Mehmet Bina

Güzel Ahlak Gibi Servet Yoktur!!!

Mehmet Bina

Resül-i Ekrem (s.a.v her zamanki gibi meclisinde oturmuş ve dostları da etrafında halka şeklinde, onu bir yüzük taşı gibi ortaya almışlardı. 

Bu arada eski elbiseli fakir bir müslüman kapıdan içeriye girdi. İslami adetlere göre herkes bir topluma girince nerede boş yer bulursa hemen oraya oturmalıdır. ‘Benim canım şurasını istiyor’ görüşüyle özel bir yere oturmak gerekmez. O adam etrafına bakındı ve boş bir yer buldu; gitti oraya oturdu. Tesadüfen ileri gelen zenginlerden birisinin yanına oturmuştu. Zengin adam elbisesini toplayarak ondan bir az uzaklaştı. 

Bu hareketleri izleyen Resul-i Ekrem (s.a.a) ona dönerek:

– Fakirliğinden sana bir şey geçer diye mi korktun?

– Hayır ya Resülallah.

– Servetinden ona bir pay üşer diye mi korktun?

– Hayır ya Resülallah.

– Elbiselerin kirlenir diye mi korktun?

– Hayır ya Resülallah.

– O halde niçin yanından uzaklaşıp bir kenara çekildin?

– Yanlış bir iş yaptığımı ve hata ettiğimi itiraf ediyorum. Şimdi bu hatamın telafisi ve bu günahımın keffaresi olarak servetimin yarısını bu müslüman kardeşime vermeye hazırım dedi. Çünkü ona karşı yanlış bir hareket yaptım. Beni bağışlayın ya Resülallah.

– Eski giyimli adam: Fakat ben bunu kabul etmeye hazır değilim.

– Cemaat: Niçin?

-Çünkü bir gün beni de bir gururun sarmasından ve bir müslüman kardeşime, bu gün bu şahsın bana yaptığı gibi, aynı hareketi yapmaktan korkuyorum, der.

*

Ashâb-ı Kirâm’dan Ebû Zerr hazretleri bir gün Peygamber Efendimize: “Bana tavsiyede bulun yâ RasûlALLAH” diye ricâda bulununca Peygamber Efendimiz Hz. Ebû Zerr’e şu nasîhatlerde bulundu:

— Sana ALLAH’tan korkmanı tavsiye ederim. Çünkü ALLAH korkusu her işin başıdır.

— Kur’ân’ı oku, ALLAH’ın zikrine sarıl. Çünkü zikrullah senin için yeryüzünde ışık, gökte de saklanan bir azıktır.

— Sakın çok gülme. Zîrâ çok gülmek kalbi öldürür, yüzünün nûrunu söndürür.

— Çok konuşmamaya çalış çünkü bu, şeytanın senden uzaklaşması için bir vesîle, dînini koruman hususunda bir yardımcıdır.

— Fakirleri sev, onlarla hemdem ol.

— Senden aşağıdakilere bak, senden üstünlerine bakma. Bu, ALLAH’ın sana verdiği nimetleri küçümsememen için en uygun yoldur.

— Acı da olsa hakkı söyle.

— Bildiğin kusurların seni, halkın eksikliklerini araştırmaktan alıkoysun. Yaptığın bir işi, başkaları yaptığında kızma. Kendi noksanlarını görmeyip, insanların ayıplarıyla meşgul olman, irtikâb etmekte olduğun bir fiili insanlar yaptığında kendilerine kızman ayıp olarak sana yeter, dedi ve eliyle göğsüne vurarak:

— Ey Ebû Zerr! Tedbir gibi akıl, günahlardan sakınmak gibi verâ, güzel ahlak gibi servet yoktur, buyurdu. (Hayatü’s-Sahâbe 4-206/207)
*
HaIife Me’mun şöyIe demiştir: Arkadaş üç çeşittir:   

* Birincisi gıda gibidir. Zaruridir, ona her zaman ihtiyaç duyuIur. 

- Diğeri iIaç gibidir. Gerektiği vakit ihtiyaç duyuIur. 

- Üçüncüsü ise hastaIık gibidir. Kendisine asIa ihtiyaç duyuImaz. 

Bu üçüncü tip kişiIerIe kuI imtihan haIindedir. O öyIe biridir ki ne ünsiyet ne de ondan faydaIanıIır. 

- Birincisi ise AIIah TeâIâ tarafından kuIuna ihsan ediIen bir nimettir.

*YEMEK – MEMEK

Padişah, birgün İncili Çavuş’a sorar:

– Kuzum İncili, yemek memek derler. Yemek nedir, memek nedir?

İncili:

– Padişahım yemek yüce zatınızın yediği, memek de biz kullarının yediğidir.

Padişah tekrar sorar:

– Kürk mürk derler, o ne?

İncili cevap verir:

– Efendimiz, kürk padişahımızın giydiği, mürk biz kulların giydiğidir.

Padişah son bir soru daha sorar:

– Ya padişah madişah?

İncili, hiç çekinip korkmadan cevap verir:

– Padişah, yüce atalarınız; madişah da yüce zatınız!

Yazarın Diğer Yazıları