Mehmet Kanmaz

Teslim Olmak Ama Kime 

Mehmet Kanmaz

Günlük hayatımızda dilimizden düşmeyen bir kelime var ”ya nasip” Tılsımlı kelime, muazzam hakikat. Ne güzel ne kadar güzel, ya nâsip Nasibin farkında olmak, o da ayrı bir nasip.
Ne güzel söz değil mi ''Nasip''... Acaba biz farkında mıyız? Hani her şeyin başını, sonunu, her şeyi hakkıyla bilen Allah'a bırakmak. İnsana bir rahatlama geliyor gerçekten.
Milyonlarca gezegeni birbirine çarpmadan, bir düzen içinde tespih taneleri gibi çeviren, senin de kalbini kime çevireceğini çok iyi biliyor elbette  
Kalbinin atomlarını emrine amade yapan bir ZAT elbette senin de kalbinden geçenleri, gizli duygularını hakkıyla bilecektir. 
Sıkıntı yok yani; Şu konuda bir kere anlaşalım. Allah senin için hayırlı olanı senden daha iyi bilir. Ama gel gelelim ki günümüzün en büyük sıkıntılarından biri kadere tam teslim olamamak..! 
Bu konuda özellikle de genç kardeşlerimizin çok dertlendiğini görüyoruz.
Bir kardeşimin şu sorusu beni tebessüm ettirmişti; Abiciğim nasibim o olsun diye dua ediyorum. 
Acaba günah mıdır..? Ben de şu cevabı vermiştim; Kardeşim, nasibinse zaten o olacak sen gel en iyisi hayırlı ve güzel olana dua et…
Öyle ya kimse kimsenin nasibine el uzatamaz. İşte bu şuurun bilincinde olmak gerekiyor aslında. İnanın bu konuyu içimize bir sindirsek çoğu meselemizin ortadan kalktığını göreceğiz.
İnsan mahiyeti itibarıyla geleceği hakkında bir şeyler öğrenmeyi hep merak eder ve bu konular içinde şeytanın oklarından biri olan şans ve fal oklarına hedef oluyor maalesef. 
Kısmetini kahve telvesinde arıyor. Avuç içinde arıyor.! Bu konu benim canımı ziyadesiyle sıkıyor..! Yeri gelmişken de söylemek istiyorum. Hani senin ''aman biz şakasına kapatıyoruz'' deyip çevirdiğin kahve fincanları var ya, inan ki kardeşim bunun ahirette hiç şakası yok. 
Cehennemin en alt tabakasında falcıların, büyücülerin olduğunu hiç mi duymadınız? 
Sizce bu işin şakası olabilir mi..? Geleceğini merak eden fallara değil mezarlıklara baksın diyorum ve bu konuyu kapatıyorum.
Madem senin nasibini kimse yiyemiyor, madem senin evleneceğin kişiyle kimse evlenemiyor, madem senin elin istikbale yetişemez madem hem fakir hem acizsin o halde eli hem geçmişe hem bugüne hem de geleceğe yetişebilen bir Sultan'a güvenmemiz gerekmiyor mu? 
Öyle zahiren değil sahiden kalben güvenmemiz gerekiyor.
Neyse, bizim günümüzde evlilik olayları  tam şöyle geçiyor: İyi çocuk ama doğru dürüst işi yok,evi yok, arabası yok, Kızımıza nasıl bakacak..?
Bu sözlere çok aşinasınız değil mi? Ben de diyorum ki mal sahibi mülk sahibi hani bunun ilk sahibi..?
Şimdi size soruyorum gerçek sahibi malını geri alsa ne yapacaksın? Halbu ki çok zengin sıkıntı çekmez diye kızını bir imansıza vermiştin. 
Bir deprem geldi onca mal heba oldu gitti...!
Sizce kadın cinayetleri neden bu kadar fazlalaştı..? Yakın gündemde kocasını silahla vuran bir kadının hakime savunmasında şu sözünü okudum tüylerim ürperdi inanın;
"Hakim bey yeşil gözlerine kandım. Ama sadece 28 gün sürdü 29. gün gözüme yumruğu yedim."
Konu nerelerden nerelere geldi ya. İnanın yazarken bile titriyorum. Kim bilir kadın ne hayaller ile evlenmişti. İnsan her şeyin hayırlısına ve güzel olana dua etmeli bence. 
Yazının başında bana soru soran kardeşime de cevap olmuştur belki. İlla o olsun dersen Allah da "hayırlısını benden daha mı iyi biliyorsun" der ve kaderin sillesinin yüzünde patladığını görürsün.
Eeee nasipten öte köy yok, biz sebeplere müracaat ederek elimizden gelen en güzel şeyi yapalım; dua edelim. İyi insan, iyi Müslüman olalım. Gerisini de bizleri yokluk aleminden varlık alemine atan, bizi herkesten çok seven, sevdiren, gönlünden geçen en gizli istekleri duyan bir Zat-ı Akdes'e bırakalım. 
Yani demem O ki;Biz vazifemizi yapalım ama Vazife-i ilahiyeye karışmayalım..! O zamanı geldiğinde biricik yarattığı kalbinizi, sahibine verecektir.
Elhasıl; Yazımı Ruhen ve bedenen rahatlamama sebep olan ve kime nasıl teslim olmam gerekti ğine ışık tutan Bediüzzaman Hz.lerinin Çok sevdiğim bir sözü ile bitirmek istiyorum;
“İman tevhidi, tevhid teslimi, teslim tevekkülü, tevekkül ise saadet-i darayni (İki Cihan Saadet)’ni gerektirir vesselam...

Yazarın Diğer Yazıları