
Bayrama Doğru 6 Şubat 04:17'yi Unutma!
Mehmet Kanmaz
Değerli dostlar; Kurban bayramı yaklaşırken hepimizi bir heyecan kaplar, Dostlarla birlikte sevincimizi yaşamak için Kilometrelerce yol katederiz.
Zaten Milleti millet yapan ortak değerler sevinç ve hüzünde bir arada olmak değil mi..?
Peki Millet olarak hüzünde ortak olmak adına büyük acılar yaşadığımız ve üzerinden 28 Ay geçen 06 Şubat 04:17 depremini kimler hatırlıyor ve Ateşin düştüğü yerlerde alevler söndümü, kor için için yanıyor mu, yanmıyor mu kimler bu külli olarak gelen deprem Musibetini dert ediniyor..!
Hamdolsun devletimiz olabildiğince yaraları sarmaya devam ediyor ama yapılacak çok iş var hala binlerce insan 20 metre karelik kontenyar evlerde hayat mücadelesi veriyor.
Eşi, evladı, akrabası vefat edenlere, maddi imkanı olmayanlara destek vermek için onurlarını zedelemeden ceplerine cüzi maddi destek için koşturanlar var..
Bizler gitmesek de görmesek de O bölgeye zaman mevhumu gözetmeden Maddi manevi yardımlar için hala çaba gösteren gönül insanları var, O dava adamlarına ne kadar destek veriyoruz.
Dostlar; O geceyi bir hayal edin lütfen; Koca koca 11 şehir beşik gibi sallanıyor, Küçüğünden büyüğüne, yükseğinden enginine binlerce bina sarsılıyor, Devasa binalar çatırdıyor, demir bağlantıları birbirinden kopuyor, evlerin duvarları patlıyordu.
Heyulâ gibi yapılar içindekilerle bazısı aniden, bazısı kat kat çöküyordu. Kimi yan yatıyor, kimi yapılar sağa sola devriliyordu. Kıyametin kopuşunu andıran o hangâmede toz bulutları arasında göz gözü görmüyordu.
Korku dolu çığlıklarla, yürek yakan feryatlarla evinden-ocağından kaçabilenler, pencereden atlayabilenler, bir şekilde kendini dışarı atmaya fırsat bulabilenler canlarını kurtarıyordu..!
Kurtarmak mı..? Hayır, hayır..! Pek çok kişinin eşi, evlâdı, kardeşi canından öte yakınları yıkıntıların altında kalmış, tonlarca enkazın arasında sıkışmıştı.
Ortalık can pazarına dönmüştü. Nice canlar aslında geceden ölüm için uykuya dalmıştı. Gecenin yarısı, ortalık karanlık ve hava soğuk! Soğuk hava insanın bedenine çivi gibi batıyor, bıçak gibi kesiyor, iliklerine kadar işliyordu.
Kim öldü, kim kaldı, gel de bil..! Öleni de kalanı da gel de bul..! İşte tam o vaziyette, bir yandan kar ve yağmur, öte yandan kapkaranlık ve soğuk..! Kıyamet miydi yaşanan, ya da yaşanacak kıyametin misali miydi..?..!
28 ay geçti: Yā Rabbi veyā İlâhi, Yā Kayyum, bu depremle biz yıkıldık ve yığıldık, Hâla tesiri altındayız..! rahmetinle tut bu milletin elinden ve ayağa kaldır.
Habibinin boynu bükük ümmetini kimsesiz, sahipsiz ve yetim bırakma. Rahmetinin hayat veren meltemlerini ölümsüz aşklarla, heyecan dolu sevinçlerle gönüllere estir; buzlar erisin, donuk duygular çözülsün.
Kalpleri, iç ısıtan yeni, yepyeni hislere, heyecanlara ve coşkulara uyandır. Yıllardır nice ümitlerle beklediğimiz manevi baharlara hasretiz. Şu hazin günler rahmetine çok çoook MUHTĀCIZ.
Rabbimin emrinde olan Dünya; zıvanadan çıkmış olan insanoğlunun işlediklerine dayanamayıp yüzyıllardır emsali görülmemiş şiddetteki zelzele ile öfkesini coğrafyamızda kustu.! Ve hala hissettirmeye devam ediyor..!
Deprem münasebetiyle 28 aydan bu yana Kahramanmaraş'tan, Malatya'dan, Adıyaman'dan, Elazığ'dan, Gaziantep'ten, Şanlıurfa'dan, Diyarbakır'dan, Osmaniye’den Hatay'dan ve Adana'dan gelen her bir haber yüreğimize ayrı bir ateş düşürüp acımıza acı kattı ve katmaya devam ediyor..!
Ey Allahım; Asrın felaketine maruz kalan kadim devletimize ve milletimize güç, kuvvet, birlik ve beraberlik nasip eyle..! Sana sığındık Rab'bimiz; Sen bize yardım eyle, ve bize 04:17’yi hiç unutturma ve nusretini üzerimizden eksik eyleme Allah'ım...!