Mehmet Kaçar

Osmanlılarda ağaç süsleme sanatı nahıl

Mehmet Kaçar

Osmanlı Saray Şenliklerinden günümüze kadar gelen ve bir kültür ürünü olan ağaç süsleme sanatı ile bugün yılbaşında süslenen ağaçların hiçbir bağlantısı yoktur.

Nahıl, sözlüklerde şöyle tanımlanmaktadır: “Balmumundan yapılarak gelinin yahut sünnet çocuğunun önünde götürülen insan, hayvan resimleri, meyve, çiçek ve kıymetli taşlarla ve sırma, klaptan gibi parlak parlak teller ve yıldızlı kâğıtlarla süslü ağacın adıdır.

Aslıhan Aksakal’ın verdiği bilgilere göre; Nahil kelimesi Arapça bir kelimedir ve aslı hurma ağacı anlamına ”nahl” Kelime halk ağzında lisana uydurulup nahil, nakıl, nahıl şekillerinde söylenir hale gelmiştir. Nahil; evlilik ve sünnet düğünü gibi düğünler, birtakım şenlikler için hazırlanan, ağaç şeklinde oluşturulan, balmumundan yapılan, üzeri belirli şeylerle süslenen süslü yapılardır.

Taşınarak götürdükleri için bu yapılara “nahl-i revan” adı da verilmiştir.

Nahıl ağacının ne ile ve nasıl süsleneceği, hazırlayanın maddi durumuna bağlı olarak değişmiştir. Osmanlı Saraylarında şehzadelerin sünnet düğünleri veya padişahın kız kardeşlerinin evliliklerinde hazırlanan nahillerin boyutları çok büyük olup; süsleri ise gümüş, altın gibi taşlardan meydana gelmiştir.

Büyük nahillerin sokaklardan geçmesi zor olduğundan, yeniden yaptırmak ve ev sahibine para vermek suretiyle evler yıktırılmıştır.

Padişah I. Ahmed’in 1612 yılında gerçekleştirilen çifte düğün şenliğinde otuz kadar evin yıktırıldığı kayıtlara geçmiştir. Böylelikle sokaklara sığmayacak kadar büyük olan nahillerin taşınması sağlanmıştır.

Evliya Çelebi bu nahilleri iki yüz kişinin taşıdığını Seyehatnamasi’ne kaydetmiştir.

Birkaç kişinin taşıyabileceği küçük nahiller de hazırlanmıştır.

Sarayda hazırlanan nahiller değerli taşlarla, kıymetli madenlerle süslenirken, gelir durumu buna yetmeyenler nahilleri meyvelerle, çiçeklerle, balmumundan yapılmış süs malzemeleriyle süslemişlerdir.

Farklı yörelerde hala yapımına devam edilen nahile, her yöre ayrı bir anlam vermiştir.

Nahil ağacı geleneği etrafında birtakım adetler oluşturulmuştur. Geleneği her yöre kendine göre yorumlamış, her bölge kendi hafızasındaki birikime göre değişik adetler oluşturulmuştur.

Bir yörede nahili sadece kız evi hazırlarken başka bir yörede hem erkek evi hem kız evi nahil süslemesi yapmıştır.

Nahil ağacı geleneğinin kökleri Anadolu Selçuklu Devletine kadar uzanır. Osmanlı Devletinde daha fazla yaygınlaşan bu gelenek padişah şenliklerinin en önemli parçalarından biriydi. Düğün ve bayram gibi özel günlerde de süslenen Nahıl ağacı, 19. yüzyıla kadar devam eden kadim geleneklerimiz arasında yer alır.

En uzunu 10, en kısası ise 2-3 metre yüksekliğinde olan nahıl ağaçları, Osmanlı döneminde yapılan şenliklerde sıklıkla kullanılır.  Her katında ayrı bir süslemenin bulunduğu bu ağaçların tepesinde ise mum olurdu. Daha sonraki yıllarda, özellikle büyük nahıl ağaçlarının tepesine mum yerine hilal konuşmuştur.

Dileğini bir kağıda yazıp nahıl ağacına asanların, tüm dileklerinin gerçekleşeceğine inanılırdı. Padişahların sünnet düğünlerinde ve çeşitli törenlerinde de kullanılan bu ağaçlara çeşitli toplar ve fiyonklar da asılırdı.

Köklü bir geleneğin parçası olan nahıl ağaçları sadece sünnet düğünlerinde ve bayramlarında değil dini törenlerde de süslenirdi.
Nahıl Ağacı, Osmanlı dönemi boyunca hem peyzaj süslemelerinde hem de törenlerde kullanılmıştır. Özellikle 10 metre uzunluğundaki ağaçlar, süslenerek birçok sarayın bahçesinde kullanılmıştır. Halk, gerçekleşmesini istediği şeyleri bir kağıda yazar ve nahıl ağacına asardı.

Günümüzde birçok örf ve adet gibi nahıl ağacı geleneği de unutulan geleneklerimiz arasında yer alır. 

Yazarın Diğer Yazıları