltıda sadece salatalık yedim, onun da neyle sulandığını bilmek istemem zaten. Gazze’de çocuklar ölüyor, biri çıkıp diğerini azarlıyor. “Sen duyarsızsın!” diyor biri. Diğeri “Sen sahte duyarlısın!” diyerek karşılık veriyor. Hepimiz izliyoruz, elimiz yoğurtlu çorba karıştırırken.

İran’la İsrail arasında savaş ihtimali varmış, ay ama ne zamandır yoktu zaten, diye geçiyor içimden. Bu arada Türkiye’ye yeni bir göç dalgası mı geliyor, yoksa deprem mi? Hangisinin geleceği hâlâ meçhul ama panik butonuna her gün bir parmak daha yaklaşıyoruz.

Sahi, biz ne zamandır “yaşamak” yerine “tetikte durmak”la meşgulüz? Kafamızda sürekli “şimdi ne olacak?” dönerken olanı da göremez olduk.

Geçenlerde biri “her şeyin farkında olmalıyız” dedi. “Farkında” olmak… Ne asil kelimeydi o bir zamanlar. Şimdi ise farkında oldukça yaşamak imkânsızlaşıyor. Farkındaysan artık mutlu olman da ayıp sayılıyor. Hatta mutluluğun bir tür vurdumduymazlık sayıldığı günlerdeyiz.

Geçen gün annem “kızım sen niye böyle somurtuyorsun?” dedi. “Dünya bu haldeyken nasıl gülümseyeyim?” dedim. “Kızım dünya hep böyleydi, insanlar arada bir kahkaha atarak dayanır bu hale,” dedi. Ve anladım ki biz artık kahkaha atmayı da, nefes almayı da bir suç gibi yaşıyoruz.

Tüm dünya yangın yeri…
Bizse elimizde içi boş bir bardakla “yangına su taşıyoruz” zannediyoruz.
Taşımıyoruz Ayla, seyrediyoruz. Üstelik suyumuz da filtreli mi değil mi onu tartışıyoruz.

En nihayetinde başımız sağ mı?
Sağ.
Oh, ne iyi.

Yazarın Diğer Yazıları