Kerim Küçüksarı

Kimin İşine Yaradı?

Kerim Küçüksarı

Danimarkalı, aynı zamanda İsveç vatandaşı da olan pedofili, ırkçı provakatör Rasmus Paludan İsveç'in başkenti Stockholm'da bulunan Türkiye Büyükelçiliği önündeki nefret dolu aşağılık eylemini gerçekleştirdi. İfade özgürlüğü kisvesi altında gerçekleştirilen iğrenç ve nefret dolu bu davranış, toplumların barış içerisinde yaşamasının önündeki en büyük engeldir.

Paludan gibi bir takım insanlar, Batının aşırı ucunu temsil etmektedir. Bunlar Batının siyonist ve ehl-i salip insanlarıdır veya onların tesiri altında hareket etmektedir. Batının aydınlarının, bu ırkçı ve aşırı uçları tedavi etmesi gerekirken, Batılı aydınlar bu aşırı uçların etkisi altında kalmaktadır.

İsveç makamlarının içinde bulunduğu durum, sözüm olan “özgürlük” kisvesi altında, bu aşırı uçlardan etkilenmekten ve bunların etkisi altında kalmaktan başka bir şey değildir.

Bunlar, teröre, ırkçılığa ve İslam düşmanlarının ırkçı, nefret dolu, kışkırtıcı eylemlerine “özgürlük”, LGBT’ye karşı yapılacak bir eyleme, bir karşı çıkışa ise ayırımcılık derler. Bu çifte standart, İsveç ve Danimarka gibi ülkelerin siyonist ve ehl-i salip kitlenin etkisi altında kaldığının en büyük kanıtıdır.

İsveç Dışişleri Bakanı Tobias Billström’in bu bir avuç çapulcuya açtığı alan ve bu çapulculara sahip çıkması, NATO üyeliği sürecinde, Türkiye’nin onayına ihtiyaç duyan bir ülke için manidardır.

Bu alçak provakatörün Kur’an, İslam ve Müslümanlara yönelik saldırısı ilk değil, durduk yere de olmamaktadır!  Eylem, NATO toplantısının hemen ardından oluyor! Terör örgütlerine verdiği destek nedeni ile İsveç’in NATO üyeliği konusunda, Türkiye’nin itirazları olduğu bir zaman diliminde!

Batının aşırı uçları, “Kırmızı” olarak tanımladıkları Sovyetlerin dağılmasından sonra, kendilerine bir düşman daha belirlemişler ve bu düşmanı “yeşil” olarak tanımlamışlardı.

Bu tanımlamadan sonraki yıllarda Danimarka’da, Fransa’da, Çin’de, Belçika’da, Avustralya’da, Hollanda’da ve daha birçok ülkede Müslümanlara yönelik ırkçı saldırılar gerçekleştirildi. Sözde “Özgülük” naraları altında bir çok Müslüman ülke de işgal edildi.

Bu saldırıların amacı Müslümanları ülkelerinde istemiyor şeklinde algılatılmaya çalışılsa da, asıl amaç, İslam’ın cami duvarları arasına hapsedilmesi, sosyal hayattan ve siyasetten uzak tutulması ve onların istediği gibi bir Müslüman kimliği inşasından başka bir şey değildir.

Sonuç olarak bu odaklar tarafından kurdurulan parti, STK, cemaat, terör örgütü gibi yapıların içinden birileri İslam'ın özüne saldırıyor, birileri İslam’ın sembollerine…

Öyle bir keşmekeş yaşıyoruz ki bunlar aramızda olsalar da onları görmüyoruz.

Bu ırkçı ve faşist eylemlerin, hazırlanan kapak fotoğraflarının arka planda kimin işine yaradığına iyi bakmalı, bu şer odaklarından gelebilecek her türlü eylem, söylem ve davranışa karşı uyanık olunmalıdır.

Yazarın Diğer Yazıları