Yayına hazırlamakta olduğum yeni şiir kitabımı düzenlerken duygularım dalga dalga köpürdü ve gönül sâhilimi yıkadı baştan aşağı. Söz yaşlarımı akıttım içime içime....
Meselâ "Dost Yana Yana" derken şöyle demişim;
Yâr yoluna her çıktığım seferde;
Yâr beni bin kere düşürdü derde!..
Mıh gibi çakıldım olduğum yerde;
Durup kal eyledim, dost yana yana!
Her iki yakamdan elimle tutup;
Lokma lokma, dilim dilim dert yutup;
Edeceğim lafı, sözü unutup;
Dili lâl eyledim, dost yana yana!..
Sevdiğinin ağlamasına dayanamayan gönül bir nebze teselli dermek adına şu mısraları karalar sayfasına;
Şekvâ etmem, sorgulamam kaderi;
Lâkin kabir bildim yattığım yeri!...
Ağlarken gördüğüm o günden beri;
Her lokması zehir yediğim aşın!
Koca bir ömür var, bilmem kaç sene?
Çiçeğim ne olur gülmeyi dene!
Yeter yaş dolmasın derin gamzene;
Gayrı ıslanmasın kirpiğin, kaşın!
Gönül bâzen de sevdiğine gelişinin müjdesini verircesine herşeyden cayıp vuslat kapılarını açar ve ona şöyle der;
Sensiz ne çok özler oldum visâli;
Gönül yaylasından meler gelirim!
Dağları deldiren Şirin misâli;
Şu gönül dağını deler gelirim!
Yüce dağ başında kar olsa boran;
Rüzgârın saçını yolar gelirim!
De canım, kim seni dertlerle yoran?
Gözünde yaş olur dolar gelirim!
Haydi artık durma gel dersen eğer;
Çuval çuval derdi eler gelirim!
Boş hayâller kurma gel dersen eğer;
Hüznümü toprağa beler gelirim!
Çekince içime sıcak nefesi;
Toz tutmuş sazımı çalar gelirim!
Aşkınla açılır gönül kafesi;
Sevdâ bülbülünü salar gelirim!..
Ve son olarak, büyük bir ümitsizlik ve inkisar içinde "Gönül Kavşağında Kestin Yolumu" der ve mısraları peş peşe dizer.
Sevdâ gülüm! Sana olan aşkımı;
İmbikten geçirip süzsem olmuyor!
Âbâd etmen için gönül köşkümü;
Yarıp da bağrımı çözsem olmuyor!
Senden aldım aşkın bitmez tadını;
Vuslatında bulur can muradını!
Sevdâ defterine eşsiz adını;
Kazısam olmuyor, yazsam olmuyor!
Gönül kavşağında kestin yolumu;
Her iki taraftan kırdın kolumu!
Aşk otağı olan a şu solumu;
Onarsam olmuyor, bozsam olmuyor!
Bir gün çınarla dost, bir gün çamlayım;
Ben sana meftunken nasıl gamlayım?
Kuru çölde sevdâ yüklü damlayım;
Çağlasam olmuyor, sızsam olmuyor!
Her an medet umdum, bir gel sesinden;
Zindan çıktı aşkın son celsesinden!
Sen uzak dururken aşk beldesinden;
Bağırsam olmuyor, kızsam olmuyor!
Kan kaplarken kirpiğinin ucunu;
Sen yerle bir ettin gönül burcunu!
Ve nihâyetinde aşk orucunu;
Unutsam olmuyor, bozsam olmuyor!
Aşk orucunu bozmamak ümidiyle; sevdâ dolu yürekler hiç çekmesin çile!..
10 Ekim 2024 / Saat: 11.44 / Mersin