Giydim edep hırkasını
Sildim dünyânın yasını
Dediler nerden alırsın
Aşk hissinin en hasını
***
Efil efil esen rüzgârın nefesiyle zikreden söğüdün yapraklarının hışırtısı ilâhî bir mûsıkîyi birlikte terennüm ederken, Molla Mehmed bakır tasta duran gül şerbetinden bir yudum alıp rahlesindeki kitabın sayfasını usulca çevirdi.
Hakîki Aşk;
Cümle cihâna meydan okumaktır.
Hakîki Aşk;
Sevgiden atlas halı dokumaktır.
Hakîkat sahrasında yananlar zehri bal eyler de nâdanlar bundan bîhaber gezer. Söz gülleri açar ehl-i aşkın girdiği mecliste ve canlar cem edip bezm-i âlemde aşkı terennüm ederler. O mecliste sevdâ mumdur, şavkıyla sarar dört bir tarafı. Buhur buhur yanar da pervâneler semâ ederler etrafında ışığından bize de bir hüzmecik ver diye.
***
Ben gönülden gönüle gezeli
Dört bir tarafım AŞK bezeli
Hakk'a meftûn olduğumdan beri
Ne Şirin'i tanıdım ben
Ne de Leylâ denen güzeli
Bağrı yangın yeri olanların en sakin istirahatgâhıdır gönül... Âşık dizer sevdâ kervanını, düşer yollara ve son menzil gönüldür mesken tutmak için. Gönülden gönüle giden bir yol vardır. O yolun papatyası sarı, goncası aldır. Âşık düşer o yollara gezer de gezer; gezerken dört yanını aşkla bezer. Fakat aşkın hakîkatine eren âşık Hakk'a meftûn olunca ne Şirin'i tanır ne de Leylâ denen güzeli. Ve döner kendine der: "Görünsün isterdim gözüme Leylâ; buldum işte onu ve anladım ki gerçek maksûdummuş Mevlâ."
***
"Buyurasın Hâfız Efendi!"
"Selâmünaleyküm Molla'm!"
"Ve aleykümselâm, hoş gelmişsiniz."
"Molla Efendi, yine erken vakitte kitabın yelkenlerini fora etmişsin. Hangi rüzgâr ile doldurdun yelkenleri? Diyesin de biz de istifâde edelim."
Bizi bilenler bildi
Kalbinden kederi sildi
Yüreğimi ortadan ikiye dildi
Görünen tek şey AŞK... AŞK... AŞK...
Yâ Hafız! Bizim yelkenimizi dolduracak tek rüzgâr Aşk'tır. Biz aşka âşık olmuşuz. Gayrısı hamalın sırtındaki küfeye benzer!.. Gün boyu sırtından indirmez de içi boştur hep. Dünyâlık aşklar da böyledir işte. Taşır durursun sırtında, seni yormakdan başka bir işe yaramaz.
Demem o ki; bizi bilenler yüreğimizi ortadan ikiye dilse göreceği tek şey Aşk. Vesselâm!
Ağzın bal yesin Molla'm. Bu aşkın bir mayası var mı? Bizim "Gönül Gölü"ne çalsak tutar mı? "Tutaaarrr... Tutar. Duru, pak olan gönüllerin herbirinde tutar. Aşk, saflık ister. Duru, berrak, pirüpak..."
O zaman şöyle hasından bir söz söyle ki, biz de mayamızı alalım.
Sözü Yûnusça dizerek
Alıp imbikten süzerek
Tüm gönüllerde gezerek
AŞK'ı anlatsam cihâna
Eyvallah Molla'm, Eyvallah...
Tek derdi Aşk olanın
Yüce gönlü köşk olsun
Biz sözden nasip aldık
Bundan gayrı meşk olsun
Sen de var olasın Hâfız Efendi. Senin de ağzın bal yesin. Hep dediğim gibi; "Biz, sözü gül; nefsi kül eyledik!.."
Gül alır, gül satarız; gülü gülle tartarız.
Sözümüzü gül eyleyip, gülle sarılır yatarız.
***
Vali Ömer, ahşap kapıyı üç kere tıklatarak ceketinin her iki düğmesini de ilikleyerek içeri adımını attı. "Molla Dedem, müsaade var mı? Gelebilir miyim?" "Dedesinin gözünün nûru gelmiş de bir de müsaade ister. Gel gönlümün aydınlığı, gözümün feri gel!.."
Dedeciğim, bu sana çıkaracağım diye bahsettiğim şiir kitabım: Söz Gülleri.
Şu terekte duran yakın gözlüğümü ver hele. Yelkenler fora diyelim bakalım. Bahtımıza ne çıkacak... Gönül ummanın nicedir görelim.
Giydim edep hırkasını
Sildim dünyânın yasını
Dediler nerden alırsın
Aşk hissinin en hasını
Modern Derviş
Âlâ... De hele Derviş Efendi, sen kimden aldın "Aşk hissinin en hasını" "Elbetteki senden aldım Molla Dedem, elbetteki senden. Yetimdim, yitiktim, bitiktim...
Diz çöktüm senin rahlenin dibine ve giydim edep hırkasını; sildim dünyânın yasını. Demiştin ya sen, hüzün bulutlarına yer yok bizim gönül semâlarımızda. Tek damlası düşse, Allah hesap sorar. Şekvâ yok, hep şükür. İşte o gün giydim ben "Edep Hırkası"nı. Allah emânetini alırken dahi çıkarmasın can dedem. Haaa, bir de Modern Dervişlik meselesi var. Sen torununun gönlünü bilirsin. O lakabı bana mahallenin delisi(!), halkın tâbiriyle 'Arıza Adam' İlhami taktı." "Makamlar alınmaz yiğidim, verilir. Kimi insanlar vardır, görünür mahallenin delisi; hakîkat perdesini indirsen bir bakmışsın ki o Hakk'ın velîsi. "
21 Ocak 2025 / Saat: 05.13 / Mersin