Mükremin Kızılca

  Başyayla Hisarönü-Başyayla Ören Yeri / Hisarönü Lausados Antik Kenti

Mükremin Kızılca

Eski Çağda Taşlık Kilikya olarak bilinen yöremizin, Başyayla ilçesi civarında yer alan Hisarönü bölgesinde antik çağda kurulan on kentçikten - Dekapolis / İzauria- birisi olan Lausados Antik Kenti bulunuyordu. 

Başyayla’nın Kirazlıyayla eski adıyla Lafza mahallesinin adının bu kelimeden kaynaklandığının da tahminiyle beraber Lafza kelimesinin “Lafzatullah” terkibinin ilk kısmının da olabileceği bilinmektedir. (Yukarı İzvitli Ali Çelebi Hoca Efendi merhumun Lafzavi Şiiri) 

Türkiye’nin çoğu bölgesi gibi bizim memleketimiz Taşeli yöresindeki antik kalıntılar da Grek, Roma ve Bizans çağı eserleridir. Roma putperest dönemi (M. 3. yıl yıla kadar) , Bizans da imanlı dönemi (M. 3. yıl yıldan İslam medeniyetinin kurulduğu döneme kadar) temsil eder. 

Aktepe’deki lahitler özellikle aslan korumalı mezarlar Roma zamanının eserleridir. Yine Metropol ve Nekropol (mezarlık) arasında tiyatro arenası bulunan yerlerde Roma eserleri çoğunluktadır. Aralarda yer yer mezar kalıntıları, eşilmiş, yoyulmuş alanlar göze çarpıyordu.
 Bu bölgenin de önceki gezdiğimiz bölge gibi tamamen terk edilmiş bir bağ – bahçe alanı olduğu görülmektedir.

Birbirine duvarlarla ve aralara toplanmış çakıl omaklarıyla bölünmüş mandallardan ve evleklerden oluşan alanlarda hala üzüm asmaları, cevizler ve diğer kültür ağaçları ayakta durmaya çalışıyor. Bağ evleklerinin aralarını ayıran duvarlarda yer yer sütun altı taşları ve eski medeniyetin yapı köşelerinin de yer aldığını gözledik. 

Anadolu’daki bütün antik kentlerde şuna şahitlik edilir: Roma medeniyeti üzerine Bizans medeniyeti, Bizans Medeniyetine de İslam Medeniyeti çökmüştür. 

1980’li yıllarda buraların halktan alınarak ormana devredildiğini, bunun altında da büyük oranda ilgisizliğin yattığını öğreniyoruz. Aynı durumun Güneyyurt yer bağlarında ve yaylalarında da yaşandığını, burada da halkın ve yetkililerin arazilerine sahip çıkmadıklarını gerekli askı ve itiraz sürelerinin verilmesine rağmen tapularının alınmaması üzerine ormanın el koyduğunu biliyoruz. 

 Antik kentin merkezi olan Aktepe mevkiine nazır son yamaçta arabamızı park ettikten sonra ilginç bulduğumuz resimleri çeke çeke ilerledik.

Aktepe’nin olduğu yer metropoldür yani insanların meskûn alanıdır. Buraya üç giriş göze çarpıyor. Kral girişi, kuzey – batı yamaçta, Halk girişi Kuzey tarafta, protokol ve elit tabaka girişi ise güney – doğu taraftadır. Tepenin zirvesine yakın iki yapay taş merdiven görülüyor; birisi kuzeyden birisi de doğudan çıkan bu merdivenlerden kuzeydekinde 28, doğudakinde de 12 basamak hala sapasağlamdır. 

Tepenin karşı yamacında ta Hisarın zirvesine kadar yayılan bir nekropol yerleşkesi vardır ki bunlardan kayaya oyulanlar çoğunluktadır. Kayaya oyulanlar arasında aynı in içinde ikili, üçlü hatta beşli lahit guruplarının aile kabristanı olduğu anlaşılmaktadır. 

Nekropol alanında lahitler ve lahit kapakları sıkça görülür. Bunlar başka yerde imal edilip kullanılırken kaya içindeki lahitler ve kapakları yerinde yontulmuştur. Bazı kaya aile kabristanlarının iki üç kat olduğu gözlenmiştir ancak zemin kat toprakla dolduğundan küçük kapılarından girmek mümkün değildir. 
Aktepe’nin tam zirvesinde Başyayla’nın gözlendiği bir seyir kulesi vardır halk buraya Kapılı Taş demektedir. 

Aktepe yamaçlarında aynen piramidi andıran dört tarafından dörder basamakla yerden küçülerek yükselen anıt zemini vardır.  Aktepe metropolü ile Nekropol alanı arasında oldukça çukur bir tiyatro meydanı göze çarpmaktadır. Bu alan binlerce kişinin gösterileri rahatlıkla izleyebileceği bir alandır. 

Hisarönü – Aktepe alanı: “T.C. Kültür Bakanlığı Konya Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu Müdürlüğünün 24/02/1999 gün ve 3441 sayılı kararı ile 1. derecede Arkeolojik Sit “alanıdır.

Yazarın Diğer Yazıları