Mehmet Kanmaz

Bugün Allah rızası için ne yaptın?

Mehmet Kanmaz

Millet olarak Deprem gibi külli manada yaşadığımız ve yaşamakta olduğumuz hüzünlü halimizi yaşarken ve 04:17’yi her düşündüğüm de, artık her gün soruyorum kendime bu soruyu… 
Artık her gün bu soruyla tartıyorum imanımın ya da ihlasımın kuvvetini “Karşımda müthiş bir yangın var. Alevleri göklere yükseliyor. İçinde evladım yanıyor, imanım tutuşmuş yanıyor” diye haykıran Bediüzzaman Hz’lerinin âli himmeti geliyor aklıma…“bütün dünyada ittihad-ı İslam hedefine ulaşmak gibi bir ideali bizlere hedef gösterdiğini hatırlıyorum sonra.
Sonra şu anki halimizi geniş pencereden bakarak tasavvur etmeye çalışıyorum: nasıl muvaffak olacağız o yüksek hedeflere.? 
Bugünlerde bizi hem deprem taziye için hem de 28 Şubat 1997 yılı zulmünü unutturmamak için ziyaret edenlere bakıyorum, gönderdikleri mesajlara bakıyorum, bunların yüzde kaçı acaba Allah rızasını en öne aldı” Nefer gibi vatan için çalışacağım” diyen acaba şu anda bulunduğu görev ve makamda Allah rızası için ne kadar ter döktü.
inanın merak ediyorum ve diyorum ki  bir yerlerde çok fazla düşündüğümüzü ama sadece himmetimizin pervazlanması gereken yerde, daha çokça dünyevi ücretlerin hayalini kurduğumuzu anlıyorum…!ve üzülüyorum değer mi dünyevi makamlar için….kıymetli zamanımızı heder etmeye…..
Değerli dostlar; Asıl gaye rızayı ilahi olmalı her zaman. Muvaffak olma isteği ise hayallerimizi işgal etmemeli artık, neticeyi Allah’a havale ederek fazlaca düşünmeden ve hatta tasarlamadan, hedefe yani sadece rızayı ilahi maksadına kenetlenmeliyiz tüm gücümüz ve sabrımızla.
Başarısızlık gibi görünen bütün o dünyevi sadmeleri tebessümlerle karşılamalı ve melekut cihetindeki rıza-i ilahi okşamalarını tahayyül etmeliyiz her defasında.
Bu samimi ihlası, manevi makamları bile gerçek gaye olarak kabul etmeyen bu ihlaslı niyeti kazandığımızda bir bakmışız ki, Bu cennet vatanın önündeki zincirler bir bir açılmış, Asya milletleri istibdattan kurtulmuş, Suriye, Irak, Yemen, Sudan, Libya, Mısır...vb. Huzura ermiş,Türk Cumhuriyetleri tam bağımsız olmuş, ve tüm dünyada büyük bir İslam Birliği kurulmuş olacak.
Ve bizler o zaman, elimizdeki sancakları gökyüzüyle buluştururken hala o temel endişeyi dillendirmeliyiz öz benliğimiz de:
Biz başkasına bakmadan kendi yaptığımız fiilerle Acaba Rabbim razı oldu mu benim bu amellerimden? Acaba Rabbimin cemaliyle müşerref olabilecek miyim ahirette? Bugünkü kemiyetimize yani çokluğumuza rağmen, bugünkü görece siyasi başarılarımıza rağmen, asr-ı saadet dönemine ağıtlar yakışımızın sırrı da bu menfaatçilik hastalığımızda saklı aslında;
Bu hastalıktan kurtulmak için her türlü dünyevi makamı “Refik’ul Âla” uğruna reddeden Peygamberimiz’in “ihlas”ını örnek almalıyız önce, sonra ashabını, müçtehitleri, Sonra Celaleddin Harzemşah, Fatih Sultan Mehmed Han, Abdülhamid han Hz’lerini, Bediüzzaman Hz.leri, Mevlana Hz’leri gibi madde-mana sultanlarının ihlaslarını yudumlamalıyız her fırsatta.
Sonra açıyorum İhlas Risalesini ve okumaya başlıyorum tüm ihlassızlığımla:
"Amelinizde rıza-yı İlâhî olmalı. Eğer O razı olsa, bütün dünya küsse ehemmiyeti yok. Eğer O kabul etse, bütün halk reddetse tesiri yok. O razı olduktan ve kabul ettikten sonra, isterse ve hikmeti iktiza ederse, sizler istemek talebinde olmadığınız halde, halklara da kabul ettirir, onları da razı eder.
Onun için, bu hizmette, doğrudan doğruya, yalnız Cenâb-ı Hakkın rızasını esas maksat yapmak gerektir."
Millet ve devlet olarak; Arz-i ve semavi musibetleri yaşarken, Önce buradan başlamalıyız diyorum. 
Nefsime, hocalara, yazarlara, şairlere, stk temsilcilerine, siyasilere, manevi ya da maddi makamlarla muvaffak olunacağını sananlara, önce “ihlas”tan başlamalıyız diyorum sessizce.
Asıl başarı budur çünkü. Küçük bir kainat olan benliğimiz deki bu cihad-ı ekberi kazanırsak eğer, dünyanın ne kadar da küçük olduğunu anlayacağız hemen… İhlasımızın küçüklüğünde ya da yokluğunda…
Tekrar soruyorum usulca kendime Tekrar tekrar soruyorum…. Bugün Allah rızası için ne yaptın? ...

Yazarın Diğer Yazıları