Mehmet Bina

Ölmeden Önce Hayırlı  İşlerde Acele Etmek

Mehmet Bina

-Cenâb-ı Allah, Kur'an-ı Kerimde Asr suresinde şöyle buyurmaktadır.

“Asra (zamana) yemin ederim ki, insan gerçekten hüsrandadır (ziyan içindedir). Bundan ancak îman edip sâlih ameller işleyenler, birbirlerine hakkı tavsiye edenler ve sabrı tavsiye edenler müstesnadır." (Asr 1-3)

-Ömür sermayemiz eriyip giderken, kulluk vazifelerimizi yarınlara erteleme gafletinden titizlikle sakınalım. Zira öyle bir gün gelecek ki, o günün yarını olmayacak! O gün, hepimiz için bilinmeyen bir gün! 

-Cenâb-ı Hak, o güne her an hazırlıklı olalım diye, son nefesin vaktini meçhul kılmış ve;

وَاعْبُدْ رَبَّكَ حَتّٰى يَاْتِيَكَ الْيَق۪ينُ

“Ve sana yakîn (ölüm) gelin­ce­ye ka­dar Rab­bi­ne ibadet et.” (el-Hicr, 99) buyurmuştur

-Allah dostlarından Hasan-ı Basrî Hazretleri bir cenâzeye katılmıştı. Defin işleri bittikten sonra, orada gördüğü yaşlı bir zâta:

“–Ey ihtiyar! Sana Allah için soruyorum; ne dersin, acaba vefât eden bu zât, şu anda dünyaya geri dönüp sâlih amellerini artırmayı ve geçmiş günahlarına istiğfâr etmeyi düşünüyor mudur?” diye sordu.

O zât da hiç tereddüt etmeden:

“–Evet, tabiî ki düşünüyordur.” dedi.

Bunun üzerine Hasan-ı Basrî Hazretleri:
“–O hâlde bize ne oluyor ki bu vefât eden kişi gibi düşünmüyoruz?” dedi ve yürüdü. Giderken şöyle diyordu:

“Ölüm, ne müthiş bir nasihat! Kalplerde hayat olsa, ne kadar beliğ ve tesirli bir vaaz! Lâkin hitap ettiği kimselerde hayat yok!

-Peygamberimiz (sav), biz ümmetini bu hususta uyanık olmaya davet ederek şöyle buyuruyor:

“Beş şey gelmeden önce, beş şeyi ganimet bil:

‒İhtiyarlığından önce gençliğini,

‒Hastalanmadan önce sıhhatini,

‒Fakirliğinden önce zenginliğini,

‒Meşgul zamanlarından önce boş vakitlerini ve

‒Ölümünden önce hayatını!” (Hâkim, IV, 341/7846)

“Bir derviş, Hasan-ı Basrî Hazretleri’nden bir şey ister. O da hemen ayağa kalkıp gömleğini çıkarır ve dervişe verir. Oradakiler:

–Ey Hasan, evine gidip oradan bir şeyler verseydin ya!” derler.

Hasan-ı Basrî Hazretleri şöyle cevap verir:

“–Bir defasında bir muhtaç mescide geldi ve; «Açım!» dedi. Biz gaflet edip hemen yiyecek getirmedik. Onu mescitte bırakıp evlerimize gittik. Sonra da unuttuk. Sabah namazına geldiğimizde bir de baktık ki, zavallı ölmüş. Kefenleyip defnettik.

Ertesi gün, yakaza hâlinde mânevî bir zuhurat olarak, o garibe sardığımız kefenin mihrapta durduğunu ve üzerinde; «Kefeninizi alın, Allah kabul etmedi!» yazısını gördüm.

İşte o gün; «Bundan sonra bir ihtiyaç sahibini gördüğümde onu aslâ bekletmeyeceğim, hemen ihtiyacını göreceğim.» diye yemin ettim.”

-Peygamber Efendimiz (sav) hayırda acele etmenin ehemmiyetini, bizzat kendi örnek hayatında sergilemiştir. 

-Bunlardan birini, Ukbe bin Hâris (ra) şöyle nakleder:

Bir keresinde Rasûlullah (sav) Efendimiz’in arkasında ikindi namazı kılmıştım. Allah Rasûlü selâm verip namazı bitirdi ve sür’atle yerinden kalktı. Aceleyle hanımlarından birinin odasına gitti. 

Cemaat, O’nun bu telâşından endişe ettiler. Fahr-i Kâinât Efendimiz kısa bir süre sonra döndü. Bu davranışı sebebiyle ashâbının meraklanmış olduğunu gördü ve şöyle buyurdu:

“Odamızda biraz altın (veya gümüş) olduğunu hatırladım. Beni hayırda acele etmekten alıkoymasın diye, hemen dağıtılmasını emrettim.” (Buhârî, Ezân 158)

-Yine Rasûlullah {sav}Efendimiz şöyle buyurmuşlardır:

“Faydalı işler görmekte acele ediniz. Zira yakın bir gelecekte karanlık geceler gibi birtakım fitneler ortalığı kaplayacaktır…” (Müslim, Îman, 186)

“Bizler de bu ve benzeri hakîkatlerden ibret alarak hayırda acele edelim.

“Peygamberimiz (sva) hadîs-i şerîfte de şu îkazları

Yedi şey gelmeden evvel hayırlı işler yapmakta acele ediniz. Yoksa gerçekten siz;

1. (İbâdet ve tâati) unutturan fakirlik,

2. Azdıran zenginlik,

3. (Her şeyi) bozup perişan eden hastalık,

4. Saçma-sapan konuşturan ihtiyarlık,

5. Ansızın geliveren ölüm,

6. Gelmesi beklenen şeylerin en şerlisi Deccâl ve,

7. Kıyâmetten başka bir şey mi beklediğinizi sanıyorsunuz? Kıyâmet ise belâsı en müthiş ve en acı olandır.” (Tirmizî, Zühd, 3/2306)

-Ebû Mes’ûd el-Ensârî (ra) anlatıyor:

Rasûlullah efe’e bir zât geldi ve:

“–Binek hayvanım telef oldu, bana bir binek temin edebilir misiniz?” dedi. Rasûlullah (sav)-:

“–Sana verecek bir binek bulamıyorum, fakat falana git, umarım o sana yardımcı olur.” buyurdu.

-Sahâbî bahsedilen kimseye gitti, o da kendisine bir binek temin etti. Sahâbî tekrar Allah Rasûlü’ne gelerek durumu haber verdi. Bunun üzerine Fahr-i Kâinât Efendimiz:

–Bir hayra delâlet eden, onu yapan kimse gibi sevap kazanır.” buyurdu. (Ebû Dâvûd, Edeb, 114-115/5129)

Yazarın Diğer Yazıları