Mustafa Özyurt

Hz. Musa (a.s.) Ve sihirbazlar

Mustafa Özyurt

Hazret-i Mûsâ’nın gösterdiği mûcizeler, Firavun’un kibir duygularını alt-üst etmiş; böylece o, ilahlık dâvâsını bir kenara bırakıp etrafındaki ileri gelenlerden fikir almaya mecbur kalmıştı.
“Dediler ki:
«Onu ve kardeşini biraz burada beklet ve şehirlere toplayıcı vazîfeliler gönder; ne kadar bilgisi derin sihirbaz varsa getirsinler!»” (eş-Şuarâ, 36-37)
O dönemde sihirbazlık çok ilerlemişti. Firavun, bu sebeple yapılan teklîfi hemen kabûl etti.
 Allâh Teâlâ buyurur: “And olsun Biz ona Firavun’a bütün delillerimizi gösterdik; yine de yalanladı ve diretti. Dedi ki:
«Bizi, yaptığın büyü ile yurdumuzdan çıkarmak için mi geldin, ey Mûsâ?! Öyle ise, muhakkak sûrette biz de Sana, aynen onun gibi bir büyü getireceğiz. Şimdi Sen, bizim aramızda, ne Sen’in, ne de bizim muhâlefet etmeyeceğimiz uygun bir yerde buluşma zamanı ayarla!» (Tâhâ, 56-58)
Mûsâ a.s.: «–Buluşma zamanımız, bayram günü kuşluk vaktinde insanların toplandığı zaman olsun!» dedi.
Bunun üzerine Firavun dönüp gitti. Bütün hîle vâsıtalarını  topladı; sonra geri geldi.” (Tâhâ, 59-60)
“Böylece sihirbazlar, belli bir günün tâyin edilen vaktinde biraraya getirildi. Halka:
«Siz de toplanıyor musunuz?! Haydi hemen toplanın!» denildi.” (eş-Şuarâ, 38-39)
Müsâbaka günü herkes toplanmıştı. Halk, olacakları izlemek için sabırsızlanıyordu.
Firavun’un adamları: «–Eğer üstün gelirlerse, herhâlde sihirbazlara uyarız!» dediler.
Sihirbazlar geldiklerinde Firavun’a:
«–Şâyet biz üstün gelirsek, muhakkak bize bir mükâfat vardır, değil mi?» dediler.
Firavun cevap verdi:
«Evet, o takdîrde hiç şüphe etmeyin; gözde kimselerden olacaksınız!»” (eş-Şuarâ, 40-42)
Firavun sordu: “–Peki, Mûsâ’ya gâlip gelebilecek misiniz?”
Baş sihirbaz şöyle dedi:
“–Biz sihrin son noktasındayız! Bu işi, yeryüzünde bizden daha iyi bilen kimse yoktur! Yâni biz, zirvenin de nihâyetiyiz! Öyle ki, gökten bozucu bir güç inmedikçe, onu mutlakâ yeneriz. Elbette biz daha güçlü ve kuvvetliyiz!”
Mûsâ aleyhisselâm ise, sihirbazları îkâz etti:
“Mûsâ onlara:
«Yazık size! Allâh hakkında yalan uydurmayın! Sonra O, bir azâb ile kökünüzü keser! İftirâ eden, muhakkak perîşân olur!» dedi.” (Tâhâ, 61)
Bu îkâz sihirbazları düşünmeye sevk etti:
“Bunun üzerine onlar, durumlarını aralarında tartıştılar; gizli gizli fısıldaştılar. Şöyle dediler:
«Bu ikisi (Mûsâ ve Hârûn) muhakkak ki, sihirleriyle sizi yurdunuzdan çıkarmak ve sizin örnek yolunuzu ortadan kaldırmak isteyen iki sihirbazdırlar sâdece.»” (Tâhâ, 62-63)
Bunun üzerine Mûsâ a.s. şöyle dedi:
“Öyle ise hîlenizi kurun; sonra sıra hâlinde gelin! Muhakkak ki bugün, üstün gelen kazanmıştır.” (Tâhâ, 64)
Her şeye rağmen sihirbazlar, yine de Hz. Mûsâ’ya hürmet ve nezâketen:
“Dediler ki:
«–Ey Mûsâ! Ya sen önce at veya önce atan biz olalım!»
Mûsâ: «–Hayır, önce siz atın!» dedi…” (Tâhâ, 65-66)
“Mûsâ onlara: «–Siz ne atacaksanız atın!» dedi.
Bunun üzerine iplerini ve değneklerini atarak:
«–Firavun’un kudreti hakkı için elbette bizler gâlip geleceğiz.» dediler.” (eş-Şuarâ, 43-44)
“…Mûsâ bir de baktı ki, büyüleri sâyesinde ipleri ve sopaları, kendisine gerçekten koşuyor gibi görünüyor. Mûsâ, birden içinde bir korku duydu. Ona:
«Korkma! Üstün gelecek olan kesinlikle sensin! Sağ elindekini at da, onların yaptıklarını yutsun! Yaptıkları sâdece bir büyücü hîlesidir. Büyücü ise, nereye varsa ne yapsa iflâh olmaz!» dedik.” (Tâhâ, 66-69)
Bundan sonra Mûsâ a.s., kendisini toparladı. İçindeki ürperti zâil oldu:
“Onlar iplerini atınca, Mûsâ dedi ki:
«–Sizin getirdiğiniz sihirdir. Allâh onu boşa çıkaracaktır. Çünkü Allâh, bozguncuların işini düzeltmez.»” (Yûnus, 81)
Âyet-i kerîmeden de anlaşıldığı gibi sihirbazlık, yâni büyücülük, sâdece bir aldatma, yaldızlama ve fesatçılıktan ibârettir.
“Sonra Mûsâ asâsını attı; bir de ne görsünler, onların uydurduklarını yutuveriyor!” (eş-Şuarâ, 45)
“Biz Mûsâ’ya, «Asânı at!» diye vahyettik. Bir de baktılar ki bu, onların uydurduklarını yakalayıp yutuyor!” (el-A’râf, 117) (Devam edecek)

Yazarın Diğer Yazıları