Mehmet Bina

Peygamberimiz (sav)'in doğum gecesinde ayağa kalkmayan kişinin hali

Mehmet Bina

•Peygamber efendimizin doğduğu gün olan Mevlid Kandili, Rebiülevvel ayının 12'inci günüdür. 
•Bu yıl Rebiülevvel ayının 12 si, (Bugün) 26.09.2023 Salı'yı Çarşamba'ya bağlayan gecedir.
▪︎Mevlid-i Nebi" olarak da anılan ve ülkemizde Mevlid Kandili olarak da bilinen gece, islam alemi için büyük önem taşıyor.
•Peygamberimiz (sav) 'in doğumunu anmak için, Ashab-ı Kiram, Emevîler ve Abbâsîler dönemlerinde bir kutlamaya rastlamıyoruz, ancak Peygamberimiz'in bizzat kendisi de bu günde, ashabıyla oturup, doğumu esnasında olan hâdiseleri anlatırdı. 
•Hassan bin Sâbit, Abdullah bin Revâha, Kâb bin Züheyr gibi sahabîler, peygamberimizi öven şiirler söylerdi. 
•Hazret-i Ebu Bekr ve Hz. Ömer de zamanlarında böyle yapardı. 
İslâm âleminde bu güzel gelenek bu şekilde devam etti. 
•Rebiülevvel ayının on ikinci gecesi olan Mevlid kandili, ilk defa hicretten yaklaşık üç yüz elli yıl kadar sonra, Mısır'da Fatımiler döneminde başladı. 
Çok geçmeden Eyyubiler tarafından da benimsendi.
•Osmanlılarda da mevlid gecesine çok hürmet gösterilir, önem verilirdi. O gün Sultanahmed Câmii'nde okunacak mevlid-i şerîfe; başta pâdişâh, sadr-ı a'zam, vezirler, şeyhülislâm, İstanbul kadısı, devletin ileri gelen erkânı, âlimler, evliya davet edilirdi. 
•Mevlid gününde devlet erkânı, resmî kıyafetlerle camide toplanırlar ve kendileri için ayrılan yerlere otururlardı. 
Diğer vazifeli devlet erkânı da atlarına binerek, sarayın büyük kapısında bir düzen içinde bekleyip, pâdişâhı karşılarlar ve camiye kadar refakat ederlerdi. 
•Bu sırada camide Kur'ân-ı Kerîm tilâvet edilir ve Mevlit okunurdu.
•Vehhâbîlerden başka mevlide karşı çıkan olmadı. Hatta Hazret-i Peygamber'in doğum anını anlatan "Geldi bir akkuş kanadıyla revan, arkamı sığadı kuvvetle heman" beyiti okunurken, herkesin hürmeten ayağa kalkması, İmam Sübkî'den gelen bir âdet oldu
•İslam aleminde mübarek gecelerde okunan bir çok mevlit vardır. 
•Türkçe mevlid de pek çoktur. En meşhuru ise Bursa Ulu Camii imamı Süleyman Çelebi'ye ait ve 1409 yılında yazdı. 
•Rivayete göre burada bir Acem vâiz Bakara sûresinin 285. âyetini tefsir ederken, Hazret-i Muhammed (sav) ile Hazret-i İsa arasında hiçbir fark ve üstünlük olmadığını söyleyince, cemaatten birisi kalkıp, "Ey câhil! Peygamberler arasında peygamberlik vazifesi bakımından bir fark yoktur. Hepsini peygamber kabul etmek lâzımdır. 
Ama Sevgili Peygamberimiz, elbette bütün peygamberlerden üstündür" diyerek aynı sûrenin "Peygamberlerin bazıları bazılarından üstündür" meâlindeki 253. âyetini okudu. 
•Bu hâdise, Süleyman Çelebi'yi çok hislendirip, meşhur mevlid kasidesini kaleme almasına vesile oldu.
•Bazı ülkeler ve bazı kişiler, bu gecenin diğer gecelerden farkı yoktur diyerek kutlanmasına karşıdırlar.
Biz bu mübarek gecede peygamberimiz (sav)'i sevdiğimiz için, Kur'anı Kerim okursak, salavat-ı şerife getirirsek vb.zikirler yaparsak Peygamberimiz in şefeatına nail oluruz.
Peygamber (as) ın süt annesinden birisi de Süveybe Hatun’ dur. Bu hatun, Rasûlullah’ ın düşmanı Ebû Leheb’ in cariyesi idi.
Süveybe Hatun, Ebû Leheb’e yeğeninin doğum müjdesini haber verince, Ebû Leheb, sırf kavmi asabiyetten dolayı bu câriyeyi âzâd etti. 
Bu ırkî asabiyetten meydana gelen sevinç bile, Ebû Leheb’in Pazartesi geceleri azabını hafifletmeye yetti.
•Ebû Leheb’ i ölümünden sonra bir sene sonra rüyasında kardeşi Abbas gördü ve sordu.
– Ya Ebû Leheb, halin nasıl?
