Üç Aylar Ve Şivlilik
Mehmet Bina
Mağfireti bol olan Rahmet sağanağının bol bol yağdığı, şeytanların manen zincire vurulduğu, manevi havanın bolca estiği bir mevsim olan ve halk arasında üç aylar diye bilinen mübarek aylara, 02.02.2022 Çarşamba günü (bu gün) girmiş bulunuyoruz.
Üç Aylar; ilâhî rahmetin bol olduğu, rahmet ve mağfiret dalgalarının sahilimize vurduğu, manevî huzur ve sükunun gönüllere doğduğu, mübarek feyizli, huzurlu ve bereketli aylardır. Bu sebeple girmiş olduğumuz üç ayları da fırsat olarak bilmeliyiz. Bu aylarda gereken hususları yerine getirmek suretiyle feyiz ve bereketin üzerimize inmesine sebep olalım.
Enes bin Mâlik (r.a.), Rasûlüllâh (s.a.v.)’ın Receb ayına kavuştuğunda şöyle duada bulunduğunu haber veriyor:
"Allâhümme bârik lenâ fi Recebe ve Şa'bân ve belliğnâ Ramazân:
(Yâ Rabbi! Receb ve Şaban'ı bize mübarek eyle, bizi Ramazan'a kavuştur." (Gunye 1 / 219)
Recep ayı Ekim, Şaban ayı Sulama, Ramazan ayı ise Harman ve hasat ayıdır
Zünnun-ı Mısrî Hz.leri şöyle bu ayların önemini şöyle anlatmaktadır:
Recep afetlerin geri bırakıldığı, şaban taatların yapıldığı, ramazan ikramların beklendiği aydır.
Her ekilen biçilir, her yapılan işin karşılığı görülür.
Bir kimse Recep ayında, ekim zamanını boşa geçirir ise harman zamanı nedamet (pişmanlık) duyar.
- Salih zatlardan bazısı da şöyle demiştir:
Sene bir ağaçtır. Recep ayı senenin yapraklanma günleridir.
Şaban ayı meyvelenme günleridir.
Ramazan ayı ise senenin meyvelerinin toplandığı günlerdir. (Günyet’üt-Tâlibin)
Bu üç ayların faziletini ifade eden diğer bir önemli özellik ise beş mübarek kandil gecesinden dördünün bu aylar içinde olmasıdır. Regaib gecesi, Recep ayının ilk perşembe gününü cumaya bağlayan gece (yarın gece), rahmet ve mağfiret gecesi' olarak kabul ediliyor. Recep ayının ilk cuma gecesine.
Mirac gecesi, Recep ayının yirmi yedinci gecesi, Berat gecesi, Şaban ayının on beşinci gecesi, Kadir gecesi ise Ramazan ayının yirmi yedinci gecesine rastlar.
Hz. Peygamber (s.a.v) bu aylarda ve Şaban ayında çok oruç tutardı.
Hz. Aişe, Rasûlüllah (s.a.v.)'in Şaban ayındaki orucu hakkında şöyle der: "Şaban ayındaki kadar çok oruçlu olduğu bir ay görmedim" (Tecrid-i Sarıh, VI, 295).
Ramazan ayının fazileti ise çok daha yücedir. Peygamber Efendimiz (s.a.v.) şöyle buyurmaktadır: "Ramazan geldiğinde Cennet kapıları açılır, Cehennem kapıları kapanır, şeytanlar da bağlanır" (Müslim, Kitâbu's-Sıyam, 1).
- Bu aylarda,Maddi-manevî belâların, musibetlerin, felâketlerin defi için dua ve niyazda bulunmak için bize bir fırsat doğdu.
Ruh ve gönül dünyamıza çöken ümitsizlikleri ve karamsarlıkları giderecek, manevi kirleri temizleyecek, hasretini çektiğimiz bu manevi ayları iyi değerlendirmeliyiz.
Bu ayları fırsat bilerek evvela geçmişteki hayatının muhasebesini yapmalı, kârını zararını ortaya koymalı, "Hesaba çekilmeden önce kendinizi hesaba çekiniz" buyuran sevgili Peygamberimizin sünnetine uyarak, başını iki elinin arasına alıp için için düşünmeliyiz.
Receb ayında yapılan dua kabul edilir, günahlar affedilir.
Şöyle bir hikaye anlatılır, doğrusunu Allah (cc) bilir.
Hz. Hüseyin (r.a.) anlatır:
“Kâbe’yi tavaf ederken, yanık sesle Allahü Teâlâ’ya dua eden bir kimsenin sesini işittik. Babam bunu çağırmamı emretti. Güzel yüzlü, temiz bir kimseydi. Ancak sağ tarafı felç olmuş, kurumuş, hareketsiz idi. Ona, “Sen kimsin, durumun ne böyle?” dedim. O kimse dedi ki:
“Adım Menazil… Ben çalgı çalmak, şarkı söylemekle şöhret salmış, Arabistan’ın ünlülerinden bir gençtim. Hep nefsin arzuları peşinde koştum. Receb ve Şaban aylarında bile, bu günahlara devam ederdim. Salih babam, beni bu günahlardan kurtarmaya çalıştı. Bana, “Allahü Teâlânın azabı şiddetlidir, bir anda kahredebilir. Kötü arkadaşlardan vazgeç, bu kötü işleri bırak! Melekler ve bu aylar senden şikâyet ediyorlar” dedi. Nasihate hiç tahammülüm yoktu. Babamın üzerine yürüyüp, döverek susturdum. Üzüntülü ve kırık kalple, “Bu aylarda oruç tutup, geceleri ibadet ediyorum. Beytullah’a gidip şerrinden korunmak için, Allahü Teâlâ’dan yardım dileyeceğim” dedi. Bir hafta oruç tutup, Kâbe’ye giderek, “Ey Rabbim, mazlumların âhını yerde bırakmazsın. Bu ayda, bu mübarek yerlerde yapılan duaları red etmezsin. Hakkımı oğlumdan al, onu felç et!” diye dua etti. Henüz duası bitmeden sağ tarafım felç oldu. Beni gören, “Baba bedduasına uğramış kişi” derdi.”
