Mehmet Kanmaz

Yaş 63 Olursa Nefis Ne Derki!

Mehmet Kanmaz

İnsan; Ahsen-i takvim (En mükemmel)üzere yaratılmasına rağmen, yani bütün güzellikleri ruh ve bedeninde taşımasına rağmen, imtihan için dünyaya gönderilmesi sebebiyle taşıdığı güzelliklerin yanında yani meleki davranışlar taşıdığı gibi aynı ruh ve beden içinde Şeytani davranışlarda taşır, işte O zaman insanın imtihanı başlar.

Yani demem O ki Dostluk veya düşmanlık, iyilik veya kötülük, incitmemek ve incinmemek kemâle ermenin veya ermemenin işareti.

Bediüzzaman Hz.lerinin tefsirindeki Uhuvvet Risalesi'nde geçen “Eğer desen, ihtiyar benim elimde değil, fıtratımda adavet (Düşmanlık-Kin hissi) var, Hem damarıma dokundurmuşlar, vazgeçemiyorum” sorusuna verilen cevabı, ve evvelinde 20  ve 21.nci İhlâs Risaleleri iyi okunduğunda meselenin genişliği ve derinliği daha iyi idrak edilir, kişi bu idrak üzerine kendi yapabileceği bir yol çizer ve O yolda yürür..!
İşin başı ve sonu; seyr-i sülukun kırılma veya sınav başlama anları; 15 yaş,25 yaş,33 yaş,40 yaş,50 yaş,60 yaş ve nihayet 63 yaş..! 
Her yaş veya yaş aralıklarının nice yakıcı imtihanı ile erişilir terakki veya tedenni haline terakki’de zirveye çıktın diyelim orada durmak ve oradaki sınavı kazanmak daha zor...! 

Ne var ki az insan var böyle terakki veya kemâl zirvesinde kalan..! Düşe kalka yürümek; dua ve niyaz, tövbe ve istiğfar adımlarıyla yol almak; ekseri insanın seyr-i süluku

Kimi asabidir, kimi munistir… kimi sabırlıdır kimi aceleci, kimi sert mizaçlıdır kimi yumuşak..! Kimi kontrolsüz bir cümle ile yıkar geçer, kimi yumuşak bir cümle ile, güzel bir üslup tarzı kullanarak yılanı deliğinden çıkarır..! 

Mühim olan hakikati incitmemek, kardeşlik, arkadaşlık, dostluk zedelendi ise geri dönüş yapabilmek, hatta haklıda olsak alttan alıp musafaha için elimizi uzatmak, kucaklamak için kollarımızı açmak yani kazanan biz olmak, kusuru fark edip telafi edebilmek, inatlaşmadan, hatada ısrar etmemek.

Aslında İdeâl olanı; bildiğimiz ile Amel edebilmek; ama maalesef bilmekle uygulamak aynı olmuyor yani çoğu zaman Hâl dili Kâl  ile dili her zaman uyumlu olmuyor..! Yalpalıyor, savruluyoruz. Zaten O zaman başlıyor nefis imtihanı.

Elhasıl; Hayatımızı, hayat sahibinin direktifleri dahilinde yaşayabilsek ne kendimiz kırılırız nede başkasını kırarız; Kainat sultanımız ne buyuruyor;” Gönül kıran Kabe’yi yıkmış gibidir”.. ne olur aman dikkat... 

Değerli dostlar; İşte ömür dakikaları hızla gidiyor; şahsım artık Peygamber efendimizin vefat yaşına geldi, yani hadde geldik..! bundan sonra ne kadar hayat dakikam var bilmiyorum, ama bildiğim sünnet-i seniyye yolunda bir ömür sürmek, ve ölüme her an hazır olmak ve nefsim itibari ile bundan sonra biraz daha ömür dakikalarına dikkat etmem/etmemiz gerekiyor.

Misal; Vasiyetimiz hazır olmalı; gönül dünyamızı şöyle bir yeniden bir sorgulamalı değilmeyiz..! diye kendi kendime ölüme hazırlanmak ve kılacağımız Günün namaz vaktinin ömrümüzün son namazı olabileceğini düşünerek hazır olabilmek..

Acizane diyorum ki; Şu gök kubbede hoş sâda bırakmaya bakalım. Başta kendi nefsim olmak üzere hiç birimiz vazgeçilmez değiliz ve ister genç ister yaşlı ama yaşımız kaç olursa olsun bilgimiz ne kadar çok olursa olsun biz her şeyi bilmiyoruz, 

Yüce Allah’a şükürler olsun,63 senede sayısız nimete mazhar oldum, Yüce Allah’ın bunca nimetine nasıl şükredeceğimi bilemiyorum. Biz layık olmak için gayret gösterirsek Rabbim çok daha iyi günler gösterecek, inşallah.

Yazarın Diğer Yazıları