Mükremin Kızılca

Miraç ve İsra Mucizeleri - 1

Mükremin Kızılca

İsra gecesi yüce Peygamberimiz Allah'ın kendisine ikram ettiği Burak adlı bir araçla Mescid-i Aksa'ya yürüyerek geldikten sonra Allah'ın dilediği yere kadar en yükseklere çıkmıştır.

Bu durumun: 1450 yıl önceki felsefe, Yunan bilimi ve genel dünya görüşünün uzayın hark ve iltiyam yani yarılma ve kapanma kabul edemeyeceği görüşünün hakim olduğu bir zamanda gerçekleşmesi çok manidardır.

Evrende her şey Allah'ın iradesi ve kudreti ile olur. Allah cc her şeyi en ince ayrıntılarına kadar bilir, onun isim ve sıfatları tecelli ettiği şeye göre mazhar olduğu yerde bu ilahi güçten bir nebze verilir, buna peygamberlerde mucize velilerde keramet adı verilmiştir.

Çalışıp güzel şeyler bulmak isteyen insanoğlu için de cenabı Hak bu tecellilerini kıskanmamakta, insanoğlu istediği takdirde, çalışanların bulması için bazı sebeplere yapışmaya bağladığı ilmi gerçeklerin üzerini açmaktadır, buna icat ve keşif denmektedir.

İcat bir şeyi bulmak, keşif açmak demektir yani Allah'ın evrende zaten var olan ilim ve kudret sıfatının tecellisi olan bazı şeyleri insanların sebeplere yapışarak deneyler yaparak bulmasına ve açmasına keşif ve icat denir. O halde dinin ve bilimin birbirine ters olması düşünülebilir mi?

Uzayın yarılıp kapanması o zamanlar bilim tarafından kabul edilmiyordu ancak şimdi artık uzay araçlarıyla çeşitli yıldızlara uydulara yolculuk yapılabilmekte ve bilimsel çalışmalar elde edilmektedir.

Tele-portasyon denilen ışınlanma şu anda bilimce bile imkânsız sayılmasına rağmen binlerce yıl önce bu, ilahi güçle gerçekleşmiştir.

Bunun peygamberler tarihinde 3 örneği vardır hazreti İdris, Hz İsa ve Hz Muhammed Mustafa (sav) Tayy-i mekân, tele-portasyon nam-ı diğer ışınlanma şu ana kadar insan ve benzeri ağır cisimden oluşan varlıklarda ancak Allah’ın bir lütfu olarak peygamberlerde ve velilerde görülmüştür. Latif cisim dediğimiz melek ve cinlerde ise bu sıradan bir olaydır. 

Bu hususta 3 peygamberin ışınlanarak Allah'ın dilediği yükseklere çıkarılmasını anlatan ayetler sırasıyla şunlardır;
Hz İdris a.s.

“Kitap’ta İdris’i de an. Şüphesiz o, doğru sözlü bir kimse, bir nebî idi. Biz onu yüce bir yere yükselttik.” (Meryem 56-57)
Hz İsa a.s.

“Bir de inkârlarından ve Meryem’e büyük bir iftira atmalarından ve “Biz Allah’ın peygamberi Meryem oğlu İsa Mesih’i öldürdük” demelerinden dolayı kalplerini mühürledik. Oysa onu öldürmediler ve asmadılar. Fakat onlara öyle gibi gösterildi. Onun hakkında anlaşmazlığa düşenler, bu konuda kesin bir şüphe içindedirler. O hususta hiçbir bilgileri yoktur. Sadece zanna uyuyorlar. Onu kesin olarak öldürmediler. Bilâkis Allah onu kendine kaldırmıştır. Allah izzet ve hikmet sahibidir.” (Nisa 156-157-158)
Hz Muhammed (sav) 

“Bir gece, kendisine âyetlerimizden bir kısmını gösterelim diye (Muhammed) kulunu Mescid-i Harâm'dan, çevresini mübarek kıldığımız Mescid-i Aksâ'ya götüren Allah noksan sıfatlardan münezzehtir; O, gerçekten işitendir, görendir.” (İsra 1)

“Battığı zaman yıldıza andolsun ki, arkadaşınız (Muhammed haktan) sapmadı ve azmadı.

O, nefis arzusu ile konuşmaz.

(Size okuduğu) Kur'an ancak kendisine bildirilen bir vahiydir.

 Kur'an'ı) ona, üstün güçlere sahip, muhteşem görünümlü (Cebrail) öğretti. O, en yüksek ufukta bulunuyorken (aslî sûretine girip) doğruldu.

Sonra (ona) yaklaştı derken sarkıp daha da yakın oldu.

(Peygambere olan mesafesi) iki yay aralığı kadar, yahut daha az oldu.

Böylece Allah kuluna vahyedeceğini vahyetti.

Kalp, (gözün) gördüğünü yalanlamadı.

(Şimdi siz) gördüğü şey hakkında onunla tartışıyor musunuz?

Andolsun ki, o, Cebrail'i bir başka inişte daha (aslî suretiyle) görmüştü.

Sidretü'l Müntehâ'nın yanında.

Me'va cenneti onun (Sidre'nin) yanındadır.

O zaman Sidre'yi kaplayan kaplamıştı.

Göz (gördüğünden) şaşmadı ve (onu) aşmadı.

Andolsun, o, Rabbinin en büyük alametlerinden bir kısmını gördü.” (Necm 1-18)

Yazarın Diğer Yazıları