Hz. Hüseyin, “Baban bu hâline ne dedi?” buyurdu. O genç, “Babamdan özür diledim. Onun da babalık şefkati galip gelerek beni bağışladı. Beddua ettiği yerde, bu sefer şifa bulmam için hayır dua etmek üzere deve ile gelirken, devenin ürkmesi ile babam düşüp öldü. Şimdi çaresizim.” diyor. Hz. Ali bu felçli gence dua ediyor, Receb ayında yaptığı bu dua bereketiyle de Hak Teâlâ ona şifa ihsan ediyor.
Bu ayları nasıl değerlendirebiliriz.
1. Kur'an-ı Kerim okuyarak,
2. Peygamberimiz (s.a.v)in öğrettiği mübarek duaları okuyarak,
3. Aile bireyleriyle birlikte günün mana ve ehemmiyeti hakkında belli bir saat tesbit ederek sohbet etmek ve kitap okumak,
4. Allah rızası için bol nafile namaz kılarak, varsa ki hepimizin vardır, kaza namazı kılmak.
5. Hayatımızın geçmiş günleri ve yılları hakkında muhasebe yaparak,
6. Günahlarımızın bağışlanması için Allah'tan af dileyerek,
7. Sevgili Peygamberimize bol bol salât ve selâm okuyarak,
8. Dünya ve ahirete ait dileklerimiz için dua ederek,
9. Akrabaları, Hastaları, yaşlıları ziyaret ederek; yoksulları, öksüz ve yetimleri sevindirerek,
10. Eş, dost ve yakınlarımızla tebrikleşerek,
11. Dargın ve küskünleri barıştırarak, değerlendirebiliriz.
Konya'mızda çok güzel olan blr adet vardır.
Şivlilik.
- Üç ayların başlangıcı olan recep ayının ilk perşembesini cumaya bağlayan gecede ve Regaip Kandili sabahı çocuklarca yapılan kandil kutlama geleneğidir. Konya’mız da bu güne “ilk namaz” da denmektedir.
- Kandil geceleri kutlama geleneği Osmanlı Devleti döneminde padişah II. Selim’den (1566-1574) itibaren sürdürülmektedir.
Kandilden bir hafta önce çocuklar, gece sokağa çıkarak bu günün geleceğini, trampetlerle, kavallarla, fenerlerle mahalle mahalle dolaşarak Haber verirler. Fenerini alan çocuk sokağa çıkar, yol ortasına gerilen ipe fenerini asar, bütün dükkanlar rengârenk, irili ufaklı karpuz, davul, sünme, kuyruklu ismi verilen kağıt fenerlerle, mumlarla donatılır. Çocuklar yakılan ateşin etrafında halka olur ve fener alayına katılırlar.
- Regaip gecesinin sabahı ellerine birer torba, poşet vb.alan çocuklar kapıları çalmadan içeriye girer;
Şivli şivli şişirmiş,
Erken kalkan pişirmiş,
İki çörek bir börek,
Haberin Devamı
Bize namazlık gerek. Şivliliiiiik... diye bağrışırlar.
Ev sahibi önceden hazırlanan kuru üzüm, leblebi, incir, iğde, kofret...gibi çerezlerden ve günümüzde daha çok şekerlemelerden çocuklara dağıtır. Aynı gün, hemen her evde, yağda kızartılmış mayalı hamurdan “bişi” yapılır ve yufkaların arasına konur. Buna pekmezle yapılmış un helvası ilave edildiği de olur. Bişiler komşulara dağıtılır.
- Bu güzel adet çocuklara, üç aylarının geldiğini, çocukları üç ayların başlangıcında sevindirmenin bir örfü, geleneği olduğunu bu sayede herkesin sadaka verdiğini aşılamaktır.
Şivlilik geleneğinin nasıl geldiği hakkında çeşitli rivayetler vardır.
Eski Konya'lılar, bu kelimenin, hicrî 334 tarihinde vefat eden ve büyük mutasavvıflardan olan Ebûbekir Muhammed Şiblî’nin isminden geldiğini bir menkıbeye de yaslayarak ifade eder.
Hikâyeye göre bu zat, bir gece rüyasında Hazreti Peygamber (S.A.V)’in ana rahmine Receb ayının ilk Perşembe gecesi intikal ettiğini görür. Büyük bir sevinç içerisinde uyanarak bunu, oturduğu semtin bütün evlerine vararak 'Şiblî!' nidâsıyla müjdeler. Her hâne sahibi de bu müjde karşısında şükür ve mutluluk nişânesi olarak ona bir parça yiyecek verir. Bu hadisenin sonucunda bu âdet doğmuş ve çocuklar tarafından da sürdürülmüştür. Bu âdetin adı da bu zatın ismine atfen 'Şiblilik- Şivlilik' olmuştur."
Bu güzel adet sadece Konya'da değilde tüm Türkiye'ye yayılsa çocukların sevindirilmesine vesile olur.