Mehmet Kaçar

İnsan hem konuşabilen ve yeri geldiğinde de susabilen bir yaratıktır!

Mehmet Kaçar

Hz. Muhammed (S.A.V), suya sabuna dokunulmayan ve güçlülerin yönetiminde adaletsiz olarak yaşanılan bir sistemin isyankârı olarak tarihe geçmiş bir peygamberdir.

 Mekke-i Mükerreme’de suya sabuna dokumadan yaşam sürdüğü yani suya sabuna dokunması için verilen görev gelmeden önce sustuğu için O’na Muhammed’ül Emin dediler ve kendilerini yönetmesi için güvendiler.  Suya sabuna dokunma görevi verilip de adaleti istemeye başlayınca da dışlanarak öldürmekle tehdit ettiler.

Hz. Muhammed (S.A.V) o günkü düzenin temel direklerini bir bir yıkmaya başlayınca, Hz. Muhammed ve diğerleri olarak bir kavganın başladığını görmekteyiz. Hz. Muhammed(S.A.V)’in adaletten vaaz geçmesi, suya sabuna dokunmaması için makamlar teklif edildi, tehdit edildi, işkencelere maruz bırakıldı, tecrit edildi, boykota maruz kaldı, en sonunda da memleketinden çıkarılarak sürgün yedi. O’na verilen tüm payelere rağmen davasından vaaz geçmedi. Değişim, kendisinde hemen eyleme dökülüyor, o günkü sistemin bozukluğunun düzeltilmesi için hareket palanları yapılarak eyleme başlanıyordu.  Arkadaşları ile sıkı bir dayanışma ve yardımlaşma örneği gösteriliyordu.

Hz. Muhammed(S.A.V)’in bize bıraktığı en büyük sünnet ise bozuk olan ve insanı sömüren, köleleştiren sisteme karşı mücadele ve direniş sünnetidir.

Bulunduğu toplumun putlarına ve tagutlarına itirazı, insanlığa dair devrimin temellerini ve adaletin, onurun temellerini oluşturuyordu.

Adalet, paylaşım, emeğin karşılığı, kula kulluk, kölelik, haksız kazanç, karaborsa, rüşvet, adam kayırma, sınıfsal yapı vs. alışılmışın dışında yeniden hakça ve adaletçe olması için yeniden adlandırılıyordu.

İnsanların kendi kafalarından ve akıllarından türettikleri tanrıları değil; akılları ve kendi akılları ile ilahlaştırdıkları ilimleri değil; kendisini yaratan, eşi ve benzeri olmayan Allah adına hayatını ortaya koymuş bir lider pozisyonunda karşımıza çıkıyordu.

Yaşamak veya ölmek, teferruatta değil; niceliğinde anlam kazanıyor, şehitlikle tanışılıyordu. Arap kavimlerinin kendi ürettikleri tanrılar için kazanılan zaferler değil; ümmetinin kardeşliğini, insanlığın, yeniden haysiyeti ile inşasına yönelmiş bir lider olarak karşımızda duruyor ve örnek alınmasını bekliyor. Zira, böyle emrediyordu, O’nun yaratanı O’na.

Çünkü her kavim Allah(C.C)’ın ayeti, mülkte yine Allah(C.C)’ın mülkü idi.

Sözün özü ise: “O Müslümanlara örnektir.” Onun örnekliği en güzel olan örnekliktir.

Evet, işte o günleri bu günlerde yaşatmak ta bize verilen bir görevdir. Onun bu muhteşem sünnetini sarık, cübbe, misvak, gibi tali, sünnetlerle boğmayalım. Bunların üzerinde olana belki sözünüz yok, bunu anladık da. Lakin bugünkü sistem çığırından çıkmak üzere ve Müslümanlar katledilmeye devam ediliyor. Hiç olmazsa Müslüman kardeşlerimizin katledilmesine bir soluk bir nefes olamaya çalışalım. 

Yazarın Diğer Yazıları