Mehmet Kanmaz

Deprem Üzerinden Küresel Oyunlar

Mehmet Kanmaz

Değerli dostlar; Millet olarak yaşamakta olduğumuz deprem musibetinin maddi ve manevi yıkımlarını konuşurken, ve Ateş düştüğü yeri yakarken.. Bu depremin küresel oyuncular ve yerli işbirlikçiler tarafından insani yardım adı altında Cennet vatanımıza karşı işgal planı yapıldığını bilmenizi isterim.
Tabii bu öngörümü destekleyecek delil gücün de görüşleri şimdi sizlerle paylaşmak istiyorum
İşi baştan alacak olursak; İşin ehlince, ülkemiz de yaşanan depremin büyüklüğü, şiddeti, gücü ve etkisi ve sonuçları itibariyle asrın en büyük musibetlerinden biri olduğu kanaati genel kabul görmektedir.
Millet ve devlet dayanışması, yardım ve cehdi çok şükür muhteşem, ancak yaralıyız, yorgunuz Bu büyük deprem musibeti dostlarımızı açıktan üzdüğü gibi, hiç şüphesiz düşmanlarımızı da içten içe sevindirdiğine emin olabilirsiniz. 
Etrafımız ateş çemberi, içiniz yangın yeriyse kötülükten beslenen karakterlerden, stratejik düşmanlarınızdan, nasıl emin olabilirsiniz..? Güneydoğu 6-8 Ekim olayları, çukur eylemleri Gezi provokasyonları, 15 Temmuz kalkışmasını yaşayan bir ülkenin vatandaşları olarak bu yaralı ve kritik vakitlerde kimden nasıl nasıl emin olabiliriz..? 
Gözü dönmüş terör örgütlerinden, işbirlikçi hainlerden, habis ruhlu kripto güruhlardan, dış düşmana çanak tutan cibiliyetsiz şu-bu  “ist”lerden, halktan kopuk artistlerden, menfaatperest muhterislerden, zayıf karakterli ahmaklardan nasıl emin olabiliriz..? 
Dikkatimizi çeken şu ki, sıcağı sıcağına depremin daha ilk gününden itibaren, milleti ayrıştıran, devleti aciz gösteren tehlikeli bir söylem fark edilir derecede uç verip, havai fişekler gibi medyada patlamaya başladı. 
Malum kesimlerden formatlı tipler sahada "devlet yok, asker yok, Kızılay yok, Afad yok" vb gibi durumları maksatlı şekilde seslendirdiler. 
İçerideki olası kontrolsüz dalgalanmaların dış etkileşimlere, müdahalelere açık olacağı malumunuzdur; Mesela içerideki “çaresizlik” ve “yardım” sesleri dışarıda “çaresizlik, haksızlık, hukuksuzluk, büyük bir insani kriz var” ajite edici şekilde siyasi boyutuyla ve diliyle formüle edilince, dışarıdaki hevesli ecnebi algısıyla birlikte düşününce, o vakit  birilerine “durum dan vazife çıkarılan haklar” doğmuş oluyor. 
Hele siz özellikle Müslüman bir ülkeyseniz, artı tarihiniz, birikiminiz, konumunuz, bağlarınız gereği kurucu unsur olma bir potansiyeliniz, rolünüz, gerekçeniz, yeteneğiniz, gücünüz de varsa siz bir başınıza bırakılmayacak kadar önemli ve öncelikli bir meselesiniz demektir. Bütün bunlarla birlikte, üzeriniz giydirilen deli gömleğini yırtarcasına dikelip, emperyallerin biçtiği rolde değirmenlerine su taşımaktan vaz geçiyorsanız bu onlara göre haddini aşmak demektir. Hele siz bütün müktesebatınızla kendisi olmak gibi duruş içerisinde kaderinizi çizmeye çalışıyorsanız, siz onlar (yani dost görünümlü düşmanlarınız) için bir an önce “gereği düşünüldü” hükmü verilmiş “tehlikeli” bir vakasınız. 
Onlara sorarsan bu cennet vatandan Ne istiyorsunuz..? çekin elinizi bu milletin üstünden dediğimizde; “Yeryüzünde bozgunculuk yapmayın" dendiği zaman, "Bizler sadece ıslah edicileriz" derler.* (Bakara-11)
Maazallah bu dış müdahale ile parçalanmaya dönük tam bir iç savaş demektir. Emperyal devletler denkleminde tarihi-konumu-günceliyle stratejik öneme ve potansiyel güce sahip bir ülke kendi kaderini tayin etmede bir tek başına bırakılmayacak derecede bir önem arz eder. 
Depremi de katarak söylersek bu içinde olduğumuz iç ve dış dengeler ve durum itibariyle aynı zamanda büyük risklere açık halde ilerlemek durumundayız. 
Şükür; devleti yöneten irade mevcut kurum ve kuruluşlarıyla birlikte bir şekilde bunun idraki içerisinde hareket ediyor. Yardım ve kurtarma çalışmaları için, acil durumlar ve çok ciddi tehlikelere karşı kullanılan en yüksek seviye alarmı anlamına gelen dördüncü seviyede alarm vermesi, bununla birlikte ihtiyatlı ve seçici davranması önemliydi. 
Özellikle Amerika başta olmak üzere asker ve askeri kılıklı yardım taleplerini reddetmesi, kimi şom ağızların avazlarına bakıp, olduğu gibi deprem bölgesine sevk edilmemesi; ordunun yerini koruması, gerekli askeri takviyelerle daha çok devletin diğer kurum kuruluşlarıyla, STK’larla, dışarıdan gelen mümkün kurtarma ekipleriyle olabildiğince organize ederek ilerlemesi, büyük ölçüde de başarılı olması bunun önemli bir göstergesidir.
Depremle birlikte yakın zamanda seçimlerin olma süreci herkes için  daha bir gergin, daha kırılgan ve önemli kılıyor. 
Son tahlilde iç unsurlar ve dış unsurlar planın da çevremizde olup bitenleri iyi analiz ettiğimiz de bizim duruşumuz düşmanın “yumuşak ve sert” yollardan “sözde müdahalesine” fetva verip vermeme riskiyle karşı karşıyadır.
Unutmayalım ki başkalarının bize nasıl davranacağının cüretini onlara biz veririz. Akif’imizin o muhteşem ifadesiyle “Girmeden tefrika bir millete düşman giremez. Toplu vurdukça yürekler onu top sindiremez” manasını bir kez daha kuşanma vaktidir. 
“Coğrafya kaderdir” gerçekliğinde yollar kavşağı olan Anadolu’yu kalıcı şekilde yurt edinmek haklı olarak bu Müslüman Türk Milletine nasip olmuştur. İ'lâ-yi kelimetullah gayesiyle şecaat ve kahramanlıkla fethedip ilim ve hikmetle inşa edip, iffet ve adaletle ihya etmişiz, evelallah yurt kılmışızdır. 
Nice zorluklar, tehditler, felaketler yaşadıysak da, şükür milli manevi varlığımızla birlik olduk, dirlik olduk, dayandık, ayakta kaldık ve yol aldık bugünlere dek geldik. 
Değerli dostlar; O cennet-asa bir istikbale kanatlanmak için maddi manevi bütün müktesebatımızla yek vücut olup bu sıkıntılı günlerimizin de üstesinden geleceğiz biiznillah.

Yazarın Diğer Yazıları