Mükremin Kızılca

Dedem Monamı Nasıl Kaçırdı? 

Mükremin Kızılca

Yörük beyi İsli Hasan’ın kızı Fadime’nin 1897 yılında kaçırılış hikâyesi!

1480'li yıllarda Gargara bölgesinden Balkanlar'a insanlar sürülmüş ve yeni fethedilen topraklara iskân edilmişti. 

Bunlardan bir kısmı da Muratlı Yörükleriydi. Muratlı Yörüklerinden geride kalanlar Anamur'da yerleşmişler her yıl Gargara üzerinden Altıntaş yaylasına çıkıyorlardı. 

Bu Yörüklerin başında İsli Hasan vardı. İsli Hasan Muratlı Yörüklerinin beyi sayılırdı. 

1897 yılında İsli Hasan'ın 17 yaşlarında güzeller güzel bir kızı vardı adı Fadime’ydi. 

Babası devamlı kırk kadar devesinin en önündeki eşeğinin yularını ona verir, teslim eder, katarı ona çektirirdi. 

Fadime, güzelleşmek için hiçbir çaba harcamamasına rağmen menekşe kadar güzel görünür, kekikler kadar güzel kokar, ayın 14'ü gibi güzel görünürdü. Fadime ardıç ağacı gibi de tombuldu. 

Mangırlı başlığının altındaki kaşları hilal gibiydi. Kaşlarının altında kirpiklerin koruduğu irice gözleri birer okyanustu adeta.

Al yanakları bir erkek gördüğü anda kızarır başını öne eğerdi. Kiraz dudaklarının koruduğu dilinden hiçbir kötü söz ve ilenç çıkmazdı. 

Gözlerinin kudret sürmesi rengindeki saçlarının beliklerinin ucu darabulusunun tokalarıyla başa baş yanlarına sallanıyordu.

Kuşağından hiç eksik etmediği kuru peynirini leblebi gibi ara sıra ağzına atıp eftiklemekten büyük bir haz alıyordu.

Fadime’nin anası öldüğünden, o, babası için her şeydi. İsli Hasan bir de bu bakımdan onu erkenden çıkararak kaybetmek istemiyordu.

O sene Gargara'dan Altıntaş’a geçen göç yolundan son geçişleri oldu, onu Alakise köyünün çıkışında namazgâhta üç kişi bekliyordu. 

Fadime deve katarından her zaman olduğu gibi en önündeydi, babası isli Hasan ise en geride. 

Al dereye doğru yaklaşıldığında üç genç çalıların içinden fırlayarak Fadime’yi bir alıcı kuş gibi kucaklayıp yukarıya, yüksek katranların içine doğru uzaklaştılar.

Develer en öndeki eşeği takip ederek epey yol aldılar. Yukarı İzvit’i geçtiler. “Eşekler yolu bilir” deyimine uygun olarak hiç dağılmadan katar Altıntaş’a doğru yol alıyordu. 

İsli Hasan zicçiye varmadan Akyolların yanındaki alanda her yıl olduğu gibi develeri ıhdırıp mola vermek için öne geçti. 

Develer ve eşek de bu mola yerine her yıl yaptıklarından biliyorlardı bu nedenle beylerinin tek sesiyle duraksamışlardı.

İsli Hasan geldiğinde Fadime’yi göremeyince bir hoş oldu, dünyası altüst oldu sanki. Aklına hemen, Altıntaş’tan geçen sene sahile inmeden önce obasını ziyaret edenler geldi. Gargaradan bir aile Fadime’yi istemişlerdi, o da: “daha yaşı küçük” diye geçiştirmişti. 

İsli Hasan'ın yapacak hiçbir şeyi yoktu, buradaki mola yerinde kırka yakın deveyi üstündeki yükleriyle beraber bırakıp koşuşturmaya mecali bulunmuyordu. 

“Fadime kızım, Fadime neredesin? Kızım Fadime!” Diye ne kadar bağırsa da o yaklaşık beş kilometre geride üç gencin arasında Gargaraya doğru sürüklenerek götürülüyordu.  

Gençlerden Fadime’yi kaçıran 1872 yılı doğumlu 25 yaşlarındaki Habip idi. Diğer ikisi ona yardım etmişti. Fadime’ye hiç dokunmadan Gargaraya getirdiler ve düğün yaparak Fadime’yi ve Habibi baş göz ettiler. 

İsli Hasan yoluna devam etti, çünkü yapacak hiçbir şey yoktu. Altıntaş’a her zamanki obasına yerleşti, yalnızdı, kahırlıydı, ömür boyu Fadime’yi hiç affetmedi. 

Altıntaş'a yerleştikten sonra Habip ve ailesi yanına geldiler helallik istediler yanlarında Fadime de vardı ama o Fadime’yi affetmedi. 
Son günlerinde ölmeden önce İsli Hasan perişandı. Gargaraya gelerek kızını ziyaret etti. Fadime’den bir ekmek aş istedi ve böylece bu fani dünyadan beka âlemine irtihal etti. 

Dedem Habip, biraderim küçük kardeşim Habip Çalışkan’ın adını aldığı dedemizdir, Fadime de bizim monamızdır, soyumuzdur. 

Kaynak kişi Zeki Çalışkan Mut 20 Mayıs 2024

İsli Hasan'a Fadime’yi kaybettikten sonra altın taş da huzur tutmadı onu Gargara muhtarı Tolbunara yerleştirdiler obasını 0raya taşıdı.
Şimdiki Murat ve İdris çiftçi kardeşlerin amcaları olan İsli Hasan 1920 yılında vefat etti.

Yazarın Diğer Yazıları