Kerim Toslak

Kurban ibadeti üzerine bazı mülahazalar!

Kerim Toslak

Gelecek Pazar İslam Ümmeti olarak hep beraber Kurban Bayramını idrak edeceğiz. Bu günkü yazımızda, kurban ibadetinin hikmeti ile ilgili bazı mülahazalarımı sizlerle paylaşmak istiyorum.

Dinimize göre Kurban; "Allah'a yakınlaşmak amacıyla, belli niteliklere sahip hayvanın kesilerek yerine getirilen bir ibadettir" şeklinde tanımlanır. Kur'an-ı Kerim'de Hac Suresinde, ( Sarih olmasa da) Kevser Suresinde ilgili ayetler ve Hz. İbrahim'in (as) Oğlu İsmai'i (as) ( Saffat Suresi 101-111 Ayetler) kurban etme girişimi ile ilgili kıssası, kurban ibadetinin bir nevi tarihi geçmişini ve dayanağını ifade eder. Kurban ibadeti Hanefi mezhebine göre vacip, diğer mezheplerin çoğunluğuna göre sünnet kabul edilen bir ibadettir. 

Benim bu yazıyı yazmaktaki asıl amacım, ilmihal kitaplarında bulunan kurban ibadetinin fıkhi yönünü anlatıp sizi bilgilendirmek değil. Yukarıda da ifade ettiğim gibi kurban ibadeti ile ilgili bazı mülahazalarımı paylaşacağım. 

İlk olarak; kurban ibadetinin tarihsel kaynağını ve dayanağını teşkil eden Hz. İbrahim (as) ve Oğlu İsmail'in (as) kıssasının verdiği mesajdan anladığımız kadarıyla, bu ibadetin asıl amacı ve anlamı, en sevdiğimiz varlıkları gerektiğinde sevgi sıralamasında zirvede olması gereken Allah'a cc. olan sevgi ve bağlılığımızı ifade etmek için feda edebileceğimizi göstermek olduğudur. Sevgi ve bağlılıkta hiç bir şeyin Allah'ın cc. önüne geçmemesi gerektiği bilincini bizlere kazandırmaktır. Yani bir kul olarak bizler, gerektiğinde canı, cananı, bütün varlığımızı Allah için feda edebileceğimizi

sembolik bir davranış olarak da olsa ortaya koymaktır. “Kurbanların ne etleri, ne de kanları Allah'a ulaşır; O'na ulaşacak olan sadece sizin takvanızdır...”(Hac Suresi 37) Bu şuurla Allah cc yakınlaşmaktır.   Samimi Müslümanlar olarak çoğu zaman kurban ibadetinin bu boyutunu ıskalıyoruz.

İkinci bir husus da kurban ibadetini yerine getirirken, bizzat kendimiz kurbanımızı kesmemiz, kendimiz yapamıyorsak, ehil birine vekâlet verip, kesilirken başında bulunup şahitlik edip duasını yapmamızın bu ibadetin amacına ve ruhuna uygun olacağını düşünmekteyim. Hatta yedi sekiz yaş üstü çocukların bile kurban kesimini izlemesini öneriyorum. Çünkü insanın kan ile tanışması ve kana karşı bir nevi bağışıklık kazanması gerekir. Kurban ibadetinin insanı metanetli kılmak gibi bir işlevi olduğunu düşünüyorum. Günümüz şartlarında insanlığın barış içerisinde yaşadığı, kimsenin kanının dökülmediği, herkesin hakkına razı olduğu bir dünya yok. Oluk oluk müslüman kanının döküldüğü, Gazze'de sadece insanların değil, insanlığın öldürüldüğü bir dünya duruyor önümüzde. Kurban ibadetinin bir hikmetinin de gerektiğinde nefsi müdafa yapabilmesi için, "Ey müminler, hoşunuza gitmese de (düşmanlar ile )savaşmak üzerinize farz kılındı... " (Bakara Suresi- 216) ayeti mucibince üzerimize farz kılınan  savaş görevi için kanla tanıştırmak olduğunu düşünüyorum. "Ben kasaplıktan anlamam, ben cana kıyamam, aman çocuklarım kan görmesin" diyenler, hatta kurban kesmeyi "vahşet" olarak niteleyip aşağılayanlar, günün birinde Pentagonda ya da Telaviv'de yetişen Joe Biden, Donald Trump, Şaron, Netanyahu v.b gibi kasaplara kurbanlık kuzu olacak bu gidişle. Çünkü bu kasapların ne vicdanı var ne acıması var. Afrika'daki vahşi köpeklerden daha acımasız bunlar. Bir düğmeye basarak yüz binlerce insanı Hiroşima ve Nagazaki'de katledenler, Sabra ve Şatilla kasabı ile yarışarak Gazze'de katliama imza atanlar, öyle barış içerisinde, kibarca, yağlım ballım yaşanacak, kansız bir dünya bırakmayacaklar. Gazze'de binlerce Filistinli Müslüman'ın katliamına her türlü silah ve lojistik desteği sağlayan ve onların yok edilmesine ses çıkarmayan, hatta alkış tutanların anlayacağı dil, barış teraneleri değil, gerektiğinde anladıkları dilden konuşmak, güçle, kuvvetle, karşı koyacak  gözü karalığa, metanet ve şuura sahip olmaktır. 

İnsan katliamı ile ünlenen kasapların inşaa ettiği medeniyetin büyüsüne kapılıp, onların gerçek yüzünü göremeyenler, kurban ibadeti dolayısıyla Müslümanların akıttıkları kanın anlam ve hikmetini kavrayamazlar. Kurban ibadeti: Müslümanlar gerektiğinde savaşa mecbur kalıp kanla yüzleştiklerinde, şuur kaybına uğrayıp, cesaretlerini kaybetmemeleri için psikolojik hazırlık sağlar. Kurban ibadetinin bir hikmeti de budur diye düşünüyorum.

Günümüzde özellikle bu ibadetin sadaka boyutu ısrarla birinci sıraya konularak değerlendirilmektedir. Eğer bu ibadetin birinci hikmeti sadaka boyutu olsaydı 70'li yıllara kadar Hac sırasında Mina'da kesilen kurbanların etleri kesildiği yerlerde bırakılıp telef edilmezdi.  O günün şartlarında değerlendirilme imkanı yoktu elbette. Bilindiği gibi 70'li yılların sonunda İslam kalkınma Bankası organizasyonuyla sadaka boyutu da değerlendirildi.  Ya da kesilen kurbanın etlerinden bir kısmının ihtiyaç sahiplerine verilmesi zorunlu tutulurdu. Öyle bir zorunluluk yok. Elbette kurbanın sadaka boyutu yok demiyorum. Ancak kurbanın sadaklaştırılıp, sadaka boyutunun asıl haline getirilmesini, diğer hikmetlerinin arka plana atılmasını doğru bulmuyorum. 

Son bir husus da şudur: Ülkemizde onlarca dernek ve vakıf, vekalet yoluyla dünyanın değişik coğrafyalarında kurban kesmeye talip olmuş durumdalar. Bu konuda oldukça da hevesliler. Geçmişte nasıl istismar edildiği göz önüne alınarak kurban bağışı yapacak kardeşlerimizin dikkatli olmalarını, araştırmadan, soruşturmadan, bilmedikleri, güvenmedikleri yerlere bağışta bulunmamalarını öneririm. Yoksa yapılan bağışları yine istismar edenler olabilir. 

Selçuklu/KONYA

Yazarın Diğer Yazıları