– Cehennemdeyim; azab içindeyim!.. 
Ancak Pazartesi geceleri azâbım hafifletiliyor. O gecelerde parmaklarımın arasını emiyorum. Oralardan su çıkıyor, suyu içiyor serinliyorum. Çünkü Pazartesi Süveybe koşup bana “O sabah Allah Rasûlü’ nün doğduğunu müjdelemişti; bende onu azâd etmiştim. 
Bunun karşılığında Allah, Pazartesi geceleri bana, azâbımı hafifletmek gibi bir ihsanda bulunuyor.” dedi.
Sultan 2.Abdülhamid zamanında yaşamış olan, Medineli Şeyh Muhammed Sadaka’nın oğlu Şeyh Abdülaziz bizzat yaşadığı bir hadiseyi anlatıyor:
• “Ben Suriye’de talebe idim. O bölgenin zenginlerinden biri alemlere rahmet Hz.Muhammed (s.a.v) Efendimiz için mevlit okutuyordu. 
Mevlide biz de katıldık.
• Mevlit de Hz.Resulullah’ın (s.a.v) doğum anını anlatan kısım okunurken cemaat ayağa kalktı. 
O sırada mevlitte bulunan bir hoca ayağa kalkmadı. 
•Hoca, mevlit sırasında ayağa kalkmanın dinde bir yeri ve delili olmadığını zannederek ayağa kalkmamıştı. Kimse ona karışmadı. Mevlit bitti, dağıldık.
•Ben okuyup medreseden mezun oldum. O bölgenin bir köyünde imamlık vazifesi aldım. Aradan onbeş yıl geçmişti. 
•Yine bölgenin zenginlerinden biri Hz.Resulullah’ın (s.a.v) doğumunu kutlamak için mevlit okutuyordu. Beni de çağırdılar, gittim. Mevlit okunmaya başlayınca cemaatin içinden biri hemen ayağa kalktı, edebe geçti, ellerini bağladı, boynunu büküp okunan mevlidi öylece dinlemeye başladı. 
Ben kim bu adam diye bakınca, kendisini tanıdım. 
Bu adam, onbeş sene önceki mevlitte ayağa kalkmayan hoca idi. Hayret ettim. Sabırsızlıkla mevlidin bitmesini bekledim. 
•Mevlitten sonra, hocanın yanına vardım. Kendimi tanıttım, o ilk karşılaştığımız mevlidi hatırlattım. 
Sonra edeple; “Hocam, o gün öyle yaptınız, bugün de böyle yaptınız. Lütfen bunun sebebini açıklar mısınız? “ diye sordum. 
Hoca anlatayım dedi ve şunları anlattı:
“Ben, Hz.Resulullah’ın (s.a.v) doğum anını anlatan bölümü dinlerken ayağa kalkmadığım o mevlitten sonra eve döndüm. 
O gece bir rüya gördüm. Bir grup insanla bir odada oturuyorduk. Birden herkes ayağa kalktı. Hz.Resulullah’ın (s.a.v) geldiğini söylediler. Ben de kalkmaya davrandım. 
•Hz.Resulullah (s.a.v) bana,
-Sen öyle kal!, dedi.
O anda rüyadan uyandım. Kendimi oturur vaziyette buldum. Yerimden kalkamıyordum, felç olmuştum. 
Yedi yıl felçli halim devam etti. Kendi ihtiyaçlarımı göremez oldum. Her Hizmetimi hanımım yapıyordu. Namazlarımı yatakta oturduğum yerde kılıyordum. 
Bir gün hanımım beni yıkadı, gusül abdesti aldırdı. Oturduğum yerde iki rekat hacet namazı kıldım. Ellerimi açıp yüce Allah’a yalvardım. Hz.Resulullah’a (s.a.v) yöneldim, beni affedip şefaat etmesi için ağladım, sızladım. Saatlerce böyle devam ettim. 
Artık dua edecek ve ağlayacak takatim kalmamıştı. Bu yorgunluk içinde olduğum yerde uyuyakaldım.
•Uykumda yine bir rüya gördüm. Rüyamda bir odada bulunuyordum. Etrafımda bir grup insan vardı. Herkes birden ayağa kalktı. Baktım ki Hz.Resulullah (s.a.v) odaya teşrif etti. 
Alemlere rahmet Efendimiz (s.a.v) bana doğru baktı ve tebessüm ederek;
-Ayağa kalkabilirsin! , buyurdu.
•Birden rüyadan uyandım. Baktım ki ayaktayım. İyi olmuştum. Ben de, bundan sonra ne zaman Hz.Resulullah’ın (s.a.v) mevlidi okunursa, başından sonuna kadar ayakta dinleyeceğim diye Allah’a söz verdim, yemin ettim. Onun için böyle yaptım.”
•Bu gibi gecelere ulaşıp ibadet etmek herkese nasip olmaz. 
•Rabbim bu gecelerin idrakinde olup, şuurla geçirmeyi ve Peygamberimiz (sav)'in şefatına nail olmayı cümlemize nasip etsin.

Yazarın Diğer Yazıları