Mehmet Kanmaz

Kendimizi Sorgulamak

Mehmet Kanmaz

Büyüdükçe kendimize yabancılaşıyoruz, dönüşüyor, başkalaşıyoruz, uzaklaşıyoruz herkesden..!

Bu yabancılaşma, Hayat sahibinin kendinin bilinmesi için sırlar alemini çözerek aklını kullanarak tanıması, ve yabancılaşmadan kurtulma reçetesini bulmasıdır;

Zira Hayat; bizim yabancılaşma hallerimizin her an bilinmezlik duvarına çarpıp durduğu bir değer , *bir kısıtlılık hali bizler için*...

Bu acziyet içinde, bütün o bilinmezleri bilenin katından gönderdiği lemaları (Işık’ları) görmezden geliyor, bu harikulade tecrübeleri öylece geçiştiriyor, bu hayret verici uyanışların gecikmesi ile ufuk ve gönül açıcı tefekkürlere dalmaya yönelemiyoruz.

Bu toplumu;150 Yıldan bu yana İslami ve insani değerlerinden soğutanlar; bizi kendimizden alıyor ve kendimizi tanımayı unutturup kendilerine benzetiyorlar; güvensizliği, menfaati ve yarını düşünmeden günlük yaşamayı öğrettiler ya, onun yerini hiçbir şey dolduramıyor.

Başkasını düşünmek o kadar yabancı ki çoğu insana. Nasıl böyle olduk ama...!

Anne şefkati ile büyümedik mi, babamız bizi hiç kucaklamadı mı, kardeşlerimiz bizi hiç sevip saymadı mı, arkadaşlarımız bizimle oynamadı’ mı, okulda ve işte dostluklarımız’ da mı olmadı ?

Nasıl olur da dünyanın sadece etrafımızda döndüğünü düşündük kuyrukta, trafikte, selamsızlıkta ve tebessümsüzlükte...?

Neden yabancılaştı bedenimiz ruhumuza..? Ruh; doğduğumuz Anadolu köyü gibi huzurlu ve temiz kalmalıydı. Şehirleşmenin getirdiği kontrolsüz hayat hali, keşmekeşlik, İş yoğunluğu manevi havanın kaybolup maddi kirli havanın medeniyet fantezileri aile hayatımıza girmesi ile bizi biz yapan değerleri unuttuk.

Hayatımıza anlam katan; Fedakarlık ve İslam davası ile dertlenme unutturulup manevi hava bozulunca, kendimiz için istediğimizi başkası içinde istemeyeceğimiz için büyüdü maddi ve manevi uçurumlarımız..!

Bu sebepten tanıyamıyoruz artık kendimizi ve en yakınımızdaki arkadaşımızı, sanki direksiyonu elimizden alınmış bedenimizin, ruhumuz ise gölgesinde yaşanmışlıklarımızın, Oysa ne güzel olurdu, imtihanımızda birbirimizin imtihanı yerine, doğru cevabı olmak.

Kestiremiyorum doğrusu gidişimiz nereye..? İstikamet yolu nerde kaldı ve bu yolda seyahat halinde iken soluk almak için semaya baktığımda hissediyorum ruhumun acizliğini ve henüz nefes aldığını ama nereye kadar ve kiminle…

Sahi biz kimiz…? Geceleyin Kendimizi yatağa attığımızda uyumadan önce şöyle bir dakika ben kimim ve ne haldeyim, gidişim nereye bugün kimin için ne yaptım..? kalp mi kırdım kalp mi kazandım diye sorguluyor muyoruz..?

Elhasıl dostlar; Asr-ı saadetle ve 600 yıl adalet dağıtan atalarımızla bizi bağlayan ne kaldı…? Sahi hiç düşünüyor muyuz veya aman canım şimdi düşünme ve kendimizi hesaba çekme zamanımı, hayatımızı bir yaşayalım bakalım Allah Kerim..! Ve asır başkalaşmış, zaman değişmiş, her gün yeni yeni sorunlarla boğuşuyoruz.. hele bir düzlüğe çıkalım kendimize bir gelelim mi diyenlerdensiniz…!

Yazarın Diğer Yazıları